27 MART TARİHİ: TİYATROLAR GÜNÜDÜR TİYATRO NEDEN TEHLİKELİ VE LÜKSTÜR

27 MART TARİHİ: TİYATROLAR GÜNÜDÜR TİYATRO NEDEN TEHLİKELİ VE LÜKSTÜR

Tiyatro sanatı nedir?
Tehlikeliyse; kimler için tehlikelidir?
Kimler için tehlikesizdir?
Kimlere göre; “olsa da olur-olmasa da olur” diyecek kadar lükstür?
Buna benzer soruları uzatın uzatabildiğiniz kadar…
Uzadıkça uzar…

Tiyatro sanatı çok tehlikeli bir sanat dalıdır dedik…
Çünkü tiyatro sanatı;
Düşünsel bir eylem biçimidir…
Olaylara eleştirisel olarak bakar…
Çoğunluğun ortak çıkarlarından yana tavır alır ve bir avuç azınlığın kurduğu sömürü tezgahlarına karşı çıkar…
Yani mutluluktan yana tavır alır ve çirkinlikleri kovaladığı yere kadar kovalar!

Ezim-ezim ezilenlerin…
Egemen güçler tarafından sömürülenlerin…
Doğduğu günden-öldüğü güne kadar sırtına binilen emekçilerin…
Horlananların…
Ortak yaşamdan dışlananların…
Toplumu; ırksal, dinsel, cinsel ayrım yapanların…
Dolarlarına ‘dolar’ katmak için, dünyanın dört-bir tarafında halkları birbirine düşman ettikten sonra ‘savaş çıkartıp’ birbiriyle dövüştürüp kırdıranların düşmanıdır tiyatro sanatı…

Eh, durum böyle olunca da; kimlerin tiyatro sanatına düşman kesildiğini de artık söylemeye gerek yoktur diye düşünüyorum…
Tiyatro sanatına düşman kesilenler bal gibi ortadadır…
Yani -görmek isteyenler için- Kral çıplaktır!

Buraya kadar yaptığımız sohbetimizi kısaca toparlayacak olursak; “çıkarlarına çomak sokulan” egemen ve yönetsel güçler, çıkarlarına çomak sokulmasını istemedikleri için tiyatroyu pek sevmezler…

Yaptıkları gizli-kapaklı işlerin deşifre edilmesini ve eleştirilmesini asla ve asla istemezler…
İşte bunun için; eleştirel bir sanat dalı olan tiyatroya lüks derler!

Üstelik;
Kendilerini -sanat yoluyla- topluma şikayet eden böyle bir sanat dalını niye, neden sevsinler ki?

İşte bu nedenledir ki; benim güzel ülkemde de ‘tiyatro sanatına’ pek güzel gözlerle bakılmaz…
Yani egemen güçler ve onlarla işbirliği yapanlar, hiçbir zaman tiyatronun eleştirisel anlatımına tahammül edemezler…

Ve bunun içinde zaman-zaman işine gelmediği oyunları ‘yasak’ ilan eder ve yasaklar…
Daha da baş edemezse; tiyatroların kapısına kilit asarlar!
Tu-kaka sayar!
Her fırsat bulduğunda “Ne işiniz var tiyatroyla-miyatroyla” diye dalga geçip, halka tiyatro sanatını kötü bir şekilde pompalarlar!
Vesaire, vesaire…
Kısacası tiyatro sanatına pek hoş bakılmaz benim ülkemde de…

“Yok artık, bu kadarı da fazla”
“Nereden biliyorsun bütün bunları?” diye bir soru geliyorsa eğer aklınıza…
Hemen söyleyeyim;
Ağaçtan bende düştüm de oradan biliyorum…
Yani sözünü ettiğim olumsuzlukların tamamını yaşamasam da; buna benzer olaylardan -bir zamanlar- imtiyaz sahibi olduğum ŞAKA TİYATROSU olarak bizde yaşadık da ondan biliyorum…

Vay be…
Bir zamanlar ‘ŞAKA TİYATROSU’ da vardı…
Ve onlarca tiyatro-sever gence tiyatro yaptırırdı…
Eğer egemen güçler tarafından fazla sıkıştırılıp ve tam tersine gereken destek verilseydi; şu an halen tiyatro yapıyor olacaktı.
Ama olmadı işte…

Halbuki o kapılarına kilit vurduğumuz ŞAKA TİYATROSU ki; (bilenler çok iyi bilecektir) yediden-yetmiş yaşına kadar tiyatro yapmak isteyenlere kapılarını sonuna kadar aralamıştı…

Ve son paragrafta ‘yediden-yetmişe’ sözünü kullandıktan sonra unutmadan aramızdan ayrılan ŞAKA Tiyatrosunun oyuncularını bu sayfa üzerinden ve 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü nedeniyle bir kez daha anıları önünde saygıyla eğilmek istiyorum….

ŞAKA Tiyatrosunun hem ablası, hem annesi ve hemde yönetici durumunda olan ve “Umut Köprüsü” oyununda üstlendiği rolünü başarıyla canlandıran ve aramızdan zamansız ayrılan Kamuran KURT arkadaşımızın…

Şair Can Akengin’in yaşam öyküsünü anlatan “Sevgiden Ayrılmak” adında sahnelediğimiz oyunda ‘Sema Efendi’ ve eksen rollerde çizdiği karakterle büyük beğeni kazanan ve daha çok (Ali Baba) unvanıyla bilinen Ali GÖREZEN tiyatro oyuncumuzu…

Ve yine “RANDUMAN-FINDIK KURDU’ oyununda üstlendiği rolü ve rolleri çok başarılı bir şekilde canlandıran ve hiç beklenmedik bir zamanda genç yaşında aramızdan ayrılan Ali Can KÜÇÜKAY oyuncumuzu bu ’27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’ nedeniyle bir kez daha anıyor ve anılarının önünde saygıyla eğiliyorum…

Ve Şaka Tiyatrosunun kaybettiği bu oyuncularımızın anıları önünde saygıyla eğildikten sonda şimdi de Türk Tiyatrosuna damga vurmuş ve içinde bulunduğumuz yıl içinde aramızdan ayrılan usta sanatçılardan;
Münir ÖZKUL’un
Gülriz SURURİ’nin
Ayşen GRUDA’nın
Ve bu dünyada -sanatsal görevini- yaptıktan sora aramızdan ayrılar tüm tiyatro sanatçılarının önünde saygıyla eğiliyor;
Yaşamını ve mücadelesini sürdüren tiyatro sanatçıları başta olmak üzere; tüm tiyatro severlerin 27 Mart Dünya Tiyatrolar Gününü en içten dileklerimle kutluyorum…

NOT: İster bencillik deyin, isterseniz bir zamanların ŞAKA Tiyatrosuna duyulan özlem deyiverin…
Görselde sizlerle paylaştığım fotoğraflar “Gençlik Yargılıyor” isimli oyundan olup ve benimde ‘yargıç’ rolünü yaptığım oyunun görüntüleridir…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?