Algı amaçlı yalanlar…

Algı amaçlı yalanlar…

Hitler’in Propaganda Bakanı olan Göebbels der ki; “ Yalan ne kadar büyük olursa, o kadar inananı olur.”
Uzunca bir süredir ülkemizde de adeta Göebbels stratejisi uygulanıyor!
Halka yalan söyleniyor.
Söylenen yalanlarla gerçekler örtülmeye ve oluşturulan algı üzerinden toplum manipüle edilmeye çalışılıyor.
Oysa iktidarın söyledikleri ile gerçekler çok farklıdır!
** *
Bugün iktidar yine gezi üzerinden algı yaratmaya çalışıyor ya, o nedenle ilk algı amaçlı yalanı gezi olaylarından verelim.
Ne dediler o günlerde?
“Camide içki içtiler.”
Oysa böyle bir şey yoktu. Fakat ısrarla bu yalanı kamuoyu algısı oluşturmak adına söylediler. Yandaş kalemler yazılar yazdılar.
TV’lerde yorumlar yapıldı.
Bu algı ile kutsallar üzerinden mütedeyyin vatandaşı etkilemek ve gençlerin karşısına çıkarmak istediler.
Dolmabahçe Bezmi Âlem Valide Sultan Cami müezzini Fuat Yıldırım, “Ben camide içki içen görmedim, din adamıyım yalan söyleyemem” diyerek yaratılmak istenen algıyı yok etti.
Ve bedelini sürgünle ödedi!.
Bugün yine boşa çıkmış, yalan olduğu ispatlanmış olan o yalan, algı amaçlı ısrarla sürdürülüyor…
Gezi’de sadece bu yalan üzerinden algı oluşturulmaya çalışılmadı.
‘Kabataş Yalanı’ olarak bilinen ve yine mütedeyyin halkı harekete geçirmeyi amaçlayan yalan da o dönemin ürünüdür.
Ne idi o yalan?
“Kabataş’ta türbanlı kadını dövdüler, yerlerde sürüklediler” yalanı idi…
Hatta o dönem başbakan olan Erdoğan’da grup konuşmasında bu konuyu gündeme getirdi. “Benim başörtülü bacıma saldırdılar” diyerek sert sözlerle eleştirdi.
Yandaş kalemler köşelerinde yalanı gerçekmiş gibi sunmaya çalıştılar…
Sonradan mobese kayıtlarından anlaşıldı ki böyle bir açıklama koskoca bir yalandı.
Yandaş gazeteci Elif Çakır ile olayın mağduru gibi sunulan AKP’li bir belediye başkanının kızı Z.D. ‘nin kurgusu olduğu öğrenildi.
Fakat bu iki yalan o dönem yetkili isimler ve yandaş kalemler tarafından sürekli dile getirilerek algı oluşturulmuştur.
Sadece bu iki örnek değil, başka yalan üzerinden algı oluşturma çabaları da vardır.
Ciddi bir ekonomik kriz yaşanıyor.
Yetkililere göre “kriz yok, ekonomide sıkıntılar var.”
Çarşıya, pazara biz gidiyoruz. Enflasyonun ağır yükünü biz yaşıyoruz.
Kriz mi var yoksa sıkıntı mı var en iyi de biz biliyoruz…
Fakat onlar ısrarla ‘kriz yok sıkıntı var’ algısı oluşturmaya çalışıyorlar.
Bir de “İMF bizden borç istedi” yalanı yok mu? Cem Toker IMF’ye resmi yazı ile durumu sordu ve gelen yanıtı kamuoyu ile paylaştı.
Yapılan açıklamanın doğru olmadığı anlaşıldı!.
Başka ekonomik yalanlarda söyleniyor. Enflasyon rakamlarının düşük gösterilmesi için atılan adımlar kamuoyu tarafından biliniyor.
TÜİK’de görevden almalar. Kendilerine yakın isimleri atamalar…
Enflasyon sepeti içindeki ürünlerde; “Enflasyonla Topyekûn Mücadele” adı altında yapılan %10 indirimler sonrası açıklanan Kasım enflasyonu gerçek mi?
Ne gezer…
Amaç enflasyonu düşük göstermek ve Ocak 2019 zamlarını da düşük tutmaktır.
Yine büyüme rakamları ile milli gelir rakamları da algı amaçlıdır. Gerçek rakamlar değildir.
Bir başka örnek de Ergenekon ve balyoz davalarıdır.
Bugün anlaşıldı ki bu davalar ‘kumpas’ imiş…
Ya o günlerde iktidar yetkililerine ve yandaş kalemlere baktığımızda neler duyuyorduk.
Meğer amaç için araç imiş…
Olan yaşamını kaybeden Kuddusi Okkır’a, Ali Tatar’a, Türkan Saylan’a, İlhan Selçuk’a, Murat Özenalp’e, Engin Aydın’a oldu. Pek çok tutuklu da yıllarca özgürlüğünden mahrum kaldılar.
Şimdi işi FETÖ’ye atarak sıyrılmak kolaydır. Fakat AKP’nin de davaya müdahil olduğu gerçeği ortadadır…
‘Savcılık’ konusu da var…
O halde sıyrılmak ve sorumluluktan kaçmak kolay değildir.
Yine bu ‘kumpas davaları da’ amaç için araç olarak kullanılmıştır.
Kozmik odaya giriş de yalan üzerine oluşturulan algı ile gerçekleştirilmiştir.
Ve “Millet bahçeleri” için söylenenlerde gerçek değildir.
Başakşehir Millet Bahçesinin açılışında, bu millet bahçesinin ilk olduğu söylendi. Oysa Osmanlı döneminden bugüne millet bahçeleri vardır.
1930’lu yıllarda cumhuriyet kültürünü halka yaymak amaçlı olarak çeşitli kentlerde ‘Millet Bahçeleri’ açılmıştır.
Bir örneği de 1935 yılında Giresun’da açılmıştır ve halen açıktır…
Dış politikada da halka çok yalan söylendi.
Eğitimde de,
Özelleştirmelerde de,
Tarım ve hayvancılık konusunda da,
FETÖ konusunda da,
Başkanlık sisteminde de…
Yerel seçimler geliyor. Yine seçmeni manipüle etme amaçlı yalanları duyuyoruz.
Ne de olsa Göebbels’ den bugüne siyasette yalan geçer akçedir. (Daha evvelinden de…)
Hem de büyük söyleyeceksin. Sürekli tekrar edeceksin ki inanan da çok olsun.
İktidar da öyle yapıyor…
Eh inanan da var!

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?