“AL GÜLÜM ZEHRİNİZ BİZDEN OLSUN”

“AL GÜLÜM ZEHRİNİZ BİZDEN OLSUN”

Merhaba Sevgili Okurlarım…,

Çok eskilerin söylediği bir söz ile güne başlamaya ne dersiniz.

“Çocukların giydikleri haram yediği helaldir.”

Sözün özüne inecek olursak ne güzel de söylemiş eski büyüklerimiz.

Çünkü ,mutlu bir nesil yetiştirmek istiyorsak önce çocukların gözünü sonra karnını doyurmanın ne kadar önemli olduğunu vurgulamış oluruz.

Şimdi ise önce giydiriyoruz sonra doymasını bekliyoruz. Ve ortaya doyumsuz bir nesil çıkıyor.

Elbette giyinmek yemek kadar önemli.

Ama maalesef  önce dış görünüş sonra beslenme .Nasılsa görünen dış giyim. Ne yediğimiz  o kadarda önemli değil misali.

Koy parayı cebine 3 Tl. yede karın doyuyor 50 Tl. yede …

Şu sıralar Ulusal TV kanalları felaket tellallarını aratmayacak şekilde veryansın ediyorlar.

5 aydır onca çağrıya rağmen ortaya çıkmayan Reşit’in biyolojik annesi. Bunca aydır açık yayında ismi zikredilen hanım hakkında duyurulun suça rağmen Savcılığın olaya el koymaması…

Kaldırılan evlilik programlarından kalma izleyici jürisi ve buna rağmen güzel olaylara imza atmaları da yabana atılır gibi değil.

Yaz boyunca aşk ile oyalanan gecelerimiz kış boyunca vurdu,kırdı,geçti ama yine de aşk’a yelken açan dizilerimiz.

Bir yanda “AFRİN” de mücadele veren “YİĞİTLERİMİZ”

Rabbim Ülkemize ve Yiğitlerimize zarar vermeye çalışan TERÖRE fırsat vermesin.

Derken başımıza çığ gibi çorap ören “GIDA TERÖRÜ”

Gıda terörü yabancı değil aslında hep vardı ve böyle gitmeye devam ederse ruhumuzu içten içe yok edecek.

Denetimi olmayan bir mekanizma gibi.

“Dün günün yorgunluğunu bir kenara fırlatıp ağız tadı ile oturduğum soframda tam çatalı ağzıma götüreceğim. Dikkat dikkat sofralarımızda zehir yiyoruz. Söz konusu tavuklarımız.”

Tövbe estağfurullah deyip yemeğimin şevkini bozmamak için TV nin düğmesini kapatmak en doğrusu.

Allah aşkına ;

Madem çılgınca büyüyen bir  gıda terörü varda bunun tek suçlusu üretici mi.?

Ülkenin Gıda Tarım Bakanlığı nerede diye sormazlar mı ?

Naylon pirinçler,fasulyeler,nohutlar  ,içeriği  değiştirilmiş  unlar İthal edilirken gökten yağmurla gelmedi.

Devletimizin izni ile piyasa girerken denetim mekanizması sanırım uykuya daldı.

Madem yediğimiz Patlıcandan soğana kadar hile karışıyorsa ve bu sebzelere verilen ilaçlar piyasada eli kolu serbest dolaşıyorsa suç üreticinin mi ?

Demekten kendimi alamıyorum.

Tıpkı onca kalabalığın ortasında boşanmak üzere olduğu eşini görünce senin burada ne işin var deyip makasla karısına saldıran adamı önce gözaltına alıp 2 saat sonra serbest kalması gibi bir şey olsa gerek.

Sonra aklıma deli deli takılı kalan söz geliyor.

“Verdiğin nimetlere şükürler olsun Rabbim”

Boşuna öğretmemişler bu sözü bize.

Aza kanat ,çoğa kanat ardından şükür e sarılmak.

Haktır bunlar bize. Tarlaları bir kenara bırakıp binaları dikersek üstüne. Kendi ürettiğimiz tohumları yasak edip içeriğinde ne olduğunu bilmediğimiz bol ürün veren tohumlara yönelirsek ,

Elbette bol  ürün almak için tohumun geldiği yerden gelen ilaçları da kullanmak zorundayız.

Al gülüm zehriniz benden gibi gibi.

Sanırım dünyada tüm işlerine hile karıştırmakta üstümüze yoktur.

Naylon pirinci üretmesi Çin’den karıştırması bizden vs.

Türk usulü yemeklerimizin özünde Çin, Arjantin, Kanada, İtalya  gibi önde gelen ülkelerin bakliyatları mevcut.

Kim bilir !!! belki de sahte ürünlerle bizden intikam alıyorlardır.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?