RECEP ŞAHAN
RECEP ŞAHAN
rsahan@giresungundem.com
  • 0
  • 881
  • 01 Ağustos 2022 Pazartesi
  • +
  • -

DİN SUYA SABUNA DOKUNMAZ MI?

İnsan yaratılalı beri din vardır ve din insan içindir. Dinin sahibi olan Allah kullarını yaratıp yeryüzüne salmamıştır. Başıboş bırakmamıştır. (Kıyame 75/36)Bu manada inanan insan kafasına göre yaşayamaz. İnanan insanın hayat rotasını Rabbi belirler. İşte bunun için din var olmuştur. Yüce  Rabbimiz ta Hz. Adem den beri insanlara peygamberleri vasıtasıyla mesajlarını ulaştırmıştır. Bu mesajlar insanın iyiliği için son derece önemlidir. Zira nelerin yapılması nelerin de yapılmaması gerektiği anlatılır bu mesajlarda . Biz buna vahiy diyoruz Son vahiy Kur’an da biz müslümanların hayat rehberidir ve içinde  dünyaya dair bir çok hükümler vardır. Kur’an bize, doğru koordinatlar verir ve uyanları da  sahil-i selamete çıkarır. Ödül yeri cennet ve ceza yeri cehennem de onun için vardır.

Sözü şuraya getirelim. Dine bakışımızı gözden geçirmek durumundayız. Din ile ilişkimiz ne boyutta ve hangi düzlemde ona bakmak zorundayız. Bugün sekülerleşmenin ve dünyevileşmenin arttığı bir dünyada yaşıyoruz. Bu durum insanların din ile münasebetlerini de sığ hale getiriyor. Din hayattan kovuluyor.

Şöyle izah edelim: Dini hayatının sadece “bir ayağı mezarda” pozisyonunda hatırlayanların dinle barışık yaşaması zor. Bu tip düşünenlere göre din hayata dair tek kelam etmez. Allah’a inanılır, hepsi o kadar. Halbuki sadece “inandım” demekle iş bitmiyor. İmanın gereği de yapılmalı. İmanımız bizi cennete götürebilecek amelleri de yaptırmalı.

Diğer taraftan Allah tasavvurumuzu de gözden geçirmeliyiz. Ne hazindir ki bir takım müslüman Allah’ın yarattığına fakat dünya işlerine karışmadığına, kullarına her hangi bir emri ve yasağı olmadığına inanıyor ya da böyle zannediyor. En azında yaşantısı böyle. Ama işin aslı hiç de öyle değil. Allah yaratan ve yarattıkları üzerinde devamlı tasarrufta bulunan, her zaman müdahil olandır. Dolayısıyla bizim inandığımız  Allah bizim her işimize karışır. Yediğimize-içtiğimize, giydiğimize karışır. Onun mülkündeyiz, onun verdiği nimetleri tüketiyoruz, ona borçluyuz. Zaten din arapça “ed-Deyn” den gelir ki borç anlamına gelir. Dindar insan borçlu insandır. Rabbine borçludur her şeyi.

Evet dünyevileşme hastalığının yaygınlaştığı toplumda  “ suya sabuna dokunmayan bir din” tasavvuru hakimdir. Bu sakat anlayışa göre din sokağa dair konuşamaz! Dinin; aileye, evlenme-boşanmaya, mirasa, ticari hayata dair söz söyleme hakkı yoktur. Bu konuların kutsal kitapta yazması bir anlam ifade etmez. Zaten kutsal kitap da ölülere lazımdır(!)Nitekim ölülerin üzerine okunur(!) umumiyetle. Dirilere okumaya kalktın mı birileri ortalığı velveleye verir. Ne hazindir ki dirileri uyarmak üzere gelen bir kitap(Yasin 36/70) ölülere okunuyor modern dünyada.

Bakınız bir hoca efendi  tesettürsüzlüğe dair konuştu  linç edildi. Hocamızın hatası üslup hatasıydı aslında. Doğruyu yanlış üslupla ifade etti. Halbuki müslüman bir toplumda bir hoca veya bir başkası dine dair hükümleri anlatınca Müslümana düşen, varsa o konudaki hatasını düzeltmesidir. Zaten hocamızın sözü müslümanlaradır.  “Toplumu din konusunda aydınlatmak”  hocaların resmi ve dini bir vazifesidir. “Anayasa ve yasa” bunu emrediyor. Dolayısıyla hoca efendi işini-görevini yapmaktadır. Topluma dini anlatır, millet uyar veya uymaz. Orası ayrı konu.

O zaman biz de buradan aynı mevzuyu başka bir üslupla anlatalım. Bakınız muhterem Müslümanlar! İnandığımız islamın “tesettür” diye bir kavramı var. Hem erkekleri hem de kadınları ilgilendirir. Nitekim Nur suresi 30. ayette erkekleri bakışlarına dikkat etmeleri konusunda uyarır. Bir sonraki ayette de kadınları uyarır. (Tesettüre dair diğer Kur’an ayetleri: Ahzab 33/58-59, Nur24/60) Bir müslüman hanım evinden dışarı çıkarken ayette belirtilen ölçülere göre örtünmek zorundadır, yani farzdır. Tercihe bırakılmış bir konu değildir. Buna göre ergen bir müslüman hanım el-yüz-ayak harici tüm bedenini dar olmamak üzere, yani vücut hatlarını belli etmeden bolca giyinerek evinden dışarı çıkmak durumundadır. Buna göre çağdaş-modern kadın olacağım diye yarı çıplak giyinmek dine de örf-adetlerimize de uygun değildir. Erkeklerimizin de diz ile göbek arası dar olamamak üzere örtmesi yine farzdır.

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM