Neymiş efendim?
Malatya’da bir öğretmen -sosyal medya yoluyla- cumhuriyete ve Atatürk’e hakaret etmiş…
Sonra’da -şikayet üzerine- tutuklanıp hapishaneye gönderilmiş…
Bu olaya kim nasıl ve ne derece şaşırdı onu bilemem ama; ben açıkçası hiç şaşırmadım…
Neden şaşırmadın?
Çünkü bu bir ilk değil ki…
Atatürk’ü aşağılamak ve küfretmek sadece ve sadece Malatya ilinde bir öğretmen tarafından olmadı ki…
Atatürk’e hakareti ve küfretmeyi sadece ve sadece Malatyalı bir öğretmen yapmadı ki!
Bu zamana kadar Atatürk’e küfretmenin en akla hayale gelmez, dik alasını, en cilalı ve en cinaslı küfürlere tanık oldu bu gözler ve bu kulaklar!
(onların yüksek sesle söylediğini ben sessiz sözcüklerle bu sayfa üzerinde -yazarak söylemekten imtina ettiğim için, yapılan küfrü bir başka cümle ile ifade edecek olursam;)
“Onun-bunun çocuğu” diye, bangır-bangır bağıranları da duyduk.
“Selanik piçi” diyenleri de unutmadık…
Filmini çekme ayaklarına yatarak ve sanki senaristin çocukluk ve asker arkadaşıymış gibi (afişlere isminin) “Mustafa” yazılarak ve kamuoyunun belleğinde ne gibi imajlar yaratılmak istendiğini de az-buçuk farkındayız!
“Ayyaş” yakıştırmasını yapanların kim olduğunu da biliyoruz…
Ama üzülerek söylemek gerekirse;
Korkudan, sesimizi-soluğumuzu ve gıkımızı çıkaramıyoruz!
Neymiş efendim?
“Malatya’da bir öğretmen cumhuriyete ve Atatürk’e hakaret etmiş”
Eeeeeee?
Yıllaaaaaaaaarrr-yıllar öncesinden başlayan cumhuriyetin altını oyma projeleri inceden-inceye planlanıp ve fırsat buldukça gizli gizli; bir yandan Atatürk devrimleri rafa kaldırılırken, bir yandan da Atatürk’ün eserlerine saldırılırken; ‘münferittir’ ve “bu yapanlar delidir” gibi küçümsemelerle -Atatürk’e hakaret ve küfretmeyi- normal bir şey olarak gören bir toplumda yetişenler; Atatürk’e hakaret ve küfür etmeyip de, dua mı edeceklerdi?
Üstelik sadece ve sadece ‘öğretmen’ kimliği taşıyanlar mı küfür ediyor Atatürk’e?
Anlı-şanlı akademisyenlerden bile Atatürk’ü küfreden var be!
Şimdi ben burada “Cumhuriyet tarihi” okutan ‘tarihçiler bile var” desem, vallahi içinizden bana küfredenler bile çıkar!
Neymiş efendim?
“Malatya’da bir öğretmen Atatürk’e hakaret ve küfür etmiş”
Eder elbet!
Bugünlere kadar kolay mı geldik sanıyorsunuz siz?
Bugünlere gelebilmek için az yol kat etmedik biz!
Adam gibi adam yetiştiren…
Görev yaptığı bozkırları aydınlatıp yeşerten!
Nerede olursa-olsun; karanlıkların üzerine giden!
İmece kültürü felsefesini yaşamın her alanına yerleştiren;
Öğretmen gibi ‘öğretmen’ yetiştiren Köy Enstitülerini ve ardından Öğretmen okullarını ‘iş olsun-süs olsun’ diye kapatmadılar ya!
Bugünleri yaratmak için kapattılar o güzelim okulları…
Ne diyordu önüne gelenin hakaret ve küfrettiği Mustafa Kemal Atatürk;
“Öğretmenler!…Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli nesiller ister sizden” diyordu öyle değil mi?
Eeeeeee?
Şimdi olacak iş’mi Allah aşkına “uhrevi bir dünyanın gençliğini yetiştirmek varken” sen gel de Atatürk’ün işaret ettiği;
“Fikri hür”
“İlmin peşinden koşan”
“Fennin ve çağın peşine düşen” bir nesil yetiştir!
El adama güler vallahi!
En azından ‘el gülmese’ bile bizim büyüklerimiz güler!
Neymiş efendim?
“Malatya’da bir öğretmen,cumhuriyete ve Atatürk’e hakaret ve küfür etmiş”
Eeeeeee?
Dua edecek hali yok ya!
Pekiiiiiii!…
Atatürk’ün kurduğu bir cumhuriyet ülkesinde görev yapan bir öğretmen, Atatürk’e küfür ve hakaret etmiş etmesine ve adliye (şimdilik) görevini yapmış yapmasına da;
Milli Eğitim Bakanlığı ne diyor bu konuda acaba?
Öğretmen yetiştiren Fakültelerin Dekanı ve akademisyenleri ne diyor?
Öğretmen Sendikalarının görüşleri nedir bu konuda?
Vallahi sizleri bilmem ama ben en çok bu kurumların tutumunu çok merak ediyorum…
Son söz…
Son sözü yine ben Mustafa Kemal Atatürk’e bırakıyorum;
“Öğretmenler her fırsattan istifade ederek halka koşmalı, halk ile beraber olmalı ve halk, öğretmenin çocuğa yalnız alfabe okutur bir varlıktan olmayacağını anlamalıdır.”

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?