Attar’dan Coşkun’a Cevap

 Attar’dan Coşkun’a Cevap

ATTAR: “FETÖ militanlarını üniversite’de gizliyorlar” dedi.

Giresun Üniversitesi eski Rektörü Profesör Aygün,Attar,mevcut Rektör Profesör Cevdet Coşkun’un kendisi aleyhinde yaptığı suçlamalara yazılı bir açıklama ile cevap verdi

Attar,Çocukları Gülen grubu okullarında okuyan bazı isimlerin Coşkun tarafından Üniversite’de idare görevlere getirildiğini ve Erdoğan’ın yanıltıldığını ima etti. Attar” Bütün Türkiye’yi, Sayın Cumhurbaşkanımızı, Başbakanımızı, hükümetimizi, yargımızı, basın ve kamuoyunu Giresun Üniversitesi’nde yaşanan mevcut yönetim tarafından kurulan kumpasa duyarlı olmaya, kendilerini başkalarına suç atarak gizleyip aklamaya çalışan asıl FETÖ/PDY militanlarının ortaya çıkarılmasına katkı sunmaya davet ediyorum”dedi.

GÜNDEM GAZETESİ’NİN TAVRI NE?

AB normlarında tarafsız gazetecilik kriterlerinin özünde ,iki zıt görüşü savunan kişi ve kurumlar arasındaki kamusal tartışmalarda hiçbir gazete açık taraf olmamalıdır.Kaldı ki tartışan iki kişi “Prof” ünvanlıdır.Bu tartışmanın düzeyini,profların kültürel düzeyi belirler..Nihai kararı ise kuşkusuz Yüce Türk milleti verecektir.Bugün mevcut Rektör Coşkun ile eski Rektör Attar iki ayrı görüşü savunabilir.Hatta bu konuda birbirleriyle ters de düşebilir.Gündem Gazetesi bu tür durumlarda asla bir tarafı tutmaz.

HEM COŞKUN HEM ATTAR’IN AÇIKLAMALARINI YAYINLADIK VE YAYINLIYORUZ

Bu kapsamda gazetemize basın açıklaması gönderen”PROFESÖR” ünvanlı bilim adamlarımızın sözleri üzerinde yorum yapmayı da uygun görmüyoruz.Keşke 2016 dünyasında bizim üniversitelerimizde sadece bilimsel konular tartışılsaydı.Ancak gazeteler her kişi ve gruba karşı eşit olmalıdır.Bu çizgimiz her zaman korunacaktır.Tarafsız bir medya,bir idareci ile “kanka” olacak kadar dost,düşman olacak kadar da taraflı olamaz.Bu durumda gazeteler,gazete değil bir grubun özel sözcüsü konumuna düşer.medya vicdanını kaybederse toplum da siyasi beyaz,beyazı siyah görebilir.Bir toplum için en büyük tehlike budur

ATTAR’IN ELEŞTİRDİĞİ KİŞİLERİN CEVAP HAKKI SAKLIDIR

Öte yandan Attar’ın haksız eleştirdiği isimler varsa bunu biz bilemeyiz.Ama herkesin cevap hakkı mevcuttur.Eğer bu ülkede “Profesör” sıfatlı kişiler de hatalı eleştiri ve suçlama yapıyorsa medyanın yapacağı fazla şey olamaz.Umarız böyle bir haksız eleştiri yoktur.Varsa da düzeltmek için herkes cevap yazısını bizlere gönderirse yayınlayacağız.

Attar, kendisine” FETÖCÜ” diye iftira atıldığını ve kumpas kurulduğunu iddia ederek şu noktalara açıklık getirdi.

YORUMSUZ VERİYORUZ

Gündem Gazetesi olarak bu açıklamayı aynen yorumsuz veriyoruz.

İŞTE ATTAR’IN O AÇIKLAMASI

“9 Ağustos 20016 tarihinde, Giresun Üniversitesi Rektörlüğü tarafından basın yayın organlarına, şahsımın sözde ‘FETÖ/PDY bağlantısı’ nedeniyle açığa alınmasının gerekçeleri olarak gösterilen bir takım iddiaların yer aldığı bir açıklama yapılmıştır. Bu açıklamada, üniversitede kurulan soruşturma komisyonunun bana yönelttiği sorular sıralanmış,böylece basın yoluyla kamuoyunda suçlu gibi algılanmamı sağlayacak bir algı yaratılmak istenmiştir. Böylece soruşturmanın gizliliğinin ihlali başta olmak üzere; bütün hukuk kuralları, ahlaki, insani, vicdani değerler, akademik etik yerle bir edilmiştir.

Resmi davet üzerine, üniversitenin görevlendirmesiyle gittiğim ve Sayın İlham Aliyev tarafından Azerbaycan Devlet Üstün Hizmet Madalyası ile ödüllendirildiğim Azerbaycan gezisini, ‘darbe planlama gezisi’ olarak yansıtan, Genel Kurmay Başkanlığı’na bağlı bir birimin bütün üniversitelere gönderdiği resmi yazıyı ve gerçekleşmeyen görevlendirmeyi darbecilerle işbirliği sayan, YÖK’ün tasvibi ile Türkiye’deki pek çok üniversitenin işbirliği protokolü yaptığı üniversite ile yaptığımız protokolü, sadece ben yapmışım  gibi gösteren, iptal ettirdiğim FETÖ yayın organlarına aboneliği örgüte para aktarma (mevcut  rektörün yardımcı iken yaptığı FETÖ yayınlarına aboneliği iptal etmeme rağmen)olarak sunan, göreve başlattığım 483 akademisyenden sadece bir tanesinin örgüt bağlantısı ile ilgili tarafıma soru sorup sanki örgütle bağlantılı yüzlerce akademisyen varmış gibi yalan beyanat veren, mevzuatlar çerçevesinde yaptığım uygulamaları şaibeli gibi gösteren bu yönetimin; aslında kripto bir yönetim (asıl niyetlerini ve inançlarını gizleyen) oldukları bir kez daha ortaya çıkmıştır.

YÖK’e göndermeleri gereken bir dosyanın içeriğini tek taraflı, çarpıtarak ifşa eden Rektörün ve komisyonunun üyelerinin amaç ve niyetleri anlaşılmış, böylesine önemli bir soruşturmayı yürütecek kadar güvenilir nitelik ve özellikler taşımadıkları, tarafıma  geçmişten gelen husumiyetleri nedeniyle tarafsız olmadıkları ve olamayacakları görülmüştür.

Komisyonunun bu açıklamasını ‘kripto üniversite yönetimi’ tarafından yürütülen kumpasın bir parçası ve kötü niyetin bir ürünü olarak görüyor ve değerlendiriyorum.  Kendileriyle suç duyurusunda bulunduktan sonra yüce Türk adaleti önünde hesaplaşacağımın da  bilinmesini isterim.

Yine aynı yönetim hakkında, FETÖ/PDY bağlantılı oldukları kanıtlanmış kişi ve kuruluşlarla işbirliği yaparak, ortak amaç etrafında birleşerek  2011’li yıllardan başlayarak tarafıma karşı yürüttükleri savaşın boyutlarını da içeren bilgi ve belgelerden oluşan dosya ile haklarında  ikinci bir suç duyurusunda bulundum.

Hakkımda açılan soruşturmada bana yöneltilen delilsiz, mesnetsiz, somut bilgiye ve belgeye dayanmayan hukuksal içerik taşımayan soruların hepsini ekteki bilgi notumdan da görüleceği gibi çürütüyorum. Rektörlüğün açıklamasını önemli ve değerli bularak haberleştirip yayımlayan basın yayın organlarının cevaplarımdan ve Kripto Üniversite Yönetimine yönelttiğim sorulardan oluşan bu açıklamayı da yayımlayacaklarına inanıyorum.

Bütün dünya görsün, anlasın FETÖ/PDY’ci kim?

Alnım ak, yüzüm pak. Bütün geçmişim, özel ve genel yaşamım, yaptıklarım, kitaplarım, TV programları, basın açıklamalarım, devletin bütün istihbarat kayıt ve kaynakları da ortada.

Yaşamım boyunca ve  bulunduğum görevlerde devletimizin varlığını, vatanımızın ve milletimizin bölünmez bütünlüğünü hedef alan diğer örgütlere karşı olduğu gibi, hain terör örgütü Fetullah Gülen Cemaatine karşı da  mücadele ettim.  Hepimizin gözbebeği Giresun Üniversitesi’ni de örgütlenme alanı olarak seçen ve yönetimini ele geçirneye çalışan bu örgüt elemanlarına karşı üniversitemin bütün alanlarını korudum.

Bu mücadelem hala da sürüyor ve sürecektir.

Bütün Türkiye’yi, Sayın Cumhurbaşkanımızı, Başbakanımızı, hükümetimizi, yargımızı, basın ve kamuoyunu Giresun Üniversitesi’nde yaşanan mevcut yönetim tarafından kurulan kumpasa duyarlı olmaya, kendilerini başkalarına suç atarak gizleyip aklamaya çalışan asıl FETÖ/PDY militanlarının ortaya çıkarılmasına katkı sunmaya davet ediyorum.

ATTAR’DAN, ÜNİVERSİTE YÖNETİMİNE SORULAR

Giresun Üniversitesi yönetimi tarafından oluşturulan soruşturma komisyonunca tarafıma hiçbir gerekçe sunulmadan açığa alınma yazısı tebliğ edildi,ardından da kurulan komisyon tarafından savunma yapmak üzere üniversiteye davet edildim.

Ancak hakkımda hazırlanan soruşturma dosyasındaki soruları o zaman öğrenebildim.

Komisyon bana hakkımdaki iddiaları “15 Temmuz darbe girişiminden sonra TSK’dan ihraç edilen eski Korgeneral Salih ULUSOY imzasıyla 2016 yılının şubat ayında Genelkurmay Başkanlığı Danışmanlığı görevine getirimem, FETÖ/PDY ile bağlantılı bazı iş adamları ve politikacılarla işbirliği içinde bulunmam, FETÖ/PDY bağlantılı medya organlarına devlet bütçesinden abonelik ücreti ödemem, FETÖ/PDY ile bağlantılı bazı yurt dışı üniversiteler ile ikili iş birliği anlaşmaları imzalamam ve bu yapıyla bağlantılı kişileri üniversiteye almak için kadro ilanlarına özel şartlar koydurmam” şeklinde sıralamış ve bana bu yönde sorular yöneltmiştir.

Şahsımı karalamaya, asılsız, delilsiz, mesnetsiz suç isnat ederek ulusal ve uluslararası düzeydeki saygınlığımı, itibarımı sarsmaya yönelik, kumpas ve komplonun ürünü olan bu iddiaların tamamı verdiğim cevaplarla, ortaya koyduğum somut bilgi ve belgelerle,  çürütülmüştür.

Ancak bu soruşturma üzerinden amacına ulaşamayan Giresun Üniversitesi Rektörü ve komisyonunun üyeleri, soruşturma dosyasındaki sadece sorulardan oluşan bir açıklama yaparak saldırılarını sürdürmüşlerdir.

Bugüne kadar gerek 2012-2016 yılları arasında Rektörlüğünü yürüttüğüm kuruma olan saygım, gerekse de bir Millet iki Devlet ülküsüyle hareket eden Türkiye Cumhuriyeti ve Azerbaycan Devleti arasında kurulan sarsılmaz köprüye olan bağlılığım nedeniyle hep sustum. Fakat necip Türk Milletinin şahsıma yapılan bu kirli saldırıyı tüm yönleriyle doğru olarak anlaması adına aşağıdaki açıklamayı yapma zarureti hasıl olmuştur.

