8 MAYIS VE BUGÜNÜN KONUSU NÜKLEER ENERJİ PROTESTOSU

8 MAYIS VE BUGÜNÜN KONUSU NÜKLEER ENERJİ PROTESTOSU

 

Yıl; 1993 ve aylardan 8 Mayıs…

Gökova Meydanlarındayız…

Ve üç bini aşkın insanla Nükleer Enerji Santralini protesto etmekte ve doğanın korunmasını istemekteyiz…

Bugün; 8 mayıs 2017

Demek ki aradan tam 24 yıl geçmiş.

Bugünlerde yine Sinop ve Akkuyu’ya Nükleer Enerji Santrallerinin kurulması için çalışmalar yapıldığını gazetelerden okumaktayız.

Hemde kurulacak “Zehir Kuluçkasının” arazisini devlet tarafından tanzim edileceğini ve finansman, vergi gibi kolaylıklarında sağlanıp bir an önce bu projenin hayata geçirilmesi isteniyormuş…

Şimdiiiiiiiiiiiiiii!…

Nükleer Enerji Santraline karşı çıkanlar olduğu gibi binlerce,yüzlerce hatta milyonlarca insanın ‘taraf’ olduğunu da düşünmüyor değilim!

Düşünüyorum…

Çünkü doğadaki bütün canlılar başta olmak üzere, insanlara yaşamı zehir edecek bu “Zehir Fabrikasının” çevreye verdiği zararları acaba kimler bilgilendirip,anlatacak ben en çok onları merak ediyor, kimler olduğunu ve olacağını düşünüyorum…

Hani yüzlerce üniversitemiz var da; bunun için böyle söylüyorum…

Hani binlerce akademisyenimiz var da; onun için böyle diyorum…

Hani yöre halkı nükleer denilen zıkkımın çevreye ne kadar zarar verebileceğini bilmezde bundan dolayı böyle düşünüyorum…

Birde “Her şeyi çok iyi bildiği” halde kenardan akort yapanlar var!

Hani birçok okumuş-yazmış ve mürekkep yalamışlarımız var ya, onlardan söz ediyorum!

Hani nükleer denilen zıkkımın çevreye zarar vermesini bildiği halde sadece kenardan gazel okuyup ve sadece lak-lak edenlerden söz ediyorum!

Yapılan eylemlere katılmayıp; sadece ve sadece akıl satanlardan!

Sadece ve sadece “akıl verenlerden” söz ediyorum!

Her şeyi kendisinin bildiğini sanan; ideologlardan, akıldanelerden söz ediyorum!

Sizlerin çevresinde de var mıdır bunlardan bilmiyorum ama benim çevremde bol miktarda var!

Tütün ekicisi ‘tütün eylemi’ yapar.

Onları bu tür eylemlerde göremezsiniz…

Çünkü onlar teori hazırlamakla meşguldürler!

Kamu İktisadi Kuruluşları gözlerinin önünde birer-birer satışa çıkarılır…

Önce sahte bir kabadayı gürlemesi işitirsen; bu ses eylemlerden kaçacak olanların sesidir!

Yürekten sahiplenenler ise yine meydanlarda direnmektedir!

Topraklarımızın dönüm-dönüm yabancılara satıldığını gazeteler en büyük puntolarla da yazsalar!

Yeraltı,Yer-üstü madenlerimizi elin gavuruna da satsalar!

Bizim ‘çok bilenimiz’ o sıralar çok meşguldür!

Veya da üç-beş arkadaşı ile bir yerlerde oturmuş; kıyak kafayla bu “Satışları” eleştirmektedir!

Yok, yok!…

Onu öyle direnişlerde falan beklemeyin, o sıra onun çok önemli bir işi vardır!

Bir yerde HES Kılıfı adı altında dereler-ırmaklar talan edilip, yörede yaşayan cahil halkın bir kısmı üç-beş kuruşa kiralanarak veya satın alınarak susturulmuş ve dereler-akarsular tarumar mı edilmiş;

Bizim “çok bilenimiz” kalkıp gece-gündüz evleri dolaşarak bilgisiz vatandaşı “Bilgilendirip” uyandırmaz ama “atı alan Üsküdar’ı geçti mi başlar nutuk atmaya;

“Ey yöre halkı, sen nasıl olur da direnmeyip; dağları-taşları ve pırıl pırıl akan sularımızın elden gitmesine göz yumar ve susarsın?”

“Siz ne kadar duyarsız bir toplumsunuz!”

“Siz ne kadar suskunsunuz!”

Listeyi uzatın uzatabildiğiniz kadar…

Yöre halkı direnmediği için benim ‘çok bilenim’ sürekli eleştirir!

Yani işin kolaycılığına kaçar ve onu çok iyi bilir!

Şimdi bu düşüncelerimi kanıtlamak için aşağıda 24 yıl önce Gökova Nükleer Enerji Santraline karşı çıkılan, birisi de Sinop’ta yapılan bir eylem görseli…

Eğer dikkatli bakarsanız birinci ‘Eylem Görselinde” kendi davasını savunun binlerce köylü halk var ve içlerinde bir tane geveze yok!

İkincisin de ise gördüğünüz gibi kılık-kıyafeti köylüye benzeyen bir tane halk veya köylü yok!

Son söz;

Sanırım bu resimlerden çıkarılacak ders çok!

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?