BİZDE TOPLUMCU SANATÇILAR MUTLAKA KODESE TIKILIRLAR

BİZDE TOPLUMCU SANATÇILAR MUTLAKA KODESE TIKILIRLAR

İster sistematik ve geleneksel bir alışkanlık deyin…
İsterseniz atalarımızdan devraldığımız genetik bir yapı deyin!
Nasıl düşünürseniz; düşünün…
Sesli veya sessiz, ne derseniz deyin…
İsterseniz sabah-akşam başka ülkelerde sanatçıların el-üstünde tutulup, başlarının üzerinde gezdirildiğini gözleyin!
Bizde oldum-olası, toplumcu sanatçılar ya; tu-kaka edilerek yerin dibine sokulur!
Yada kodese tıkılır!
Daha da olmadı -bir punduna getirilip- ya ortadan kaldırılır!
Yada darağacı kurulup asılır…
Tıpkı yüzyıllar öncesi haksızlığa, hırsızlığa, arsızlığa sazıyla ve sözüyle karşı çıkan Pir Sultan Abdal’ın, darağacına taşlanarak götürülüp asıldığı gibi…
Tıpkı;
“Vatanın bağrına dayamış hançerini
Yok mu kurtaracak bahtı kara maderini” diyen.
Namık Kemal’in zindanlara tıkılıp, çürütülmeye çalışıldığı gibi…
Tıpkı, toplumsal kalkınmayı örgütlü ve kooperatif’sel örgütlenme düşüncesini ileri sürdü diye Suriye’nin Tayf kalesine sürgüne gönderilip ve orada darağacına çekildiği gibi…
(vereceğimiz örnekleri hızlandırarak söyleyecek olursak;)
Dünyaca ünlü şairimiz Nazım Hikmet’i önce zindanlarda yaşama hakkı tanıyıp, daha sonra ‘Vatan Haini’ ilan edildiği gibi…
‘Mutluluğun resmini’ mahpus damlarında çizmesi istenilen ünlü ressamlarımızdan Abidin Dino…
Dünyaca ünlü roman yazarlarımızdan;
Kemal Tahir’in ve Yaşar Kemal’in…
Orhan Kemal ve Sebahettin Ali’nin..
Cevat Şakir Karaağaçlı’nın, yazdıkları-çizdikleri ile cezalandırılıp çürütülmek istendiği gibi…
Tıpkı, bir zamanlar dünyanın en büyüm mizah yazarı kabul edilen Aziz Nesin’in, kodes’lere tıkılıp-çıkarıldığı….
Anadolu’nun diliyle, Anadolu insanını en güzel dizelerle anlatan;
Enver Gökçe’ler ve Ahmet Arif…
Vedat Türkali ve Atilla İlhan…
Bileklerinden kelepçeler eksik olmayan;
Hasan Hüseyin Korkmazgil..
Yazdığı en güzel ‘Hababam Sınıfı’ serisiyle bizleri kahkahalara boğan ve aynı zamanda güldürürken düşündüren; Rıfat Ilgaz…
Sadeci Türkiye’de değil, dünyada sinemanın yönünü değiştiren sinema sanatçısı ve yönetmeni olarak tarif edilen; Yılmaz Güney.
Ve bir zamanlar türkülerine yasak koyulan;
Ancak öldükten sonra “kalem kaşlı” sayılan Aşık Mahsuni Şerif..
Yine bütün haksızlıklara karşı çıkarak;
En yüksek perdeden haykıran Aşık İhsani…
Ülkenin gelmiş-geçmiş büyük türkü araştırmacılarından ve tok bas-bariton sesiyle en büyük yorumcularından sayılan Ruhi Su…
Toplumcu düşüncelerinden dolayı 12 Eylülcüler tarafından hücre ve kodese tıkılarak “Anne başımda bit var” diyen Tarık Akan…
Yine 12 Eylül denilince, yurt dışına kaçmak zorunda kalan;
Tuncel Kurtiz ve Melike Demirağ..
Ruhi Su ile türkülere birlikte tat katan Sümeyra…
Selda Bağcan…
Cem Karaca…
Ali Rıza Binboğa…
Haldun Taner ve Zeki Alasya..
Levent Kırca…
Zülfi Livaneli ve Ahmet Kaya…
İlyas Salman ve Ayşen Gruda…
Daha sayayım mı?
Daha ne sayayım birader; bu kadar örnek yeterde artar bile…
(ismini yazamadıklarım diğer toplumcu sanatçılar beni affede)
Yani kısaca demem o ki;
Bizde toplusal düşünceden yana olan ve toplum adına bir şeyler üreten sanatçılar mutlaka ve mutlaka bir-şekilde cezalandırılırlar!
Eğer cezalandırılmazsa; yol alamazlar!
Daha doğru egemen güçler tarafından yol aldırılmaz!
Aaaahhh, ah!
Ne yapmalı bilmem ki?
Derdimizi hangi Kadı’ya anlatmalı?
Durun en iyisi sözü şairimiz Hasan Hüseyin Korkmazgil’in dizelerine bırakmalı…
Bakalım sanat için neler söylemiş?
Buyurun hep birlikte okuyalım;
“Güç Olan
Himalayaların tepesine tırmanmak güç
ama mümkün
Okyanusu aşmak da güç
ama mümkün
Ay’a ulaşmak da öyle
Ama mümkün değil işte
Bülbülün eti için öldürüldüğü bir ülkede
sanatı zincire vuranlara
meram anlatmak
Öt kuşum
Öt kuşum
Öt güzel kuşum
Eller ne derse desin
ben sana vurulmuşum.”
————–
Sizce bu dizelerin üzerine daha söz söylenir mi; söylenmez…
Söylense söylense;
“Gelin hep birlikte üzerinde düşünelim” söylenir…
Tabi birde “iyin günler” ve “Hoşça Kalın”
Tekrar görüşmek üzere…
Hoşça kalın…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?