FETÖ TARAFINDAN ERGENEKONCU DİYE HEDEF GÖSTERİLDİM”

Yaşamının tüm aşamaları mücadeleyle geçmiş, her mücadeleden de Allah’ın izniyle alnının akı ve daha da güçlenerek çıkmış bir insanım. Bu mücadelem  genç bir kız iken Azerbaycan Devletinin bağımsızlığı sevdasıyla Rus Tanklarının önüne geçtiğim zaman başlamış, 2008 yılında bugün FETÖ/PDY tarafından gerçekleştirildiği şüphe götürmeyen “ERGENEKON” kumpasında laik, Atatürkçü ve Turan ülküsüne inanmam nedeniyle hedef gösterilmem, bununla da yetinmeyerek Zekeriya ÖZ’e ERGENEKON’un bir numarası Aygün ATTAR’dır şeklinde mektup yazılmasıyla devam etmiştir.  Ne ilginçtir ki; bugün aynı örgütün üniversite yönetiminde örgütlenen kripto unsurları tarafından, hedef şaşırtılarak FETÖ/PDY üyesi olmakla suçlanmaktayım. Artık karar verin ! ERGENEKON’cu muyum? Yoksa FETÖ’cu mu?

“GENEL KURMAY BAŞKANLIĞI’NIN BİR BİRİMİ TARAFINDAN BÜTÜN ÜNİVERSİTELERE GÖNDERİLEN YAZI VE GERÇEKLEŞMEYEN GÖREVLENDİRME NEDENİYLE SUÇLANDIM. ÜNİVERSİTE BU YAZIYI ŞAHSIMA GÖNDERİLMİŞ GİBİ ALGILATTI”

Tarafıma yöneltilen bu iddialar ile ilgili kısaca bilgi vermek istiyorum.

Genelkurmay Başkanlığı tarafından daha once  pek çok üniversiteye  gönderilen, 2547 sayılı YÖK Kanununa istinaden öğretim elemanlarından akademik destek alınması muhtevalı Genelkurmay Başkanı namına Gn. P.P. Bşk. imzasını taşıyan öğretim elemanı görevlendirme yazısı aleyhimde sanki, ilgili birimin başındaki Korgeneral Salih Ulusoy (Darbeci olarak tutuklandığı basında yer almıştır) tarafından özel olarak şahsıma danışmanlık tevdi edilmesi şeklinde  takdim edildi. Bu konu da, hem 27 Temmuz tarihli Zaman gazetesine, hem de benim Basın açıklamam sonrasında telaşlanmış olacaklar ki, Anadolu Ajansına verdikleri özel demeçte yerini gizemli ve külliyen iftiradan oluşan bir biçimde buldu. Oysa yazıda talep edilen; bölgesel ve küresel güvenlik durumunu analiz etmek maksadıyla akademik danışmanlık alınabilecek bir öğretim üyesine olan ihtiyaçtır. YÖK mevzuatına uygun biçimde Üniversite Yönetim Kurulu kararıyla bu alanda yapmış olduğum akademik çalışmalar nedeniyle öğretim elemanı olarak görevlendirildim. Yazmış olduğum “İran’ın Etnik Yapısı” adlı kitap Newsweek Dergisi tarafından hazırlanan “Dünyamızda Bugün Olan Biteni Anlamak İçin Okunması Gereken 112 Kitap” arasında yer alan,ayrıca bölge ülkelerinin siyasi tarihi üzerine çok sayıda akademik çalışmalara imza atmış bir bilim insanıyım. Ülkemizin o an gündemini yoğun bir biçimde işgal eden İran konusu, Suriye politikası ve Rusya krizi konularında A haber, Kanal A, Kanal 24 ve TRT Haber gibi pek çok televizyon kanalındaki konuşmalarım, köşe yazılarında akademik değerlendirmelerimin referans olarak kullanılması, medya kuruluşlarına verdiğim mülakatlar nedeniyle, Giresun Üniversitesi Yönetim Kurulu tarafından alınan kararla, şahsımın ismi Genelkurmay Başkanlığına bildirilmiş, eş zamanlı olarak Yükseköğretim Kuruluna (YÖK)’da bilgi verilmiştir. Fakat süreç içerisinde YÖK Başkanlığı “Rektör ve diğer birim yöneticilerinin görevde oldukları süre zarfında 38. Madde kapsamında  hizmet veremeyeceklerini gerekçe göstererek, söz konusu görevlendirme talebinin geriye çekilmesini yönünde tavsiyede bulunmuştur. Bunun üzerine de konu üniversite Yönetim Kurulunda tekrar gündeme getirilmiş Rektörlüğümüz tarafından görevlendirme yazısı geri çekilerek, görevlendirme iptal edilmiştir. Yani  belirtilen tarihte ne şahsımın ne de üniversitemizden herhangi bir öğretim elemanını danışmanlık yapmak üzere görevlendirilmemiştir. Ayrıca bu konu yazılı bir şekilde (gizli saklı değil) mevzuata uygun olarak Genelkurmay Başkanlığına da bildirilerek iptal nedeni ile ilgili bilgi verilmiştir.  Belirtmek isterim ki öğretim elemanı gönderilmesi talebi Salih ULUSOY’un şahsı için değil Genelkurmay Başkanlığı adına talep edilmiştir. Salih ULUSOY sadece Genelkurmay Plan Prensipler Başkanı olarak, mevzuat açısından olması gerektiği şekliyle Genelkurmay Başkanı namına söz konusu talep yazısını imzalamıştır. Kaldı ki; darbe girişiminden 6 ay önce Salih ULUSOY’un darbe girişimine katılacağının şahsım ve üniversitemiz Yönetim Kurulu tarafından bilinmesi imkansız olmakla birlikte “ileride siz darbeci biri olacağınız için Giresun Üniversitesi Rektörlüğüne yazı yazamazsınız” deme şansımız bulunmamaktadır. Genelkurmay tarafından üniversitemize gönderilen belgenin orjinalini sunuyor ve dolayısıyla devlet kurumları tarafından bilimsel performansı nedeniyle takdir edilen akademisyenleri zorlama ve kurmaca belge kumpasçılığı ile yaftalama eyleminde olan bir üniversite yönetimi ile ilgili değerlendirmeyi kamuoyuna bırakıyorum.

FETO/PYD BAĞLANTILI YAYIN ORGANLARININ ABONELİĞİ CEVDET COŞKUN’UN REKTÖR YARDIMCILIĞI DÖNEMİNDE BAŞLADI

FETÖ/PDY bağlantılı medya organlarına devlet bütçesinden abonelik ücreti ödenmesi meselesine gelince; öncelikle şunu belirtmek isterim ki Ulusal ve Giresun yerel basına abonelik işlemleri şahsımdan önce başlatılmış ve süre gelen bir süreçtir. Üniversitemiz Zaman gazetesi ve Cihan Haber Ajansı aboneliğine ise halihazırda Rektör olan Cevdet Coşkun’un Rektör Yardımcısı olarak görev yaptığı yıllarda başlamıştır. Üniversitelerin iş ve işlemleri Genel Sekreterlik Makamının koordinasyonunda Daire Başkanlıkları tarafından yürütülmektedir. İş ve işlemlerin yürütülmesi sırasında gerçekleştirilen ödemelerin harcama yetkilileri de yine Daire Başkanlarıdır. 17/25 Aralık 2013 tarihinde FETÖ/PDY’nin yargı uzantıları tarafından gerçekleştirilmeye çalışılan darbe girişiminden sonra, haftalık rutin olarak gerçekleştirdiğim ilk “Daire Başkanları Toplantısında” “söz konusu aboneliklerin derhal iptal edilmesi” talimatını verdim. Buna toplantıda yer alan tüm Daire Başkanları, Rektör Yardımcıları ve Rektör Danışmanı şahittir. Kaldı ki; söz konusu abonelik sözleşmelerini gerçekleştiren, sonlandıran ve ödemeleri gerçekleştiren harcama yetkilisi birim Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığıdır. Talimatıma rağmen söz konusu süreç Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanı tarafından yerine getirilmemiştir. Peki, Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanı kimdir? Şuan ki Giresun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet COŞKUN’un Rektör Yardımcısı olarak görev yaptığı yönetim tarafından 2011 yılında Giresun Üniversitesinde göreve başlatılan bir şahıstır. Peki, söz konusu olayda birinci derecede sorumluluğu bulunan bu şahıs bugün itibariyle açığa alınmış ve hakkında idari bir işlem başlatılmış mıdır? Tabii ki hayır!  oysaki mevcut Rektör göreve gelir gelmez hemen hemen tüm Okul ve enstitü müdürlerini, Genel sekreteri, genel sekreter yardımcısını, daire başkanlaranın hemen hemen tamamını görevden almasına rağmen, hatta eski rektörü dahi açığa alan yönetimin bu kişiyi görevde tutması, tesadüf değildir. Bunu kamuoyunun takdirlerine bırakıyorum.

“FETÖ’NÜN YAYIN ORGANLARININ ABONELİĞİNİ BEN İPTAL ETTİRDİM. AYNI YAYIN ORGANLARINA DEMEÇ VEREN CEVDET COŞKUN HAKKINDA İNCELEME BAŞLATTIM”

Buna rağmen, söz konusu aboneliklerin iptal edilmediği yine şahsım tarafından birim ziyaretleri sırasında fark edilerek 04.02.2016 tarihinde Genel Sekreterliğe talimat verilmek suretiyle iptal edilmiştir. Ayrıca 2014 yılında yani 17/25 Aralık süreci sonrasında GÜNİDER Başkanı sıfatıyla Zaman, Bugün gazeteleri ve Cihan Haber Ajansına yarım sayfalık resimli demeç vermiş olan (Belgeleri aşağıda sunulmaktadır) ve bu nedenle  üniversite yönetimi tarafından kendisine inceleme başlatmış olduğumuzu kamuoyuyla paylaşmak isterim.Her ne kadar inceleme esnasındakı savunmada Cevdet Coşkun demecin GÜNİDER in sayfasından alındığını iddia etmiş olsa haberi servis eden CHA mühabiri savunmasında Cevdet Coşkunla telefon görüşmesi yaparak açıklamasını yayınlayacakları bilgisini verdiğini Cevdet Coşkunun bundan memnuniyet duyarak kendisini görev yaptığı Fen Edebiyat fakultesinde randevuya davet ettiğini haberde kullanılan (Cevdet Coşkun a ait) resmin de sadece CHA ait olduğunu beyan etmişti.Ayrıca CHA mühabiri  “eğer Sn.Coşkun iddialarında samimi ise neden haberin üzerinden uzun zaman geçmesine rağmen itirazda bulunmamış(inceleme başlamadan önce)  ya da şahsım hakkında yargıya baş vurmamıştır” beyanında bulunmuştur. Bu beyanların tamamı üniversitede bu konu ile yapılan soruşturma dosyasında yer almaktadır.

Bu konuyu da kamuoyunun taktirine sunuyorum.

“BÜTÜN İŞ VE İŞLEMLER MEVZUATLARA UYGUN YAPILDI”

FETÖ/PDY ile bağlantılı bazı iş adamları ve politikacılarla işbirliği içinde bulunduğum iddiasına gelince; burada isim verilmeden zikredilmeye çalışılan Yabancı Diller Meslek Yüksekokulu binasını üniversiteye kiralayan kişidir. Rektörlük görevine atandığım 2012 yılında Giresun Üniversitesinde eğitim-öğretim faaliyetlerinin yürütüleceği fiziki mekân sıkıntısı hat safhadaydı. Kısa sureli çözüm olarak Yabancı Diller Meslek Yüksekokulu, GRÜ TÖMER ile Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesinin bina ihtiyacını karşılamak amacıyla, Başbakanlıktan kiralama izni alınmış, fiyat tespit ve kiralama komisyonları kurulmuş, sonrasında ise istenilen özelliklerde binanın öncelikli olarak kamudan kiralanabilmesi adına resmi kurumlarla yazışmalar yapılmış, onlardan gelen olumsuz cevap üzerine ise şahıslara ait binalar kiralama yoluna gidilmiştir. Görüldüğü gibi söz konusu süreç, mevzuatın emrettiği hususlara harfiyen uyularak, hiç bir kişi yâda kurum kayırılmadan gerçekleştirilmiştir. Yabancı Diller Meslek Yüksekokulu binası da diğer binalar gibi 2013 yılının haziranında üç yıllığına kiralanmıştır. kiralandığı şahsın bugün FETÖ/PDY bağlantısı nedeniyle arandığı yâda tutuklandığı yönünde bir bilgiye basında rastlamadığım gibi söz konusu kişi ile ilgili şu anki üniversite yönetimi her hangi olumsuz bir bilgiye sahip idiyse neden başkanı olduğu GÜNİDER adından ne üniversitemize ne de aleyhimde beyanatlar vermeyi alışkanlık haline getirmiş oldukları gazetelere bir kere dahi olsun bu konudan bahsetmemişlerdir. Belli ki şahsımla ilgili*  aşırı * hassasiyeti olan kripto üniversite yönetimi neden devlet hepimizin ve kamu kaynakları ortak servetimizdir ilkesinden hareket etmemiştir Birilerine maddi kaynak oluşturma iddiasının külliyen iftira olduğunu tüm Giresun kamuoyu iyi bilmektedir. Zira rektörlük yaptığım süreçte bütçenin en önemli yüzdesini oluşturan tüm inşaat ihalelerinin TOKİ tarafından yürütülmesi, devlet kontrolünde bulunması bu konudaki hassasiyetimi ortaya koymaktadır.

FETÖ/PDY yapılanmasına mensup iş adamları diye kastettiğiniz şahıslar kimdir?,Sadece yukarıda bahs ettiğim bina kiralaması nedeni ile Soruşturma Komisyonu tarafından bana soru sorulmuştur.Gizemli bir şekilde kamuoyunda algı yaratmaktakı maksadınız nedir?

Sorduğunuz diğer bir soru ise rektör atanamadığım ve üniversite lojmanlarına taşınmamdan önce kirada oturduğum binada aynı apartmanda karşı komşum olan ve yılın sadece çok az bir kısmını memleketine gelen bir gürbetçiyle ilgiliydi.Merak ettim gizlilik kararına rağmen ihlal etmekten çekinmeyerek açıkladığınız dosyada var olan o soruyu neden deşifre etmediniz?

Acaba atanmanızda o şahsın rolu olmuşmudur gibi (YÖK ün listesinde birinci olmama rağmen atanmam iki yıl bekletilmiş olmasına ve karşıma aday olarak çıkarılan Polis Akademisi eski Başkan yardımcısı Prof.Dr.H.İ.Bahar ı destekleyenlerin şuan yönetim kadrosunda bulunmakla kalmayıp Üniversite Soruşturma Komisyonunda yer alarak beni sorgulaması başlı başına fıkralara konu olacak bir durumdur)komik bulduğum soruya cevabım da basınla paylaşılmamış.Keşke paylaşılsaydı…

“ÜNİVERSİTEDE KONFERANS VERDİREREK İŞBİRLİĞİ YAPTIĞIM İDDİA EDİLEN KİŞİ AZERBAYCAN DEVLETİNİN DEĞERLİ BİR MİLLETVEKİLİDİR. O MİLLETVEKİLİ FETÖ/PYD BAĞLANTILI GÖSTEREREK TÜRKİYE AZERBAYCAN İLİŞİKİLERİNE ZARAR VERİLMEK İSTENİYOR”

İşbirliği yaptığım iddia edilen politikacı ise Azerbaycan Devletinin değerli bir milletvekilidir. Söz konusu milletvekili Haydar Aliyev Vakfı’nın Halkla İlişkiler Bölüm Başkanlığını yapmış, Azerbaycan-Gürcistan Parlamentolar Arası Çalışma Grubu’nun Başkanı, Azerbaycan-Türkiye, Azerbaycan-Hindistan ve Azerbaycan-Japonya Parlamentolar Arası Çalışma Gruplarının Üyesi ve Avrupa Konseyi Parlamenter Asamblesi’nde Azerbaycan Cumhuriyeti’ni temsil eden kurulun da üyeliğini yapmakta olup, yaşanılan her olay karşısında Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yanında ve destekçisi olan, Türkçü, Turan ülküsünü benimsemiş değerli bir şahsiyettir. Rektörlüğüm döneminde ise 3-4 kez üniversitemize konuşmacı olarak davet edilmiştir. Kripto üniversite yönetimi söz konusu milletvekilini FETÖ/PDY bağlantılıymış gibi göstermeye çalışarak, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini sekteye uğratmaya ve zarar vermeye çalışmaktadır.

“YÖK’ÜN UYGUN GÖRMEDİĞİ ÜNİVERSİTELERLE PROTOKOL İMZALANMAMIŞTIR. SÖZ KONUSU ÜNİVERSİTEYLE PEK ÇOK ÜNİVERSİTENİN DE PROTOKOLÜ VARDIR”

FETÖ/PDY ile bağlantılı bazı yurt dışı üniversitelerle ikili iş birliği anlaşmaları imzaladığım yönündeki iddiaya gelince; üniversitemiz tarafından bugün FETÖ/PDY bağlantısı nedeniyle kapatılan bazı Uluslararası üniversiteler ile işbirliği anlaşmaları imzalandığı doğrudur. Fakat bu anlaşmalar sadece üniversitemiz tarafından değil, ülkemizdeki birçok üniversite tarafından da imzalanmıştır. İmzalanan bu anlaşmaların tamamı 17/25 Aralık öncesini kapsamakta olup, imza işlemleri ise Giresun Üniversitesi Hukuk Müşavirliğinin görüşü ve Yükseköğretim Kurulunun (YÖK) bilgisi dahilinde yapılmıştır.  Mevzuat açısından üniversitelerin YÖK’ün uygun görmediği yurt dışı bir üniversite ile protokol imzalama yetkileri bulunmamaktadır. Örneğin bugün FETÖ/PDY bağlantısı nedeniyle kapatılan bazı yurt dışı üniversitelerin yer aldığı, Kafkasya Üniversiteler Birliği (KÜNİB) Türkiye’den Ardahan, Artvin Çoruh, Atatürk, Kars Kafkas ve Iğdır Üniversiteleri ile Gürcistan’dan Ahıska Devlet Üniversitesi ve Nahcivan Özerk Cumhuriyeti’nden Nahcivan Devlet Üniversitesi Rektörleri tarafından 11 Kasım 2009 tarihinde Ardahan’da imzalanan bir protokolle kurulmuştur. Üniversitemizin 2012 yılında söz konusu birliğe üye olmasıyla bu sayı 42’ye ulaşmıştır. 8-13 Mayıs 2011 tarihleri arasında gerçekleştirilen Kafkasya Üniversiteler Birliği’nin 1. Olağan Kongresi, dönemin Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Sayın Prof. Dr. Gökhan ÇETİNSAYA’nın katılımları ile yapılmıştır. Durum bu kadar açık/netken ve 17/25 Aralık sürecinden sonra FETÖ/PDY bağlantılı olduğu tespit edilen hiç bir üniversite ile Giresun Üniversitesi arasında öğrenci yada öğretim elemanı mübadelesi olmamışken, yukarıda isimlerini zikrettiğim üniversite Rektörleri içerisinde sadece şahsımın bu gerekçeyle açığa alınmasının ne kadar iyi niyetli, doğru ve hakkaniyetle bağdaşır bir yaklaşım olduğunu kamuoyunun takdirlerine bırakıyorum.

“REKTÖRLÜĞÜM DÖNEMİNDE 434 ÖĞRETİM ELEMANI ALIMI GERÇEKLEŞTİ. SADECE BİR KİŞİ İLE İLGİLİ SORU SORULDU. O KİŞİYE KADRO TALEBİ ŞU ANDAKİ REKTÖRÜN DEKANI OLDUĞU FAKÜLTEDEN GELDİ. REKTÖRLÜK AÇIKLAMASINDA BUNU DA ÇARPITTI”

FETÖ/PDY yapısıyla bağlantılı kişileri üniversiteye almak için kadro ilanlarına özel şartlar koydurduğum iddiası ile ilgili olarak ise, 2012-2016 yılları arasını kapsayan Rektörlüğüm döneminde 274’ü Öğretim Üyesi, 160’ı ise Öğretim Görevlisi olmak üzere toplam 434 öğretim elemanı alımı gerçekleştirilmiştir. Üniversite Soruşturma Komisyonu tarafından şahsıma sadece bir kişinin alımıyla ilgili soru yöneltilmesine rağmen basına servis edilen ve gerçekten daha ziyade algıya yönelik iftira mahiyetindeki iddialarda ise bir kişi çoğul halinde takdim edilmiştir. Alımı ile ilgili olarak birden fazla ilana çıkıldığı iddia edilen öğretim üyesinin ilk ilan talebi şu anda beni suçlayan Rektörün o dönem dekanı olduğu fakülteden gelmiştir.( karşılaştırmalı türk destanları konusunda çalışması olan akademisyen talepli olarak ) Benim de kendisinden böyle bir ilan talebim olmamıştır. Benim rektör olarak kendisinden böyle bir talebim olsa idi , olmamış olayları olmuş gibi anlatmakta maharetli olan bu ekip bunu bana karşı kullanmaktan çekinmezdi. Yine ikinci ilan da , bir sene sonra yapılmış ve yine bu ilan talebi de yine şu anki rektörün o zamanki dekanı olduğu dönemde, onun dekanlığından gelmiştir. Bu kez başka bir alanda çalışması olan akadesiyen talep edilmiştir. ( aşıklar üzerine çalışması olan ) Bu ilana ise  hiç bir başvuru olmamıştır. Yani ilk iki ilan farklı konularda olmakla birlikte, sayın rektör Cevdet Coşkunun Dekanlığından gelmiştir. Bunun şu anda benim aleyhime suç isnadı olarak kullanılması ironiden öte bir durumdur. Üçüncü ilan ise, Türk Dili Bölüm Başkanlığından yapılan talep üzerine yapılmış olup, her üç ilanın da aynı kişi için apıldığını söylemek en hafifi deyimi ile, vicdansızlıktır, haksızlıktır, bir akademisyene yakışmayan iddialardır.

Alınan öğretim elamanlarının tamamında yönetici olarak aradığım hususların tek millet, tek bayrak ve tek vatan ülküsüyle hareket eden, vatan-millet ve bayrak sevdalısı, Türk Milletinin bekası için çalışan insan olması uluorta söylediğim konferans ve televizyon programlarında dahi ifade etmekten çekinmediğim kriterlerdir. Yakın tarihimizde pısırık davranan camiamızın birçok meslektaşlarımız ve yöneticilerimizden farklı olarak tek devlet, tek millet, tek bayrak deyimini düşürmeyen bir bilim insanı olduğumu bırakını Türkiye’yi tüm dünya bilmektedir. Bugün beni suçlama cesaretinde bulunanların üniversite yerleşkesini bayraklarla donattığım, Atatürk konulu konferanslar verdiğim, “Ne Mutlu Türküm Diyene” ifadesiyle mezuniyet törenlerinde konuşmalar yaptığım için çeşitli devlet kurumlarına yaptıkları şikayetler o kurumların arşivlerinde mevcuttur. Bunun doğruluğunu diğer bir ifadeyle bu şekilde olduğunu gösteren en bariz örnekler ise;

  • Rektörlük görevine atanmamdan yaklaşık bir (1) ay sonra ilimizin değerli bir Milletvekili tarafından 26.04.2012 tarihinde basın-yayın organlarına “Giresun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aygün Attar’ın atamalarda ideolojik yaklaşım sergilediğini” yönünde verdiği beyan ile,(milliyetci ,ülkücü ve ulusalcı görüş kastedilerek)
  • 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen kalleş darbe girişiminden sonra, üniversitelerde başlatılan görevden el çektirme sürecinde en az açığa alınan personelin Giresun Üniversitesinde yer alması gösterilebilir.

Hatta Rektörlüğüm süresince Giresun Üniversitesine FETÖ/PDY bağlantılı kişilerin alınmadığı o kadar barizdir ki, kripto üniversite yönetimi bu örgütle bağlantılı oldukları gerekçesiyle, ömrünü Türklük ve Turan davası ile Türkiye Cumhuriyeti ve Azerbaycan Devletlerinin dostluğuna adamış Aygün ATTAR ile milliyetçi çizgisinden taviz vermeyen Rektör Yardımcım Prof. Dr. Kürşad YAPAR’ı bu kapsama dahil edebilmiştir.

“ÜNİVERSİTE YÖNETİMİ RESMİ DAVET ÜZERİNE GÖREVLENDİRMEYLE GİTTİĞİM VE TARAFIMA DEVLET BAŞKANI SAYIN İLHAM ALİYEV TARAFINDAN DEVLET ÜSTÜN HİZMET MADALYA VE BERAATI VERİLEN AZERBAYCAN ZİYARETİMİ DARBE PLANLAMA GEZİSİ OLARAK NİTELENDİRDİ”

Açığa alma gerekçelerim arasında asla yer almayan ve ifade işlemim sırasında tarafıma asla yöneltilmeyen fakat kripto üniversite yönetimi tarafından basına lanse edilen “Prof. Dr. Aygün ATTAR 15 Temmuz darbe teşebbüsü öncesinde, arşivlerde çalışma yapma talebi üzerine İstanbul ve Ankara’da görevlendirilmesine rağmen, bu süre içinde idareden izin almaksızın yurt dışında bulunmuştur” gerekçesi tamamen iftira ve içine düştükleri aciz durumdan nasıl kurtulacaklarının vermiş olduğu çaresizliğini göstermektedir.Evvela şahsım 15 Temmuz 2016 tarihinden çok önce, kadromun yer aldığı Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığı (27 Mayıs 2016 tarih ve 1307 sayılı yazı) ve akabinde Rektörlük Makamının onayıyla gerçekleştirilen yolluksuz-yevmiyesiz görevlendirme yazısı üzerine Azerbaycan Diaspora Bakanlığının davetlisi olarak Azerbaycan’da bulunmuştur. Kripto üniversite yönetimi Bakara suresinde yer alan “Onların kulakları ve gözleri üzerinde perde vardır.  Dolayısıyla hidayet nurunu göremez, hakkı işitemez, anlayamaz ve idrak edemezler. Zira onların gözleri ve kulakları sanki kaim perdelerle kapatılmıştır” ifadesinde belirtildiği gibi, şahsıma karşı duydukları kin nedeniyle gözleri adeta kendi imzaladıkları görevlendirme yazısını göremeyecek kadar kör olmuştur. Şahsım Azerbaycan’da geleneksel olarak her 5 yılda bir düzenlenen ”Dünya Azerbaycanlılar Kurultayı’nın” 4.’üncüsüne katılmıştır. Türkiye başta olmak üzere dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan, Türk Dünyasına gönül vermiş  dünyanın 49 ülkesinden 500 yakın diaspora teşkilatının  katıldığı kurultayda Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev tarafından şahsıma “Azerbaycan Cumhuriyeti’ne,, dünya Azerbaycanlılarının dayanışmasına, diasporanın gelişmesine, Türkiye ve Azerbaycan  arasında dostluğun güçlendirilmesi ve Azerbaycan Cumhuriyeti ile diğer devletlerarasında siyasi, ekonomik, bilimsel ve kültürel ilişkilerin kurulmasında ve geliştirilmesinde özel hizmetlerim olduğu” gerekçesiyle, bugüne kadar sadece özel kişilere verilen “Devlet Üstün Hizmet Madalyası ve Beraatı” verilmiştir. Ayrıca şahsım kurultayda Başkanlığını Sayın Aliyev’in yürüttüğü ve üyeleri  “Azerbaycan’ın dış politikasına yön verecek politikalar oluşturacak ve diaspora faaliyetlerine katkı sunacak 109 kişiden oluşan Dünya Azerbaycanlılarının Koordinasyon Konseyine seçilmiştir. Söz konusu kurultayı müteakip, konsey üyesi olarak Azerbaycan Diaspora Bakanı ve Dış ilişkilerden sorumlu Cumhurbaşkanı Genel Sekreter yardımcısı ile birlikte Andorra’da düzenlenen Uluslararası Nizami Gencevi toplantısına katıldım. Gerek Azerbaycan gerekse de Andorra’da katıldığım her iki toplantıya ait resim, bilgi ve haberler sosyal medya hesaplarımdan paylaşılmış olmasına rağmen, kripto üniversite yönetimi tarafından bütün bunlar görmezden gelinerek, haber ajanslarına verilen demeçte iki devlet bir millet ülküsüyle hareket eden ve adeta etle tırnak gibi ayrılmaz bir bütün olan Azerbaycan Devleti Türkiye Cumhuriyetine karşı düzenlenen alçakça darbe girişimine alet edilmeye çalışılmıştır.

Hakkıma yöneltilen iddialar ile ilgili olarak 4 Ağustos 2016 tarihinde kripto üniversite yönetimi tarafından oluşturulan komisyona, 6 Ağustos 2016 tarihinde ise Giresun Cumhuriyet Başsavcılığına hakkımda yöneltilen iddiaların tümü ile ilgili gerekli bilgileri verdim. Bugün ise geçmişinden emin ve geleceğinden umutlu Türkiye Cumhuriyetinin bir evladı olarak, hukuktan doğan haklarımı arama adına, hakkımda başlatılan çirkin sürecin tamamlanmasını bekliyorum.

Bu vesileyle, söz konusu bilgileri basın yoluyla necip Türk halkı ile de paylaşmaktan gurur duyduğumu belirtmek isterim.

KRİPTO ÜNİVERSİTE YÖNETİMİ BU SORULARA CEVAP VEREBİLECEK Mİ?

Peki kripto olarak nitelendirdiğim üniversite yönetimi aşağıda yönelteceğim ve başta Cumhuriyet Savcılarımız olmak üzere ilgili tüm kurumlar tarafından suç duyurusu olarak kabul edilmesini istediğim iddialara açık bir yüreklilikle cevap verebilecekler mi?

  • Rektör Prof. Dr. Cevdet ÇOŞKUN tarafından 17-25 Aralık 2013 sürecinden sonra FETÖ/PDY’nin yayın organları olan;

BUGÜN Gazetesine         30 Eylül 2014 tarihinde,

CİHAN HABER AJANSI’na    30 Eylül 2014 tarihinde,

ZAMAN Gazetesine ise        2 Ekim 2014 tarihinde

“Giresun Üniversitesi Korku İmparatorluğuna Dönüştürüldü” şeklinde demeç vermiş midir?

  • Rektör Prof. Dr. Cevdet COŞKUN göreve atanır atanmaz; Polis Akademisi Öğretim Üyesi olan, 17/25 Aralık süreci sonrasında FETÖ/PDY’nin yayın organları olan Bugün ve Samanyolu televizyonlarında söz konusu sürecin savunuculuğunu yapan Prof. Dr. Halil İbrahim BAHAR’ın, Giresun Üniversitesi Rektör Vekilliği görevini yürüttüğü 2010 yılında Rektör Danışmanlığı görevlerinde bulunan Prof. Dr. Ünsal BEKDEMİR’i Üniversite Yönetim Kurulu Üyesi ve Açık Öğretim İl Koordinatörü (Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesine resmi yazıyla bildirerek), Doç. Dr. Saim TOPÇU’yu ise Espiye Meslek Yüksekokulu Müdürü ve Bilimsel Araştırma Komisyon Üyesi olarak atamış/seçtirtmiş midir?
  • Rektör Prof. Dr. Cevdet COŞKUN; 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişiminden sonra FETÖ/PDY bağlantısı nedeniyle 23.07.2016 tarihli Kanun Hükmündeki Kararnameyle kapatılan Ankara merkezli “Mobbing ile Mücadele Derneğinin” Giresun Şube Temsilciliğini yürüten Prof. Dr. Mustafa TÜRKMEN’i, ÖSYM İl Koordinatörü olarak ÖSYM Başkanlığına resmi yazıyla bildirilmiş, eşi Doç. Dr. Aysun TÜRKMEN’i Eynesil Meslek Yüksekokulu’na Müdür ve aynı derneğin Eğitim ve Mevzuat Koordinatörlüğü görevini yürüten Prof. Dr. Mustafa CİN’i ise kendisine Rektör Yardımcısı ve Devlet Konservatuarı Müdürü olarak atamış mıdır?
  • Rektör Prof. Dr. Cevdet COŞKUN; 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferit BERNAY tarafından “OMÜ’ye irticai ve bölücü kadroları sokmuyoruz, çağdaş ve Atatürkçü bilim adamlarıyla çalışmayı tercih ediyoruz.” ifadesi gereğince, 2005 yılında 19 Mayıs Üniversitesinden uzaklaştırılan 34 Araştırma Görevlisi içerisinde yer alan Prof. Dr. Serkan SOYLU’yu kendisine Rektör Yardımcısı, Rektör Danışmanı, Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü ve en ilginci ise üniversitede FETÖ/PDY yargılaması ile ilgili kurulan komisyona üye olarak atamış mıdır?
  • Rektör Prof. Dr. Cevdet COŞKUN; FETÖ/PDY bağlantısı nedeniyle kapatılan FETÖ okullarında çocukları eğitim alan akademik ve idari personellerden;

Şenol AKÇAY’I   Genel Sekreter Vekili (şuan için Genel Sekreter Yardımcısı Vekili)

İbrahim KURT’u Genel Sekreter Yardımcısı Vekili (şuan için koordinatör)

Prof. Dr. Serkan DOĞANAY’ı Turizm Fakültesi Dekan Vekili

Prof. Dr. Ramazan SEVER’i Açık öğretim İl Koordinatör Yardımcısı

Doç. Dr. Saim TOPÇU’yu ise Espiye Meslek Yüksekokulu Müdürü olarak atamış mıdır?

Prof. Dr. Ünsal BEKDEMİR’i Açık öğretim İl Koordinatörü olarak atamış mıdır?

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?