Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
BEN BU DENKLEMİ ÇÖZEMİYORUM ÇÖZENLERDEN YARDIM İSTİYORUM
  • 0
  • 178
  • 09 Kasım 2020 Pazartesi
  • +
  • -

Ne demişler;
“Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp.”
Sözünden cesaret alarak, bu denklemi çözecek birisinden yardım bekliyorum…
Nasıl bir denklem mi?
Hemen söyleyeyim;
Biraz sonra sıralayarak soracağım denklemin içerisinde hem sayısal ve rakamsal anlamda çözülmesi gereken bir durum var…
Hem de üzerinde düşünülmesi gereken yaman mı; yaman çelişkiler var…
En iyisi sizi fazla bekletmeden hemen konuya gireyim…
Efendim;
Sizlerin de gazete sayfalarında gözüne çarptı mı bilemem…
(Gazetelerde göremedinizse, İnternet’e girince görebilirsiniz)
Yani bende o gazetelerin yalancısıyım…
Beni şaşırtan ve şok eden haber özet olarak şöyle;
“Nevşehir’in Ürgüp ilçesinde Korona virüs ile mücadele kapsamında Ürgüp Kaymakamlığı tarafından evinin önünde oynayan 4 yaşındaki minik çocuğa 3 bin 150 lira para cezası kesildi…
Ve daha sonra da –gelen tepkiler üzerine- Nevşehir valiliği cezayı iptal etti.”
(Görselde paylaştığım çocuğun elindeki kesilen para cezası pusulasıyla ve daha sonra görevlilerin gelip ‘iptal etme müjdesini’ verdiği resimlerde görebilirsiniz.)
Bu konuya girmişken hemen bir ‘çocuk cezalandırma’ eylemine daha değineyim;
“2015 yılında suça sürüklenen çocuk tekmeleyerek kırdığı iddia edilen 20 TL’lik Çöp Bidonu nedeniyle yargılandı.
Ve 5 yıl süren dava sonunda hapis cezasına çarptırıldı. “Kamu zararına zarar verme” suçu kapsamında aldığı 1 yıllık cezası ise paraya çevrildi.
20 TL’lik çöp bidonu için 4 bin TL ödemesine hükmedildi.”
Şimdi sizlerde belki diyeceksinizdir ki;
“Şimdi sen bunun neresinde bir çelişki görüyorsun?”
“Sonra bu ilk değil ki…”
“Antep’te baklava çalanlar, nasıl cezasını çektilerse, bu çocuklarda verilen cezayı bir şekilde çekmeliler” diye, düşünenleriniz var mıdır, yok mudur bilemem…
Varsa da; böyle düşünenlere bir şey diyemem…
Diyemem demesine de…
Ancak benim kafamın basmadığı taraf şurası;
“Yahu inşaat malzemesinden çalan müteahhitler elini-kolunu sallayarak geziyor.”
Daha da yetmedi; özgür dolaşsınlar diye imar affı filan çıkarılıyor.”
Kısacası;
Devleti soyup-soğana çevirenler ortalıkta cirit atıyor…
Ama küçücük çocuklar –işledikleri en küçük suçlarda- büyük cezalara çarptırılıyor…
İşte benim kafamın karıştığı yer burası…
Yani bu çelişkiler yumağı beynimde iyice çıtır olduğu için işin içinden çıkamıyorum.
Ve bu yüzden sizlerden yardım istiyorum…
Başka örnek mi istiyorsunuz?
Buyurun buna yanıt verin o zaman;
Bizler 70 yaşın üzerinde olanlar, korona virüsüne önlem almak için ‘grip aşısı’ yaptırmak istiyoruz….
Ancak “aşı yetersizliği yüzünden aşımızı yaptıramıyoruz.”
Örneğin bu konuda Sağlık Bakanına sorulduğunda şöyle diyor;
“Bu yıl için 1 milyon 350 bin grip aşısı tedarik etmiş olduk. 3 milyonun üzerine çıkartmak için gayret gösteriyoruz.”
Bu işin çelişkisi de şurada yatıyor…
Ülkemizin en üst düzey yetkilileri diyor ki; (sanırım unutulmamıştır)
“116 Ülkenin Türkiye’den yardım talebinde bulunduğunu ve bunların 44’üne yardım gönderildiğini söylediler.”
“İspanya’ya ve İtalya’ya 450 bin maske gönderdiğimiz” söyleniyor…
Ama ülkemizde birçok insan ‘parasızlıktan’ maske alamıyor…
Alanlar varsa da; taktığı maskeyi en az üç-dört gün takıyor…
E, bu şimdi bir çelişki değil de, nedir Allah aşkına?
Ama biz bugün parasal yetersizliğimizden dolayı gerekli aşılarımızı ithal edemiyoruz.
Grip aşısı vurdurmak isteyen 70 yaşın üzerinde olanlara; “Risk gurubunda değilsiniz” diyerek, eve geri gönderiliyoruz…
Şimdi insanın aklına ister-istemez şu soru geliyor;
“Yahu paramız yokta, Somali’nin IMF’ye borcunun 3,5 milyon dolarını bağış yaparak Türkiye niye ödüyor?”
Onlar bizim babamızın oğlu mu?
Yoksa bize bağlı bir eyalette; bizim mi haberimiz yok…
Yine en yüksek yetkililerimizin söylediğine göre;
“Suriyelileri bu zamana kadar –ortak bütçemizden ödediğimiz- paranın 40 milyarı çok aştığı” söyleniyor…
Amaaaaaann!
İnsan çelişkilerin içerisine girince daha da çok bunalıyor…
Yani iyice çözümsüzlük batağına saplanıyor….
En iyisi özetleyerek sonlandırmak…
Sevgili dostlar…
Sizlerde şu özdeyişimizi çok iyi bilirsiniz diye düşünüyorum;
“Alçak eşeğe binmek kolaydır.”
Siz bu atasözünü veya özdeyişi varın nereye yerleştirirseniz; yerleştirin…
Ben aklıma gelen ve çocuklara verilen diğer cezaları sıralamak itiyorum…
Efendim;
Sadece baklava çalan çocuklara değil…
Sadece maskesini takmayan minicik çocuklara değil….
Sadece ‘çöp kutusunu’ kırdığı için ‘kamu malına zarar verdi’ düşüncesinden hareketle küçücük çocuklara kesilen cezalar değil…
Medeni yasaların hüküm sürdüğü bir ülkede ilkokul çağındaki evlendirilen kızlarda bir anlamda cezalandırılıyorlar…
Ekonomik ve çeşitli nedenlerle okuluna devam edemeyip, sanayide çalıştırılan minicik çocuklarda bir şekilde cezalandırılıyorlar…
Büyük şehirlerde, büyük trafik akışının içinde canını tehlikeye atarak, ev ekonomisine katkı sağlamak için;
Üç kuruşa araba camı silen…
Mendil satan…
Simit ve su satan çocuklarda bir şekilde cezalandırılıyorlar…
Okula gitmesi gerekirken; ebeveynleriyle birlikte ‘mevsimlik işçi’ olan çocuklarımızda bir şekilde cezalandırılıyorlar…
Bugün ülkemizde; 195 bini kız ve 78 bini erkek çocuk olmak üzere toplamda 273 bin çocuk okula gidemiyorsa…
Ve bu ‘gidemeyişin’ nedenleri araştırılmıyorsa…
Bunlarda ‘cezalandırılmış çocuklar’ sınıfına girmiyor mu?
İşte bu çelişkiler sarmalından kurtaramıyorum kendimi…
Ve sürekli patinaj yapıyorum…
Onun için –bu konuda- sizlerden yarım ve destek bekliyorum…
Buyurun…
Şimdi söz sırası sizin…
Bu konuda söyleyeceğiniz bir şey varsa, sizde söyleyiniz…
Ben aradan çekiliyorum…
Hoş kalın…
Hoşça kalın…
Sağlıkla ve esenlikle kalın…
Ama ne olur ne olmaz;
Küçük çocuklarınızı ve torunlarınızı maskesiz dolaştırmayın…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM