Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
BİZLER AYNİ VADİDE BÜYÜDÜK AYNİ DERENİN İÇİNDE YÜZDÜK
  • 0
  • 160
  • 17 Kasım 2020 Salı
  • +
  • -

Yaşadığımız vadinin adı;

Aksu Vadisiydi…

Doğduğumuz ilçeni adı;

Dereli ilçesiydi…

Kimimiz;

Dar gelirli bir ailenin çocuğu…

Kimimiz;

Küçük bir esnafın oğlu…

Kimimizde;

Sıradan bir köylü çocuğuyduk…

İlkokulu;

Aynı merkez ilkokulunda okuduk…

Aynı derenin içinde bulanan göllerde çimdik, yıkandık, yunduk!

İlçenin sadece bir parkı olduğu için hep o parkta otururduk..

Akşam serinliği çökünce;

Kimi arkadaşlarımız top oynamaya giderdi;

Kimi arkadaşlarımız oltayla balık tutmaya…

Kimi arkadaşlarımız oynadığı futbolu kaçak-köçek oynardı;

Kimi arkadaşlarımız anası-babası, büyükleri görmesin diye sigarasını ya dere kenarlarında, yada kuytu bir köşede içerdi….

Ebeveynlerinden ve büyüklerinden uzak, görünmez bir yerde sigara içenlerden birisi de arkadaşımız Erol Türker’di…

Erol Türker;

İlçenin ileri gelenlerinden Mürsel Türker’in torunuydu…

Yani; herkesin saygı ve sevgi duyduğu Kadir Türker’in oğluydu..

Ve sözünü ettiğim Erol Türker;

İlkokuldan sonra eğitimini sürdürmedi…

‘Şoför’ olabilmek için ‘muavinlik’ yapmaya karar verdi…

Usta şoförlerin yanında çalışarak ‘şoförlüğü’ öğrendi…

Ve hemde öyle bir öğrendi ki;

Isısız dağ başlarında arabası arıza yapsa, arızanın nereden geldiğini ve nasıl meydana geldiğini ezbere bilir ve tamir ederdi…

Yani çekirdekten yetişme bir şoför idi….

Ve her arkadaşımız gibi zamanı gelince Erol’da askere gitti…

Her genç gibi o da askerliğini bitirdi…

Erol’un askere gittiği ve teskere aldığı dönemlerde Almanya’ya işçi olarak gitmek ve daha iyi bir yaşamın peşinde koşmak moda idi…

Ve o günün ‘gurbetçi göçüne’ ayak uydurup, Erol’un babası Kadir Türker’de Almanya’ya işçi olarak gitti…

Baba daha sonra oğlu Erol’u da Almanya’da gelmesini istedi ve yaptığı istek üzerine Erol arkadaşımız da Almanya’ya gitti…

Ve bir süre Almanya’da kaldı…

1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatı yapıldı…

Ve bu harekatta Erol Türker’in küçük kardeşi Adnan Türker şehit olup, Kıbrıs’ta kaldı…

Derken Adnan Türker’in birinci derece yakınlarına Kıbrıs’ta arazi bağışlama ve kalma hakkı tanındı…

Ve Erol Türker, bir sürüde Kıbrıs’ta yaşadı…

Belli bir süre kaldıktan sonra da tekrar Türkiye’ye dönüş yaptı…

Ve Sokak Başı Mahallesinde bahçeli bir ev aldılar…

Uzun süre bu evde yaşadılar…

Yani Erol Türker arkadaşımız, yaşamını Türkiye-Almanya, Kıbrıs üçgeni içerisinde yaşadı…

Herkesin kendine özgü bir özelliği vardır ya…

Erol Türker arkadaşımızın da kendine münhasır özellikleri vardı…

Örneğin;

Her şeyden önce ‘paylaşımcı’ bir yapıya sahipti…

Cebinde beş kuruşu olsa, olmayana verir, kendisi harçlıksız gezerdi.

Arkadaş canlısıydı…

Yeter ki bir kere birisiyle ‘arkadaş’ olmasın…

Arkadaşlığını parça-parsa, taksit-taksit sürdürmez; ölünceye kadar arkadaşlığını sürdürmek isterdi…

Herkes bazı konuları sessiz-sessiz konuşmak isterken; Erol Türker, hep sesli düşünen ve büyük harfle konuşan birisiydi…

Yani, içinden nasıl geliyorsa ‘söyleyeceğini’ dobra dobra söylerdi…

Doğuştan gelme bir mizah yeteneğine sahipti…

Sohbetlerine mutlaka ve mutlaka bir espri yerleştirirdi…

Veya da geçmişte yaşanan gülünç bir olayı örnek verirdi…

İşte sözünü etmeye çalıştığım bu sevgili arkadaşımız bugün bu dünyaya veda edip gitti…

Böyle durumlarda ne söylenebilir ki;

Güle güle git kardeşim…

Güle güle git…

Yolların ışık, mekanın cennet bahçesi olsun…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM