Demokrasi, birlik ve beraberlik üzerine

Demokrasi, birlik ve beraberlik üzerine

Yıl 1984, Manisa ili Sarıgöl ilçesinde görev yapıyorum.  O yıl okullarda cemaat çalışmaları başladı. Elbette görev yaptığım ortaokulda da…

Öğrencilere Sızıntı isimli dergi veriliyor. Okumaları isteniyor.

Kız öğrencilere Canan Ceylan’ın  “Sahneden Mabede” isimli kitabı veriliyor ve 3 günde okuması isteniyor. Sonra kitap, bir başka kız öğrenciye veriliyor.

Elden ele dolaşan kitap ile kız öğrencilere örtünme telkinleri veriliyor…

Cemaatin bu çalışmalarında o yıl okula atanmış olan Fen Bilgisi öğretmeni başrolü oynuyordu. Fen Bilgisi öğretmeni, evinde öğrencilere “abi” rolünü de üstlenmişti.

Evinde sohbet toplantıları düzenliyor…

Bu sohbetlere çalışkan öğrencileri ‘ders çalıştırma” adı altında davet ediyordu…

Kendisine öğrencilerden oluşan bir cemaat kurmayı başarmıştı!

Öğretmenlerden oluşan bir cemaat grubu da vardı!

Giderek bu sohbet toplantılarına öğretmenlerin yanı sıra köy halkından da az da olsa katılanlar olmaya başlamıştı.

Öğrencilerin çantalarında Sızıntı Dergisini görüyordum.

Kızlarda Canan Ceylan’ın kitabını da…

Elbette cemaatin bu çalışmalarına karşı çıkmaya başladım. Bazı velilerde de rahatsızlıklar başlamıştı.

Evine sohbete gelen öğrencilere ‘ders çalıştırma’ adı altında sınavda soracağı soruları çalıştırıyor ve öğrencinin aldığı yüksek not, diğer öğrenciler için de ‘ders çalışmaya’ gitme isteği uyandırıyordu.

(Tıpkı KPSS ve diğer sınav sorularının çalınarak cemaat dershanelerinde öğrencilere etütlerde çalıştırıldığı gibi…)

Giderek sesimi yükseltmeye başladım.

Ve hedef oldum.

İlkokul ve ortaokul öğretmenleri arasında sayısal olarak güçlü idiler. İlçe Milli Eğitim Müdürü ’de arkalarındaydı…

Sonunda “okulda birlik ve beraberliği bozuyor” diye İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne şikâyet edildim.

Gelen müfettiş, şikâyet edilmeme neden olan gerekçeyi bana sordu.

“Neden okulda birlik ve beraberliği bozuyorsun?” diye…

Verdiğim yanıt, bugünler içinde ders niteliğindedir…

Demiştim ki;

“ Ben birlik ve beraberlik için anayasamızın 2. Maddesini esas alırım. O maddede yazılı olan ‘Cumhuriyetimizin nitelikleri’ benim için ölçüttür. Orada yazan Atatürk Milliyetçiliğine bağlı olan, demokrasiye inanan, laiklik ilkesine saygılı olan herkes ile birlik ve beraberlik içinde olurum. Ancak Atatürk devrim ve ilkelerine karşı çıkan, öğrencileri bu yönde yetiştirmek amaçlı olarak faaliyetlerde bulunanlar ile nasıl birlik içinde olurum. “

***

Yenikapı Mitingi nedeniyle bu olayı ve verdiğim savunmamı anımsadım.

Ülkemiz 15 Temmuz’da bir darbe girişimi yaşadı.

Yıllardır siyasal iktidarlarca korunup kollanan ve “hizmet hareketi” denilen cemaat, darbe girişimine kalkışmıştı!

Başarısız darbe girişimi sonrasında her kentte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısı ile “demokrasi nöbetleri” başladı.

CHP, Taksim ve Gündoğdu mitinglerini yaptı.

CHP mitinglerine AKP’de destek oldu.

En büyük miting dün gerçekleştirilen Yenikapı Mitingi oldu.

Yenikapı Mitingine, AKP’nin yanı sıra CHP ve MHP’de destek verdi. Lider düzeyinde katılım sağlandı.

‘Birlik ve beraberlik’ görüntüsü verildi…

Her ilde Yenikapı ile aynı saatte bu üç partinin ve diğer partilerin desteği ile mitingler yapıldı.

Ancak temel bir eksikliği dile getirmek gerekiyor.

Darbeye karşı demokrasi savunulacaksa, demokrasi için ‘birlik ve beraberlik’ görüntüsü verilecek ise bunun maddi temelleri de olmalıdır.

Demokrasilerin olmaz ise olmaz ilkesi laikliktir.

Tarikat ve cemaatlerin güçlenmesinin ana nedeni, laiklik karşıtı adımların artmasındandır.

Bu açıdan ‘Birlik ve beraberlik’ için temel, anayasamızın ikinci maddesidir.

İkinci maddeyi temel alan ortak bir açıklamanın hazırlanarak Yenikapı’dan kamuoyuna sunulması önemli idi…

Bu oldu mu?

Olmadı… Cumhurbaşkanı ve liderler kendi bakış açısından konuştular.

“Demokrasi” dediler… Darbe girişimini ve cemaati eleştirdiler…

Ancak demokrasi için olmazsa olmazların yer aldığı ortak bir metin hazırlayarak kamuoyuna sunamadılar.

Bu durum ‘birlik ve beraberlik’ açısından temel bir eksikliktir.

Özde değil, sözde ve taktiksel bir ‘birlik-beraberlik’ gösterisidir. Ve Yenikapı Mitingi iktidarın ‘amacı’ için bir ‘araç’ olmuştur.

CHP ve MHP’de mitinge katkıları ile ‘amaç’ için tuz-biber olmuşlardır.

Laiklik olmadan demokrasi olmaz.

Tarikat ve cemaatlerin hayat bulduğu bir ülkede demokrasi sağlıklı gelişemez. FETÖ gider başkası gelir…

Atatürk Milliyetçiliği, birlik ve beraberliğimiz için yaşamsal önemdedir…

Bu inanç ve kararlılık yoksa tehlike sadece ötelenmiş olur.

Önemli olan bataklığı kurutmaktır. Onun içinde sağlam ve sağlıklı bir demokrasi gerekiyor… Milletinde ağanın, beyin, tarikat ve cemaat liderinin kulu olmaktan, özgür yurttaş olabilmesi gerekiyor.

Bilmem anlatabildim mi?

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?