Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
BİR BABAYİĞİT ORTAYA ÇIKSIN AHMET KAHRAMANI ANLATSIN
  • 0
  • 161
  • 21 Eylül 2020 Pazartesi
  • +
  • -

Yani;
Bunu anlatmakta bize kalmasın..
Sevgili dostlar,
Değerli canlar,
Sizlere Dereli ilçesi üzerine bir süre daha yazı yazmayacağıma dair söz vermiştim ama;
Dün yapılan bir haksızlığı duyunca, bu yazıyı yazmak ve yapılan haksızlığı sizlerle paylaşmak zorunda kaldım…
Yani;
İş yine kala-kala biz; havanda su dövenlere kaldı…
Halbuki biraz sonra sizlere anlatacağım bu değerlerle aynı siyasi görüşü taşımasam da…
Zaman-zaman beni ilçeden uzaklaştırsalar da…
Anlatacaklarım ‘doğruyu konuşmama’ engel değil..
Her neyse..
Söze daha fazla uzatmadan şuraya getirmek istiyorum…
Efendim;
Bilenler de çok iyi bilir ki;
Dereli ilçesinin 2. Belediye Başkanı Ahmet Kahraman olup; 1968 yılında seçildiği ‘belediye başkanlığını’ 1989 yılında kadar 21 yıl sürdüren, en uzun süre görev yapma unvanına sahip belediye başkanıdır..
Ve; eğri oturup, doğru konuşacak olursak…
Siyasi takım arkadaşlarıyla birlikte çok güzel çalışmaların altına da imza atmıştır..
Hatta salt sorumluluk alanına giren belediye sınırları içinde değil; Tüm köy ve yayla yollarının yapımında da öncülük yapmıştır…
Kısacası;
Şimdi bunları anlatan ben değil; siyaset’en aynı sülaleden gelip ve bugün aynı ‘siyaset yolculuğunu yapan’ babaların çocukları ve torunları anlatmalıydı…
Kişisel hesap yapmayan bir baba-yiğit ortaya çıkıp demeliydi ki;
“Sayın Bakanım, bu yaşadığımız sel felaketinde bir ev yıkıldı. O da; ilçemize en uzun süre hizmet yapan ve görev yaptığı sürede ilçemize çok büyük hizmetleri olan (merhum) Belediye Başkanı Ahmet Kahraman’ın evi oldu” diyebilen bir baba-yiğit çıkabilirdi ortaya ama çıkmadı…
Daha doğrusu çıkmamış…
Çıkamamış..
Hatta konuyu resmi hale getirmek için -yazıya döküp- geçmişe dair ‘bilgi notu’ olarak;
“Efendim, şimdi aramızda olmayan ve sözünü ettiğimiz belediye başkanı göreve gelince sokaklara ‘Arnavut taşı’ döşeterek bizleri çamurda yürümekten kurtardı.” diye bilgi verebilirlerdi…
Yine belediyenin kısıtlı olanaklarıyla;
“Bugünkü Ziraat Bankasının hizmet binasıyla lojmanını yapıp tamamladı.”
“Bugün polislerin oturduğu lojmanları (ilçeye daha polis teşkilatı kurulmadan) Ahmet Kahraman yaptırdı.” diyebilirlerdi..
“Sayın Bakanım; şu an yıkım emrini verdiğiniz Öğretmen Evi, Halk Eğitimi Merkezi olarak hizmet veren bu binayı zamanında Ahmet Kahraman ilçeye gelen konuklar en iyi şekilde ağırlansın diye, içinde Savunası olan Otel olarak yaptırmıştı” diyebilen bir baba-yiğit ortaya çıkabilirdi ama; çıkmamış..
Çıkamamış..
Ve bir başka baba-yiğit de ortaya çıkıp, en azında şöyle bir öneri getirmeliydi ‘afet tespiti’ yapmaya gelen ilgili Bakana;
“Sayın Bakanım; ilçemizde sel felaketinin yıktığı ev; ilçemize çok büyük hizmetleri olan Belediye Başkanının evi..Onun için biz bu evin devlet olanaklarıyla yaptırılıp ve adı; Ahmet Kahraman olan bir ‘Müze’ haline getirilmesini isteriz.” diyebilirlerdi…
Halbuki bugün Dereli ilçesinde öne çıkan ne kadar ticaret erbabı ve siyaset ‘ahkamı’ varsa; hepside Ahmet Kahraman’ın en yakın arkadaşlarının çocukları olduğu gibi;
Hepsinin yola çıkışında, yol almasında ve bugüne gelmelerinde (bir zamanların efsane belediye başkanı) Ahmet Kahraman’ın eli ve öncülüğü vardır..
Efendim;
Bugün aramızda olmayan Belediye Başkanı Ahmet Kahraman’ı bu kadar uzun betimlemeden sonra konuyu şöyle özetleyerek sonlandırmak istiyorum..
22 Ağustosta yaşanan sel felaketi Dereli’nin altını-üstüne getirdi.
Ve bu ‘sel felaketi’ sadece iki evi yıkıp yerle-bir etti..
Birisi (merhum) Belediye Başkanı Ahmet Kahraman’ın evi..
Birisi de;bu eve bitişik nizam olan kardeşi Hamit’in evi…
Ve şimdi burada anlamadığımız ve çözemediğimiz denklem şu;
Sel felaketinin ‘yıkamadığı’ evleri yıkıp, yeniden yapmak isteyen devlet ‘yıkılmayan’ evlerin ‘ederini’ ve parasını ödüyor…
Sel felaketinin yıktığı evlerin “sizin evinizi sel yıktı, biz yıkmadık” diye gerekçe gösterip, ödemek istemiyor…
Şimdi gel de ‘çık işin içinden’ çıkabilirsen…
Devlet ‘kendi yıktığı’ evin veya binanın parasını ödüyor..
Eğer sel felaketi ‘yıktıysa’ bunu ödemek istemiyor…
Bir başka ifadeyle;
“Başının çaresine bak”
Yok daha da olmadı;
“Evi ben yaparsam, sana yeniden satarım” diyor…
Vallahi ne diyelim…
Gülelim mi, yoksa üzerinde biraz daha düşünelim mi açıkçası orasını da bilemiyorum..
Daha doğrusu “bu sohbeti acaba nasıl bitirsem?” diye düşünüp duruyorum..
Nazım Hikmet’in dizelerinde dediği gibi;
“Şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak,
kabahatin çoğu sende be kardeşim.” dizeleriyle bitirsem;
“Bak yine komünistlik yapıyor”
Veya da;
“Ne yaptı-etti, yine komünist bir şairin dizelerinden örnek verdi” diye düşünecekler..
Onun için en iyisi ben onların sevdiği şairin dizesinden bir örnek vereyim…
Ki, bende çok severim Necip Fazıl Kısakürek’in bu şiirini…
Buyurun birlikte okuyalım;
“siz hiç bir sarrafın bağırdığını duydunuz mu?
kıymetli malı olanlar bağırmaz.
domatesçi, biberci bağırır da kuyumcu bağırmaz.
eskici bağırır ama antikacı bağırmaz.
insan bağırırken düşünemez. düşünemeyenler ise hep kavga içindedir.
popçular, rockçılar boğazlarını patlatana kadar bağırıp duruyor.
ama dede efendi’ yi okuyanlar bağırmıyor.
insanın kazandığı paradan değil, paranın kazandığı insandan korkulur.”
———————–
Bu dizelerin tamamına aynen katılıyorum.
Ve sözü daha fazla uzatmadan sizlere bırakıyorum.
NOT;
1. Görselde paylaştığım fotoğraf; bir zamanlar Dereli’nin öncü kadrosu olup ve (tanımayanlar için söylüyorum) arka planda Süleyman Demirel ile Nizamettin Erkmen’in arasında kafası görünen şahıs, Dereli ilçesinde 21 yıl kesintisiz görev yapan Belediye Başkanı Ahmet Kahraman..
2. Fotoğraf ise; sözünü ettiğimiz Ahmet Kahraman’ın sel felaketi sonucu -sahip çıkılmayan- ve yıkılan evi…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM