ADALET ARAYAN BABA

ADALET ARAYAN BABA

Birbirlerini hiç görmeyen, birinin etnik kimliği Türk, diğerinki Kürt olan iki ana yıllar öncesi, aynı günler içerisinde adalet ve barış arıyoruz diye haykırmışlardı.
Mesleği gazetecilik olan, halkın doğru ve gerçek haberleri alması için uğraş veren ancak, cezaevine gönderilen Erdem Gül’ün anası “…ben çocuklarımı fındık, çay toplayarak büyüttüm. O asla yanlış iş yapmaz. Hep doğrudan yanadır. ADALET istiyorum…” demişti.
Bir diğeri ise, günlerce süren sokağa çıkma yasağında yakaladığı ilk fırsatta, küçük bir valiz içersine yerleştirebildiği giysileri ile beş çocuğunu alarak hastaneye sığınan ana idi.
Gidebileceği, sığınabileceği yerin önceliği elbette devlet olacaktı.
“…Çocuklarım günlerdir yemek yemedi. Evde ekmek, su… hiçbir gelirim yok. BARIŞ istiyorum..” diyen bu ana da en doğal, masum ve hakkı olan isteğini dile getirmişti.
Gerçekleri söyleyen isyan ve feryatları haksızlığa, adaletsizliğe karşı duruş idi.
Onların tek isteği, adalet, barış, eşitlik, hak, hukukun üstünlüğü olmuştu.
Son aylarda, ülke genelinde ses veren farklı bir adalet arayışına tanıklık etmekteyiz.
Bu arayışın bir yanında, ağır yaralı olarak bulunduğu evinin önünde ölüme terk edilen, kaldırıldığı hastanede on bir yıla sığdırıldığı kısacık yaşamına veda eden Rabia Naz.
Diğer yanında, çocuğunun hakkını aramak için adalet diye yola koyulan, yaşamı boyunca yaşayabileceği en kritik dönemden geçen Rabia Naz’ın babası.
Baba, kızının şüpheli ölümünü aydınlatmak için var gücüyle mücadele etmekte.
Yıllardır siyasetin en üst düzeyinde yer alan bir milletvekilinin devreye girmesiyle dosyanın üzerinin kapatılmaya çalışıldığı ve yargıya hükmedildiği iddiaları bulunmakta.
Aklın almadığı ve kabul etmediği, 11 yaşındaki çocuğun intihar ettiği söylentisi.
Baba, ölümün intihar değil, trafik kazası olduğunu, siyasi ilişkiler sonucunda zanlıları kayırma, olayı örtbas etme ve korumacılığın nasıl işletildiğini anlatmaya çalışmakta.
Yaklaşık bir yıl önce tek başına çıktığı adalet arayışı yolculuğunda epey mesafe aldı.
Sadece yaşadığı topluma değil, haklı davasını ülke geneline yaymayı başardı.
Açmadan solan çiçek örneği, yaşama veda ettirilen Rabia Naz elbette geri gelmeyecek.
İstenilen, olayın gerçek yüzünün bir an önce aydınlatılması ve adaletin yerini bulması.
Adalet geciktirilmemeli ve hak edenler mutlaka cezalarını almalı.
Bu babanın, kendisini anlayabilecek olanlara haklılığını duyurmak için haykırışı var.
O’nun adalet arayışı çocuğunun ölümüne neden olanların cezalandırılmasına yönelik.
Birlikte, güven içersinde yaşamanın en önemli unsuru ADALET ve BARIŞ’tır.
Devletin egemen kılındığı yerde adalet, herkesten yana eşit ve tarafsız olacaktır.
Güçlünün yanında yer alındığına inanılan adaletin olduğu yerde barışı bulamazsınız.
Hak, hukuk, adalet, barış, hukukun üstünlüğü, eşitlik… gibi kavramlar görmezlikten gelinir, uygulama yönünde tavır alınmazsa, babanın haklı isteklerini anlamada zorlanırız.
Görünen ve yaşanan, değerlerimizi hızla kaybetmeye başladığımız.
İnsanlığı, insan olmayı unutmadığımız sürece babanın haklı feryadını duyacağız.
Ta ki, adalet yerini buluncaya değin.
Toplum rahatsızlık duyduğundan, küçücük çocuğa destek dalga dalga büyümekte.
Babanın acısı ve adalet arayışına sahip çıkılmalı.
Yerel seçimlerde vicdanının sesini dinleyerek, adalet adına Elif Naz’a sahip çıkan, babaya destek veren Eynesillilere teşekkür etmek gerek.
Haksızlıklardan beslenen düzeni, ‘adalet’ diye feryat eden insanlar yıkacaktır.
Hiç kimsenin, ‘bana ne’ deme hakkı yok. Bir gün size de gerekli olabilir.
Ömer HAYYAM, ‘Adalet kâinatın ruhudur.’, Filozof Aristo, ‘Adalet ilkin devletten gelmeli. Çünkü hukuk, devletin toplumsal düzenidir.’, Victor Hugo, ‘En mükemmel adalet vicdandır.’ derler.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?