BAYRAM DAYAĞI

BAYRAM DAYAĞI

Yıl 1957. Kulakkaya’da duruyoruz. Kulakkaya nahiye. Şeker Bayramı İlkbahar’a oluyor.. Bayramlık elbiselerimizi giymiş, esnafları dolaşıyoruz.. Hediye topluyoruz.. El öpüyoruz.

Bayram günü Kulakkaya’dan tomruk kamyonları boş-dolu gelip geçiyor.. Şimdiki Kulakkaya   Oteli’nin önündeki masada Nahiye Müdürü, Karakol Kumandanı, Orman İşletme’den memurlar, babam oturmuşlar çay içiyorlar..

Süllü tarafından Fabrika Düzü’nü geçen bir kamyon, Kulakkaya’ya çıkıyor.. Arka kapağı yerde, karakol binası geçti. Otelin önünden geçerken kamyona asıldım.. Kapağın zincirinden tuttum, kapağa çıktım.. Beni gören Karakol kumandanı bağırdı.. Yere atlarken, pantol paçam kancaya takıldı, pantolunum parçalandı. Yere düşünce, kalkana kadar kumandan gelip karnıma şamar vurdu. Ben de oradan kaçtım.. Babam da olanları izliyor.. Yırtık pantolla eve gittim..

Sabaha karşı babam eve geldi.. Bana ne diyecek diye merak ediyorum.. Kafayı da çekmiş.. Babam bir hışımla beni tuttu, ayaklarımdan tavana astı.. Annem kurtarmaya çalışıyor ama nafile.. Tüfeğin demir harbisiyla ayak altlarıma vurmaya başladı..Pantolomun o milletin karşısında yırtılması, kumandandan yediğim şamar babamı bayağı kızdırmış.. Güzel bir bayram dayağı yedik, eski pantolla bautamı da bitirdik..

AZI DA AL ÇOĞU DA!

Babam bir gün Kovanlık’tan Paşakonağı’na  yürüme gidiyor.. Köyleri geçiyor, ormana giriyor..

Ormanda biraz yükselince bir ihtiyarın namaz kıldığını görüyor.. Yanına oturuyor..10 dakika geçiyor namaz bitmiyor.. Babam tüfeğin demir harbisiyle tüfeğini siliyor.. Hem de bir an evvel namazın bitmesini bekliyor.. Yarım saat geçiyor namaz bitmiyor.. Babamı sezmiş olacak, namazı uzattıkça uzatıyor.. Bakıyor babamın gideceği yok namazı bitiriyor, selam veriyor..” Hoş geldin Ormancı “diyor..

Babam da “bu ağaçları sen mi kestin” diyor ve ekliyor, “Ali dayı bu ağaçları kestiğin için 20 lira, yonttuğun için de 20 lira, beni namazda beklettiğin içn de 10 lira.. Etti mi borcun 50 lira. Başkada bir şey söylemiyorum” diyor..

Ali dayı “etme ormancı, gitme ormancı. O kadar param yok!” deyince, babam ağaçta asılı yeleğinin cebinden cüzdanını çıkarıyor.. İçinde 2 tane 10 lira olduğunu görüyor.. Yarısını alıyor.. 10 lirayı cüzdana yerleştirip, yeleğinin cebine koyuyor ve ekliyor; “Benim adım Mehmet Al.. Azı da al, çoğu da al.. Ne bulursan al” diyerek oradan uzaklaşıyor..

     BOĞULUYORDU TEKMEYLE KURTARDIK

Bulancak Maden Köyü Böştepe’de fındık topluyoruz.. Bahçe sahibi Yusuf abi ile yayladan komşuyuz.. Beni de fındık toplamaya götürdü.. 70 dönüm fındık bahçesi var Ordu Gürgentepeli  25 işçisi var..

Akşam olunca Eriçek’e denize gidiyoruz. Ericek mezarlığının Piraziz tarafında yüzüyoruz. (Ericek’te görünen o binaların yerlerinin tamamı mezarlıktı. Hatta sahil yolu bile.. Bu mezarlıkta izinli define de arandı..)

Yine güneşli bir akşam üstü Ericek’e indik.. Çalışan fındık işçilerinden de gelenler oldu.. Yanımda Ortaokul arkadaşım Osman Aksu’da var.. Sahilden yürüme denize ilerledik.. Yüzme bilmeyen ir işçi gençte yanımızda.. Boyumuzu aşan yerlere gitmiyoruz.. Ada denilen kumluk yerde oynadık, yüzdük..

Rüzgar arttı, geri dönüyoruz.. Deniz bizi biraz Piraziz tarafına götürmüş.. Önümüzde longozlar da var.. Bizler denize girdiğimiz yerden ilerlerken, yüzme bilmeyen genç longoza düştü.. Batıp batıp çıkıyor.. Osman iyi yüzüyordu.. Gencin arkasına dolaşarak başladı tekmelemeye. Ben de sahildeki evlerden ip arıyorum, .imdat istiyorum.. Bende girdim denize.. Bir taraftan Osman, bir taraftan ben tekmeyle genci sahile çıkardık.. Boğulmaktan kurtardık..

NAZIM AMCAMDAN ŞAMAR

Öğretmen Okulu’na gidiyorum.. Beş vakit namaz da kılıyorum.. Bu davranışım Nazım amcamın da hoşuna gidiyordu.. “Mekanı Cennet olsun” amcamın çok ekmeğini yedim.. Beni çok severdi..

Bir ara namaz kılmayı aksattım.. Amcamın da dikkatini çekmiş..” Zeki namazı neden bıraktın?” dedi.. Ben de; “Amca baktım sonu gelmiyor, bıraktım” dedim.. der demez de şamarı yedim.

Dedi ki; “Bir daha senden böyle bir söz duymak istemiyorum. Yarın öğretmen olup, köylerde görev yapacaksın. Vatandaşın yanında şaka da olsa böyle sözler söyleme. Din hassas bir durum.. Yoksa köylü seni dinsizlikle suçlar.. Cahil insanlar çok.. Dikkatli ol.. Din sohbetlerinde ağzından çıkanı kulağın duysun! Canını sıkacak sözlerden uzak dur!” dedi.. Amcamın bu sözleri, ömür boyu hiç aklımdan çıkmaz.. Amcam bana , söylediğim bir söz sonrası büyük ders vermişti..

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?