27 Mayıs Demokrasinin Göz Yaşı

27 Mayıs Demokrasinin Göz Yaşı

27 Mayıs 1960 Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koydu.

Silahlı Kuvvetler adına ülke yönetimini Milli Birlik Komitesi üstlendi. Orgeneral Cemal Gürsel Milli Birlik Komitesi’nin başına getirildi. Milli Birlik Komitesi ilk iş olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ve hükümeti feshetti ve her türlü siyasi faaliyeti yasakladı. Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Adnan Menderes başta olmak üzere Demokrat Partililer tutuklandı. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cemal Gürsel’in harekatın lideri olduğu açıklandı. Bu olay daha sonraki darbe, muhtıra ve ihtilallere örnek oluşturdu.

“27 Mayıs Türkiye Cumhuriyet tarihinde Demokrasi katili darbelerin ilk başlangıcıdır.

Mazlum Milletin kendi seçtiği ve görev verdiği Devlet yöneticilerine kendi evlatlarının hücum etmesi, zalimlik yapması ve sonunda İdam etmesidir.

Bu vahim olayları ancak kitaplardan okuduk, yaşayanlardan dinledik ve birçok darbe veya denemeleri ile bizlerde büyüdük.

Darbeler muhtıralar 71muhtırası,12 Eylül’ü, ve zalimlikleri ile yaşadık, post modern darbeler, gördük.

27 Mayıs darbesinin üzerinden 58 yıl geçti. Demokrasinin göz yaşı hiç bitmedi.

Demokrat Partinin (DP), ülkeyi “baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü” iddiasıyla 27 Mayıs 1960’ta bir grup düşük rütbeli subay tarafından yapılan darbenin üzerinden 58 yıl geçti

Türkiye, Cumhuriyet dönemindeki ilk askeri darbesini 27 Mayıs 1960 tarihinde yaşadı. 1923 yılından 1950 yılına kadar devam eden Tek Parti yönetiminden sonra 1950 yılında milletin oylarıyla iktidara gelen Adnan Menderes’in (ve Celal Bayar’ın) Demokrat Partisi, darbeyle devrildi.

Genç subaylar, Başbakan Adnan Menderes’i ve iki bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ı idam ettiler. Bu idam sehpaları, aynı zamanda, Türkiye’de tek gücün kendilerinde olduğunu görenler vurgulamak için kurulmuştu. Demokrat Partilileri yargılamak için kurulan Yassıada Mahkemelerinde adil olan hiçbir şey yoktu. “Sizi buraya gönderen irade böyle istiyor” ifadesi Menderes ve arkadaşları hakkındaki kararın belli olduğunu ve yargılamanın karikatür olduğunu anlatan bir vecize olarak kamuoyuna yansımıştı.

Demokrat Partili olan siyasilere ve yakınlarına büyük acılar çektirildi. Başbakan Adnan Menderes, henüz darbeden kısa süre önce yakın bir kurmayına, nöbet tutan askeri işaret ederek “bu Mehmetçik mi bana silah çekecek” ifadesini kullanarak böyle bir şeyin mümkün olmadığını anlatıyordu.

Hâlbuki kısa süre sonra Menderes’e silah çektirdiler. Darbe yaptırdılar.

Darbeyi yapanlar, askerin içinde örgütlenen genç subaylar cuntasıydı. Türkiye’deki militarist medyanın sivil siyasetçilere gözdağı vermek için zaman zaman kullanmayı sevdiği ‘genç subaylar rahatsız’ kavramsallaştırması da bu dönemde literatüre girdi.

80 kuşağı 40yaş ve daha genç olan kuşak bunları bilmez belki duymuşlardır.

Adamlar darbe yaptılar, darbe yaptıkları günün yıldönümünü bayram olarak kutlattılar, milletin gözünün içine baka, baka!

Hiçbir sivil iktidar bu abes bayramı kaldıramadı; kendinde bu gücü hiçbiri göremedi.!

En acısı da, bu meş’um tarih yıllarca bayram olarak kutlandı; 27 Mayıs Hürriyet ve Anayasa Bayramı adıyla… Milletin en acı günlerinden birisi millete bayram olarak kutlatıldı.

3 Nisan 1963’te, “Bu kanunun zaruret” olduğunu ifade eden Başbakan İnönü’nün teklifi ve CHP Grubunun desteğiyle Meclis’te 27 Mayıs Hürriyet ve Anayasa Bayramı kabul edildi ve 1981’e kadar da kutlandı.

Türkiye’de ilan edilen eski resmî bayram. 3 Nisan 1963 tarihinden yine darbeciler tarafından 1982 Anayasasının yürürlüğe girmesine kadar yirmi yıla yakın bir süre Türkiye’nin resmî bayramlarından biri olarak kutlanmış ve 1982 anayasasıyla kaldırılmıştır.

27 Mayıs darbesiyle birlikte Türkiye’de demokrasiye geçiş süreci büyük yaralar aldı. Siyasi partilerin kendi içinde oluşturmaya çalıştığı gelenek engellenmiş oldu. Yeni oluşmaya başlayan sivil siyaset kesintiye uğradı. Sadece siyaset kurumu değil, ülkedeki tüm kurumlar 27 Mayısçılar tarafından yeniden dizayn edildi.

Ülkemizde daha önce de darbeler yaşadık;

Sesimizi çıkartmadık, çıkartamadık….

Rahmetli Babam Anlatır; 1960 DARBESİ SONRASINDA Radyodan ADNAN MENDERES in asıldığını duyunca Namaz kılan dedem Seccadede Hüngür hüngür Ağlamış…..

Darbelerin Babası 27 Mayıs darbesi demokrasi üzerinde hep kılıç gibi durmuş,

12 Eylül Darbesinde Amerikan başkanına bilgi verilirken;

“Bizim Çocuklar Başardı” diye bilgi vermişler…

Onların Çocukları bu günlerde de DARBE yapmaya çalıştılar ama sadece denediler…

Darbeyi asıl “ÇILGIN TÜRKLER YAPTI”

Bizim İstiklal Marşımız Korkma diye Başlar… Törenlerde Açılışlarda okuduğumuz dörtlükleri bilirsiniz… Devamında da yaşadıklarımızın tamamı vardır aslında…

100 yıl önce bu millet, kadını, erkeği ile yine canını ortaya koymuş ve vatanını kurtarmıştı…

27 Mayıs’ın utancı 15 Temmuz’da bitti

27 Mayıs 1960’ta gerçekleşen ilk kanlı darbeyi, her 10 yılda bir yapılan yeni darbeler izledi. 15 Temmuz 2016 ise milletin ‘Yeter artık’ diyerek darbeler tarihini kapattığı zafere dönüştü. Millet, Menderes’e mahcubiyetini de telafi etti.

15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminde, belki de halk 1960’taki bu vicdan azabıyla direndi. 56 yıldır Menderes’e ağlayan millet, yeni bir facia yaşamak istemiyordu. Her 10 yılda bir halkın üzerinden geçen tanklar, darbeler halkı iyice bilemişti.  Sanki 15 Temmuz’da, “Yeter artık, irademizi size çiğnetmeyeceğiz” diyerek kendini tanka, uçağa siper etmiştir.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?