Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
AİLESİNİN ŞANSLI ÇOCUKLARI VE OKULA GİDİP OKUYANLARI 
  • 0
  • 164
  • 14 Haziran 2021 Pazartesi
  • +
  • -

Sevgili dostlar,

Değerli canlar,

İki gün önce cep telefonumun ‘gönderi aygıtına’ tarihi bir fotoğrafın gönderildiğini gördüm…

Gönderenin kim olduğuna baktım;

Fotoğrafı gönderen, sevgili arkadaşım Engin Türker’di…

Bu tarihi fotoğrafta bulunanların kim olduklarına baktıktan sonra hepsini bir-bir tanıdım…

Kendimi zaman tüneline sokarak yıllarca geriye taşıdım…

Ve şöyle düşünmeye başladım;

“Bu fotoğrafta görünen kişiler, ne kadarda şanslıymış.”

Hem de öylesine çok şanslıymış ki;

İlkokuldan sonra ‘meslek eğitimi’ görme şansı veya piyangosu, sadece ve sadece bu kişilere verilmiş…

‘Eğitim görme’ şansının neden sadece bu kişilere tanındığını az sonra anlatacağım…

Ancak izniniz olursa;

Bu uygulamanın nerede uygulandığını söyleyelim ilk önce…

Yer;

Dereli ilçesi ve köyleri…

Yani bir başka ifadeyle;

Aksu Vadisi…

Kervan yolu üzerinde;

Yayla-Cenik yerleşkesi…

Yıl: 1926

Küçücük bir yerleşkeyi Nahiye yapmışlar…

ilkokulun temeli 1930 yılında atılmış olup ve eğitim-öğretime 1933 yılında başlamışlar…

İlkokulu bitirmek ve şahadetname (diploma) almak için çocuklar (zorunlu olduğu için) 5. sınıfa kadar okula gönderiliyor…

Ancak 5. sınıftan sonra her aile çocuğunu okutmuyor…

Daha doğrusu okutulmak istenmiyor…

Yok, eğer çocukların hepsi de tahsiline devam etmek isterse;

Aile; çocuklarının arasında bir tercih yapmak zorunda kalıyor…

Neden hepsini okutmak istemiyor da, aralarından birisini ‘seçki’ yapmak zorunda kalıyor?

Çünkü, çocukların hepsi okula giderse;

İneği-danayı kim bakacak?

Yaylada; kuzuyu-tokluyu kim otlatacak?

Cenikte; mısırın otunu kim kazacak?

Fındığı kim toplayacak?

Ot biçme zamanı geldi mi; tırpanı kim sallayacak?

Vesaire, vesaire…

Bir sürü iş-güç var…

Onun için aileden bir kişinin ‘okuması’ yeterde artar bile!…

“Her çocuğun ilkokuldan sonra okumasına ne gerek var” anlayışından hareketle -çocuk çok istese de- eğitimini sürdürme şansı çok yoktu…

Onun için üst-başlıkta da ifade ettiği gibi;

Bundan doksan yıl önce her çocuğun ilkokuldan sonra eğitimini sürdürme şansı yoktu…

Bu nedenledir ki;

1933 yılında ilkokula başlayıp, 1940 yılında ilkokulu bitirdikten sonra -kısa yoldan- meslek sahibi olmak için ‘Köy Enstitülerine’ eğitim görmeye giden öğrenci sayısı sadece 20 kişidir…

Ve ‘Beşikdüzü Köy Enstitüsüne’ gidip eğitim gören bu 20 kişinin;

15’i öğretmen olmuştur…

5 kişi ise enstitünün ‘sağlık branşında’ eğitimin tamamlayıp ‘Sağlık Memuru’ olmuşlardır…

Öğretmen olan 15 kişi şunlardır;

M. Ali Bayburt

Ömer Bektaşoğlu

İsmail Beylik

Hasan Tahsin Bektaş

Hamdi Özer

Ahmet Bayram

Ali Kılıç

Nuri Aksu

Ahmet Aydın

Şükrü Bay

Dursun Yurt

Temel Érişti

Nihat Bayram

Dursun Çam

Ve İsmail Yaman’dır…

Köy Enstitüsü bünyesinden ‘Sağlık Memuru’ çıkanlar ise şunlardır;

Salih Yiğit

Salih Almalı

İsmail Dağ

Yusuf Tekir

Ve Mustafa Özer…

Köy Enstitüleri bünyesinden ‘öğretmen ve sağlıkçı’ olan bu şahıslar Dereli ilçesinin -eğitimde öncüleri-ilkleri ve birinci kuşağını temsil edenlerdir…

(Ki, bizim kuşakta bu öğretmenlerin öğrencileridir.)

Neyse…

Sözü daha fazla uzatmadan bu tarihe ‘not düşmek istediğim’ sohbetimizi görselde paylaştığım fotoğrafta kimlerin olduğunu söyleyerek bitireyim…

Fotoğrafta görülen yer;

Bundan 60-70 yıl önce Dereli ilçe merkezinin birinci caddesi…

En arkada görülen beyaz bina ilçe karakolu..

Fotoğraftakiler ise soldan-sağa doğru;

Nuri Aksu, M. Ali Bayburt, Ömer Bektaşoğlu, Ali Kılıç, (sağlıkçı) Salih Yiğit ve en sağdaki ise (daha çok doktor Salih olarak bilinen (Sağlıkçı) Salih Almalı…

Fotoğraf ise;

Salih Almalı arşivinden…

Bir başka sohbette buluşmak üzere;

Hoş kalın,

Hep birlikte hoşça kalalım…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM