BİR YANDA YOĞURT SÜT SATAN KADINLAR DİĞER YANDA ‘DUL KADIN’ MAAŞI ALANLAR

BİR YANDA YOĞURT SÜT SATAN KADINLAR DİĞER YANDA ‘DUL KADIN’ MAAŞI ALANLAR

Bu dünya böyle bir dünya işte…

Kiminin yüzüne gülüyor..

Kiminin başına çorap örüyor!

Kimi anadan doğma şanslı doğuyor,

Kimilerini ise daha yola çıkmadan boğuyor!

 

Böylesine çelişkilerle dolu bir dünyada yaşıyoruz işte…

Hemde içinden çıkılmaz öylesine çarpık çelişkiler ki; görmemek için insanın ya kör olması gerekiyor, yada vurdum-duymaz birisi!

Kısaca demem o ki; elin ülkesindeki insan manzaraları bir ebru resmi gibi uyum içerisinde olur!…

Benim bu güzel ülkemde ise herkes çelişkiler içinde boğulur!

 

(dedikten sonra hemen sohbet konumuza girmek istiyorum ve sohbet konumuzun öznesi olan kadınların kendi aralarındaki konuşma biçiminin ve sözcük yapılarının da Giresun’a özgü bir aksana sahip olduğunu; sohbetimize girmeden önce belirtmek isterim.)

 

Giresun merkeze yakın köy ve mahallelerde yaşayan kadınlar, hemen-hemen her Allah’ın günü ‘yetiştirdikleri’ ürünleri satmak için şehir merkezine gelirler…

 

Satışını yapmak istediği ürünler; bazen kendi ürünleri olduğu gibi bazende (çaktırmadan) dışarıdan turfanda gelen domates, salata gibi ürünleri de kendi yetiştirdikleri mahalli ürünlerin yanına dizer ve (yöre ürünüymüş gibi) satmaya çalışırlar!..(küçük aldatmaca)

Her neyse asıl değinmek istediğimiz konu bu değil…

 

Asıl değinmek istediğimiz konu; bazı kadınlar kendi emekleriyle, alın terleriyle hayata tutunmaya çalışırken, bazı kadınlarımız ise son yıllarda ‘bağ-bahçe’ üretim biçiminden iyiden iyiye uzaklaşır oldu…

(durun en iyisi bu konuyu Nazife teyze, Emine yenge,Şaziye hala ile Dudu Bacının kafa-kafaya verip sohbet ettiği kadınlara bırakalım;)

 

YÜZ-YÜZE DİZ-DİZE SOHBET:

Şaziye Hala: He gız bende duydum bende…Topalın Şahinde gocasından boşandı boşanalı daha bağa-bahçeye girmez oldu. Elini sıcak sudan soğuk suya sokmaz oldu vallaha!..

 

Emine Yenge:Niye soksun gız bacım, hökümetten her ay dul garı maaşı alıyı…Onun yerinde bende olsam bende çalışmam…

 

Nazife Teyze; Anam bu dul garı maaşları çıktı-çıkalı boşanma işi de moda oldu valla!…

 

Dudu Bacı: Benden duymuş olmayın emme garılar..Gıybete girmesin, günahı söliyenlerin boynuna olsun… Duyduğuma göre Baldırı Cıblak Memed’in gelini Binnaz’da sırf dul garı maaşı almak için gocasından ayrıldı diiğiler!…

 

Şaziye Hala: Töbe töbeee!..Bi yaşıma daha girdim!…

 

Emine Yenge: İstersen on yaşına gir bacım…Dudunun sölediğini bende duydum…

 

Nazife Teyze; Azgunluk bacım azgunluk… Millet ırahatlıkdan ne yapacağını şaşurur oldu!… Ekmek elden, su gölden yiyip içiiler!..

 

Şaziye Hala: He valla, ne çalışma var ne bişi!… Akşama gadar yan-gel yat… Sen burda aşama gadar pancar satacam, marul satacam diye uğraş dur!…

 

Dudu Bacı: Acaba dul garı maaşı almak üçün gocalarımızdan bizde mi boşansık ne yapsak gız! (kıkırdayarak hem güler)

 

Emine Yenge: Sus gız edepsiz,…daha neler!…

 

Dudu Bacı: Niye öyle diiğin gız Emine yenge..Gocamızdan essahdan boşanmıyacuk ya…Yalancukdan boşanur…Hem dul garı maaşımızı aluruk.. Hemde gene birlük de yaşaruk!…

 

Şaziye Hala: Get gız edepsüz edepsüz gonuşma!…

(bu arada çemberlerini ağızlarına tutarak da kıkır kırık gülerler)

 

Emine Yenge: (Havayı yumuşatmak istercesine) Dudu bacının dedüğünü niye yabana atıyonuz gız bacım…Şarkıcılar, türkücüler gocalarından boşandukdan sona gene birlikte yatıp galkıyorlarda niye Dudu gene birlikte yaşamasın!? (Hep birlikte gülüşürler ve bu arada yaşlı bir ihtiyar, kaldırım üzerinde serili olan ürünlerin fiyatlarını sormaya başlayınca diyaloglar kesilir.)

…………..

Kaldırım üstünde bir yandan evden getirdiği ürünleri satarken ve bir yandan da sohbet eden Kaldırım üstündeki kadınlar kendi aralarında sohbet etmeye devam ededursunlar….

Bizde bu sohbete eklenti olarak şunları ilave edelim…

 

Başka bölgelerde durum nasıldır onu pek bilemem ama Giresun yöresi köylüleri, tarımsal çalışmalardan bir hayli uzaklaştığı gibi iyiden-iyiye üretimden uzaklaşıp, asalak bir yaşamın içinde yer almaya başlandı dersek; inanın abartı değil!…

 

Peki, çalışıp-çapalamadan nasıl yaşama tutunuyorlar? diyorsanız eğer; bu sorunun yanıtını vermek o kadar zor, o kadar çok zor ki!.

Daha doğrusu nasıl yanıt vermekte zorlanıyor insan…

Şöyle ki;

Bir bakıyorsunuz; senden-benden daha iyi yaşıyor!…

Bir bakıyorsunuz; birçok insanların muhatap olamayacağı en üst düzey insanlarla yatıp kalkıyor!…

Bir bakıyorsunuz;Kaymakamlığın kapısında ‘sosyal yardımlaşma fonundan’ yardım almaya çalışıyor!

Eh, bir bakıyorsunuz;oradan-buradan borç para almaya çalışıyor!

Yani demem o ki; insan en çok bu çelişkileri görünce şaşırıyor!…

 

Her neyse…

Söylenecek daha çok söz var ama ben çelişkileri daha fazla çoğaltarak kafanızı şişirmeden, en iyisi sohbetimizi noktalayalım.

Hoş kalın…

Hoşça kalın…

Sorunlardan kaçarak ve düşünme eyleminden uzaklaşarak asla yaşamayın…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?