BİLGİSİZ FİKİR SAHİBİ OLANLAR DAHA ÇOK CESUR OLUYORLAR

BİLGİSİZ FİKİR SAHİBİ OLANLAR DAHA ÇOK CESUR OLUYORLAR

İnanılacak gibi değil ama aynen dediğim gibi…
Eğer hala inanmayanlar var ise aranızda eğer;
Açıverin bilgisayarınızın sosyal iletişim sayfalarını bakıverin.
Neler göreceksiniz neler…
Akla-hayale gelmeyen ve hiçbir kitapta yazmayan tivitler!
Herhangi bir makalenin altına yazılmış ‘bilgisiz’ eleştiriler!
Daha nelerde neler?
Hele bir göz gezdirin sosyal medyanızda;
Şair Hasan Hüseyin Korkmazgil’in bir şiirinde dediği gibi;
Vallahi”şaşmaktan” şaşı kalırsınız!
Sizleri bilmem ama ben şaşırıp kalıyorum…
Ve ‘şaşı’ kaldıktan sonra da şöyle diyorum;
Hatta bu tür ‘bilgelik’ yapanların içinde bazen tanıdıklarımda çıkınca, hepten şaşırıyorum…
Niye mi şaşırıyorum?
Niye şaşırmayayım arkadaş; adamı yakinen tanıyorum;
Hayatında ortaokulu veya liseyi bitirdikten sonra eline bir daha kitap almamış…
Bilmem kaç yaşına gelmiş ama; bilgiye ve genel kültüre dair hiç kitap okumamış…
Ve -yine inanmayacaksınız ama- vallahi de-billahi de çevresinde kitap okuyanları hep alaya almış…
Ama herifçioğlu bir bakıyorum; sosyal medya sayfalarında aklının estiği gibi dolaşıyor…
Yani rahmetli Uğur Mumcu’nun dediği gibi; “Fikir sahibi olmamış” ama; zatı-muhterem milyonlarca, milyarlarca insana sosyal sayfa üzerinden fetva veriyor!
Şimdi düşünüyorum da;
Üç kişinin veya küçük bir topluluğun karşısında nutku tutulanlar, nasıl oluyor da sosyal sayfa üzerinden hangi cesaretle ve hiçbir kimseden çekinmeden ‘nutuk’ atabiliyorlar?
İnanın vallahi çok merak ediyorum…
“Acaba” diyorum; şöyle mi düşünüyorlar;
“Yahu kim tanıyacak seni, aklına ne gelirse salla gitsin!”
“Bilmeden konuşana ceza mı yazıyorlar bu ülkede?”
“Tam tersine bilerek konuşanı susturmaya çalışıyorlar”
“Onun için salla sallayabildiğin kadar!”
“İleri sürdüğün düşüncelerin birisi tutmazsa, belki birisi tutar”
“Birisi yutmazsa, birisi yutar!”
“Salla gitsin”
“Milyonlarca insanın içinde kim tanıyacak seni?”
“Yuttuğuna yutturursun da, yutmayanlar da varsın seni ‘bilgili’ bir insan bilsin” diye düşünüyorlardır herhalde…
Yoksa niye böyle ulu-orta sallasınlar ki!
Gitgide dibe vuran aklıma yine kontrol altına alamayıp, bazende şöyle düşünüyorum;
“Acaba” diyorum;
“Bilgisayarın sosyal sayfalarında dolaşanlar, kitap okuyanlara göre daha mı fazla bilgi sahibi oluyorlar?”
Örneğin;
‘Siyaset bilimi’ okuyanlar; ilkokul veya ortaokul mezunu siyasi bir partinin delegesi kadar ‘siyasi bilgiye’ sahip olamıyorlar…
Örneğin:
‘Ekonomi bilimi’ üzerine ihtisas yapanlar; siyasi parti kongreleri ile bilgi sahibi olan sıradan bir insan kadar ekonomi bilgisine sahip olmadıkları görülüyor…
Yani hayatın hangi alanına bakarsanız bakın; diğer konularda da durum hep aynı…
Eeeeeeee!
Şimdi sizlerle birlikte hep beraber düşünecek olursak;
“Acaba kitap okuma işini bir tarafa bıraksak da; ülkenin daha kültürlü bir yapıya sahip olabilmesi için ‘bilgisayar kültürü’ üzerinden mi yol alsak?
“Acaba kütüphanelerin kapısına kilit vurup, kitaplarımızı rafa kaldırsak da; sürekli İnternet sayfalarında mı dolaşsak, ne etsek?
Yoksa, her şeyi yerinde ve zamanında kullansak da; tadını fazla kaçırmadan, her şeyi tadında mı bıraksak?
Bilmem ki ne yapsak?
Özet olarak söylemek isterim ki;
Şu teknolojik sayfa olarak kullandığımız ‘sosyal sayfamda’ ne zaman akıl ve bilim dışı bir ‘tivit’ veya ‘ipe-sapa gelmez bir yorum görsem, rahatsız oluyorum…
Kısacası hiç mi ‘hiç’ tahammül edemiyorum…
Hele-hele bu tür insanlar, yakinen tanıdığım sıradan cahil bir kişiyse; inanın hepten çıldırıyorum…
Ve -kimseler duymadan- içimden; “yahu hiçbir şey bilmiyorsun, bari susmasını bil” diye düşünüyorum…
“Yalın-ayak denizin üzerinde koşmak için kendini zorlama!” koşamazsın…
Ne demişler; “Her gördüğün sakallıyı deden sanma” aldanırsın!
Oku…
Araştır..
Sor-soruştur…
Önce ‘bilgi’ sahibi olduktan sonra konuş…
Bilmediğin konularda sus…
Seni adam sansınlar…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?