30 AĞUSTOS

30 AĞUSTOS

Bugün 30 Ağustos.

Çoğunluk için sadece bir tarih.

Diğerlerini bir yana koyalım.

Lise ve üniversite öğrencileri arasında anket yapılsa, neredeyse yüzde doksanın bugünün anlamını bileceğini sanmıyorum.

Yıllardır 23 Nisan, 29 Ekim, 19 Mayıs’lara karşı açıkça saldırılar yapılmakta.

O güruhlara göre bu tarihler bir anlam taşımamakta ve önemi de yok.

Ulusal değer ve kavramlarımız sistemli olarak unutturulmaya çalışıldı, unutanlar oldu.

Bugün;

26 Ağustos’ta Mustafa Kemal’in başkomutanlığında başlayan Sakarya Meydan Savaşı’nın, 30 Ağustos’ta Dumlupınar’da zaferle sonuçlandırıldığı,

Emperyalist güçlere karşı verilen savaşın kazanılıp, ulusal bağımsızlığın kurtarıldığı,

Tarihe, “Türk Ulusu’nun özgürlük ve bağımsızlık düşüncesinin ölümsüz bir abidesi” (Nutuk’tan) olarak geçtiği,

Türk ulusunu esir etmek, yüzlerce yıl üzerinde yaşadığı toprakları ele geçirmek isteyen paylaşımcı güçlere karşı kazanılan zafer olarak bilindiği,

Anadolu halkının ulusal benliğini kazandığı, uyanışının dönüm noktası olduğu,

Ulusal bütünlüğümüz, bağımsızlığımız, emperyalizme başkaldırımızın perçinleştiği…

gündür.

Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı sonucunda imzalanan Mondros Mütarekesi ve Sevr anlaşmasıyla Anadolu bölüm bölüm işgal edilir.

Binlerce yıldır üzerinde bağımsız olarak yaşanan Anadolu topraklarının başka uluslara verilmesinin kabul edilmesi istenir.

Bağımsızlığa giden yolun başlangıcı olan 19 Mayıs 1919’da M. Kemal’in Samsun’a çıkmasıyla, önderiyle buluşan halk ile şanlı kurtuluş savaşı başlatılır.

“Misakı Milli sınırları içersinde vatan bir bütündür, parçalanamaz” hedefi ile çıkılan o uzun yolda yokluk, yoksulluk içersinde verilen büyük savaşım sonucunda, 26 Ağustos 1922’de başlatılan büyük taarruz 30 Ağustos’ta zafer ile sonuçlanır.

Ve 9 Eylül’de işgalci güçler İzmir’den atılır, Anadolu yeniden Türkiye olur.

Bu zaferle vatan toprakları işgalden kurtulur, ortak değerimiz olan cumhuriyetimizin temelleri atılır.

Ders kitaplarından Atatürk ve ulusal değerlerimizi silmeye, Atatürkçü düşünce ve felsefeyi görmezlikten gelmeye, cumhuriyeti “reklam arası, bir gün sona erecek” diyerek yok olacağını ifade etmeye çalışan, ulusal bayramları kutlamamak için çeşitli bahaneler yaratan, “Atatürk’e Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği”nde bulunan, bu alanda körleştirilmiş, beyni yıkanmışlar ve diğerleri;

“ya istiklal, ya ölüm” hedefinin hangi koşullarda, nerede, neden, kim tarafından söylendiğini öğrenip, Hindistan Devlet Başkanı M. Ghandi’nin “Türkiye orduları bir devri kapatmıştır. Şimdi mazlum, tutsak devlet ve uluslar artık vazgeçilmez bir reçeteye sahiptirler. Mustafa Kemal’in utkusu, Dünya için özgürlük ve bağımsızlık sancağıdır.” sözünden ders alır, bir anlam çıkarabilseniz epey daha yol alacağız.

Ülkemizin “çağdaş uygarlık seviyesini yakalama” hedefi önünde hep engel oldunuz.

“Anadolu Devrimi”ni gerçekleştiren, ulus olarak bugünlere gelmemizi sağlayan, yakılmış, yıkılmış, yok olmuş Osmanlı’nın küllerinden Türkiye Cumhuriyeti’ni yeniden yaratan Mustafa Kemal ve dava arkadaşlarını saygıyla, minnetle anıyoruz.

Söz, dünya şairi, büyük usta Nazım’ın,

“…O, saati sordu

Paşalar ‘üç’ dediler.

Sarışın bir kurda benziyordu.

Mavi gözleri çakmak çakmaktı.

Yürüdü uçurumun kenarına kadar,

eğildi, durdu.

Bıraksalar

İnce, uzun bacakları üzerinde yaylanarak

Ve karanlıkla akan bir yıldız gibi kayarak

Kocatepe’den Afyon ovasına atlayacaktı…”

“30 Ağustos bana göre gerekli değil” diyen, ülke yönetiminin en tepesinde bulunan, tarihten habersiz olanların, bu günleri anlamaları olası değildir.

“Tarihi okuyup anlayabilmek, geleceğe yön vermek için kaçınılmaz ön koşuldur”

Anlayabilene.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?