Benim naçizane önerim;

Unutmuş ayaklarına yatalım….

Veya da bir bahane bulalım…

Yanan ormanların haftasını kutlamayalım..

Örneğin bahane olarak;

Komşu ülkelerde süregiden savaşları öne sürelim…

Veya daha da olmadı;

Pandemi nedeniyle yapamıyoruz diyelim..

Sonuçta ikisi de gerçek;

Birine inanmazlarsa, birine inanırlar herhalde…

Yani, kısaca demem o ki;

Son beş yılda 16 binden fazla yangın çıkarsa…

Sadece 2021 yılında 178 bin hektar orman yok olursa…

Bir başka ifadeyle;

Yaklaşık 250 bin futbol sahası büyüklüğünde ormanlık alanı yanıp kül olmuşsa…

Bunun kutlaması mı olur?

Sadece ‘orman yangınlarıyla’ yakayı kurtarsak iyi…

Birde ‘doyumsuz insanlar’ keyfine yok ediliyor ormanlarımız…

İnanmıyor veya örnek mi istiyorsunuz?

Alın size sadece kayıtlara geçen birkaç örnek;

Son beş yıl içerisinde Çanakkale-Kirazlı Köyünde Doğu Biga Madencilik Şirketi ‘bir avuç altın’ uğruna 195 bin ağaç kesmiş…

Ve yine öte taraftan;

Maden Şirketlerine sahip bir patronun kişisel kazancı uğruna Kaz Dağlarında -asırlara kafa tutan-347 asırlık ağaç bir çırpıda kesilerek yok edilmiş…

Son beş yılda sadece ‘odunluk ihtiyacı’ olarak 115 milyon Metreküp ağaç kesilmiş…

Yine öte taraftan Artvin-Cerattepe’de özel şirket statüsünde olan Maden Şirketleri; (büyük harfle yazıyorum) 2 MİLYON ağacın kesilmesine karar vermiş…

Ancak, yöre halkının inatçı direnişi sonucu geri adım atılmış…

Veya ‘katliam’ başka bir tarihe ertelenmiş..

Buna benzer örnekler daha çok var…

Ancak ben bu kadarını yeterli sayıp, bunu tekrar soru şekline dönüştürüp, tekrar sormak istiyorum;

“Şimdi bu durumda biz ormanlarımızın yok edilişinin ‘gününü’ veya ‘haftasını’ hangi vicdan rahatlığıyla kutlayabiliriz Allah aşkına?”

Göğsümüzü gere gere öne çıkıp da;

Orman konusunda çok zengin ormanlara sahiptik…

Ve kıraç alanlara en az o kadar daha orman mı yetiştirip ekledik?

Yanan ormanlarımızı anında söndürüp ve yanan ağaçların yerine yeni fidanlar diktik” denilebiliyorsa, bizimde 21 Mart Dünya Orman Haftası veya ‘gününü’ kutlamaya hakkımız o zaman olabilir diye düşünüyorum…

Bak ‘Orman Haftası’ veya ‘Günü’ dedim de, bunun ne zaman icat edildiği konusunu söylemeyi unuttum…

Özür dileyerek kısaca onu da söyleyelim;

Bu ’21 Mart Dünya Ormancılık’ gününü 1971 yılında Birleşmiş Milletler Gıda Örgütü (FAO) ile Avrupa Tarım Federasyonu (CEA) projesiyle yola çıkıyor…

Ve 1975 yılında da bu yolculuğa bizim ülkemiz katılıyor…

Şimdi bu kısa bilgiyi de verdikten sonra, tekrar ‘orman konusuna’ tekrar geri dönüp ve yavaş yavaşta sohbetimizi toparlayarak bir sonuca bağlayacak olursak…

Siz ne düşünürsünüz onu bilemem…

Ormancılık konusunda benim naçizane düşüncem;

Orman bakanlığımız var ama…

Ormanların koruyup, zenginleştirecek doğru-dürüst bir ormancılık programımız yok diye düşünüyorum…

Ormanlarımız yanıp kül oluyormuş…

Özel Maden Şirketleri bir avuç altın uğruna ormanlarımızı keserek veya yakarak yok ediyormuş…

Ağaç olmayan alanlarda erozyon tehlikesi yaşanıyormuş…

Ormanların yok olması ‘İklim Değişikliği’ yaratıyormuş…

Bence Orman Bakanlığımız’ bu konuda o kadar titiz davranmıyor…

Ama öte taraftan gönüllü ‘sivil’ bir hareket ortaya çıkıyor;

“Ormanlarımıza koskoca kurum olarak siz sahip çıkmazsanız, bizler sahip çıkarız” dercesine ortaya çıkıp;

1992 yılında ve Hayrettin Karaca’nın öncülüğünde kısa adı TEMA ve parantez açılımı (Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı’nı) kuruyorlar…

Ve o günden-bugüne kadar da 81 ilde örgütleniyorlar…

Örgütlenemedikleri yerlerde ‘Temsilcilik’ açıyorlar…

150 dolayında Üniversitede ‘TEMA Topluluğu’ kuruyorlar…

Çevre Seminerleriyle birlikte;

50 binin üzerinde öğretmeni gönüllü hareketin içine çekiyorlar…

35 bin dolayında kamu görevlisine sorumluluk veriyorlar…

Ve bugüne kadar da 312 kırsal kalkınma, koruma ve ağaçlandırma projesinin altına imza atıyorlar…

Şimdi bu durumda;

Orman Bakanlığının çalışmaları mı daha önde görünüyor?

Yoksa TEMA Vakfının çalışmaları mı?

Özetin özeti;

Ormanlarımız yanarken, talan edilirken Orman Bakanlığımızın ve alt birimlerinin hiçbir tepki göstermiyor ama…

TEMA Vakfı nerede bir orman katliamı olsa bir adım öne çıkıyor…

Ormanlarımız cayır-cayır yanarken ve elinde hiçbir yetkisi ve yaptırım gücü olmayanlar;

“Neden THK Yangın uçaklarını kullanmıyorsunuz?” diye bangır bangır bağırıp hesap sorarken…

Orman Fakültelerimizin anlı-şanlı akademisyenleri oldukları yerde sus-pus oturuyor…

Aynı fakültenin öznesi olan ve yarınların ‘Orman Mühendisi’ olacak öğrencilerinin de hiç kitlesel bir tepkesi olmuyor…

Şimdi bu durumda gel de gönül rahatlığıyla ’21 Mart Dünya Ormancılık Günü’ veya ‘Haftasını’ kutlamaya çalış…

El-alem adama güler vallahi…

Onun için ‘Ormancılık Günü’ veya ‘Haftası’ kutlamıyorum…

Kutlanacak günlerin olması içinde;

Herkesi bu konunun üzerinde düşünmeye davet ediyorum…

Buyurun;

Şimdi söz sırası sizin…