BU UTANÇ KİME AİT?

BU UTANÇ KİME AİT?

Bir dolar 3.5 Tl’ye yaklaşmış.

Kişi başına düşen gelir 10 bin doların altında ve dağılımdaki adaletsizlik had safhada.

TUİK verilerine göre işsizlik oranı yüzde 11’lere dayanmış.

Milyonlarca işçi taşeron firmaların elinde asgari ücretle çalışmakta.

Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 1400, yoksulluk sınırı 4500 TL.

Yurttaşlar arasında toplumsal barış ve birlikte yaşam zorlanmaya başlanmış.

4+4+4 uygulaması ile eğitim yerlerde sürünmekte.

Ulusun ortak değer ve kavramları, rejimi tartışmaya açılmış.

ABD, AB ve komşu ülkelerle neredeyse çatışma yaşanmakta.

Bu ve benzeri konularda yığınla biriken sorunlara çözüm bulmak yerine gündemdeki

konu, çocuk yaştaki kız çocuklarını istismar edenlerin affedilerek sokağa salıverilmesi.

AKP’li 6 milletvekili Meclis’e verdiği yasa önerisi ile, “…cebir, şiddet, tehdit, hile ve etkileyen bir neden olmaksızın…işlenen cinsel istismar suçunda mağdurla, failin evlenmesi durumunda cezanın ertelenmesi…” istenilmekte.

Çocuklara cinsel tacizde bulunmanın temelinde ‘cebir, şiddet, tehdit, hile ve etkileyen bir nedenin’ olduğunu herkes bilmekte.

Bu, yaklaşık 3500 ahlak yoksunu çocuk istismarcılarının serbest kalması demek.

Öneriyi savunan adalet bakanı, “…küçüğün rızası…” diyerek, çocuğun “kendi iradesi ile karar alabileceğini” ifade etmekte.

“Çocuğun rızası, iradesi ile…” söylemi tam bir akıl tutulması.

Hangi rızadan, irade kullanmaktan söz ediyorsunuz?

O yaştakilerin daha çocuk olduğunun farkında değil misiniz?

Asıl utanç verici olan, bu düşüncenin üst düzey yetkililerce savunulması olsa gerek.

Söz konusu çocuklar daha okul ve oyun çağında olup, 11-16 yaş aralığında.

13-15 yaşına gelmiş bir çocuğa nasıl evlenebilir gözüyle bakabilirsiniz?

Bu kafa, bir vakıfta 35 çocuk cinsel istismara uğradığında, “…abartmaya gerek yok, bir defadan ne çıkar ki…” dememiş miydi?

“..Baba kızına his duyabilir, islamiyette evlilikle ilgili yaş sınırı yoktur. 12 yaşındaki kızların evlenmesinde dinen sakınca bulunmamakta, annesinin dizini gören çocuğu tahrik olabilir..” gibi akıl almaz düşünceler yazılı, görsel medya ve sanal alemde yer almadı mı?

TV’de açık oturuma katılan bir AKP milletvekili adayı milyonlarca kişinin gözünün içine baka baka, “…geleneğimizde 12-13 yaşlarındaki kızlarla evlenmek var. İslam hukukuna göre buluğ çağına giren kız çocukları evlenebilir. Bu durumu istismar olarak görmek İslama aykırıdır…”, karşı çıkanlara “..islama karşı gelmektesiniz..” diyebilecek kadar cesur, pişkin, ahlak yoksunu ve din bezirganı.

Hep yaptıkları gibi,  çıkarları için istedikleri yöne çektikleri din ellerinde bulunmakta.

Her seçimden aylarca önce alanlara çıkıp ev, ev dolaşarak AKP’ ye oy isteyen ve bu partinin iktidara gelmesinde büyük katkısı olan kadınlar, kız çocuğu anneleri sizler nerelerdesiniz?

Susup, bizi ilgilendirmez diyerek savunmaya çalışmak sahiplenmek değil mi?

Bu öneri kabul gördüğünde çocuk evlilikleri yasallaşmıyor mu?

Hangi vicdana, ahlaka, insanlığa sığdırabiliyorsunuz?

Dini aracı kılarak bu utanca ortak kılınmasından huzursuz olmuyor musunuz?

“Çocuğun rızası, kendi iradesi…”gibi düzeysiz söylemler midenizi bulandırmıyor mu?

Bu ahlaki çöküşü içinize sindirebilir, ortak olabilir misiniz?

Bu, bir insanlık suçudur dersem anlayabilir misiniz?

Sapkınlık, ahlaksızlık, çürümüşlük olan bu anlayışın din ve geleneklerle üzerinin örtülmeye çalışılmasına ne dersiniz?

‘Çocuk ama sevmiş, kendi rızası ve iradesi ile olmuş’ safsatasına inanabilir misiniz?

AKP’yi iktidara taşımada büyük rol oynayan kadınlar sizlere sorulacak daha çok soru var ama sadece bunların yanıtını arayınız.

12-13..17 yaşlarında bulunan kızınızı karşınıza alın ve düşünün.

‘Evet, doğrudur, onaylıyorum’ diyerek kabulleniyorsanız yapacak bir şey yok.

Aksi durumda susmayacak, birey olma hakkını kullanarak sesini yükseltecek, karşı çıkacak, asla kabul etmiyorum diyeceksin.

Ülkemizde, Aile ve Sosyal İşler Bakanlığı vardı değil mi?

Ya diyanete ne demeli?

Onlar, tüm bakanlıklardan daha fazla aldıkları paralarla saltanatlarını sürüp, ‘bana ne, bizi ilgilendirmez’ anlayışı ile suskun.

Günde üç saat görev yapıp, öğretmenden daha fazla maaş alan imamlarına ‘okul çağında bulunan çocuklara imam nikâhı yapamazsın, bu ahlaksızlığa göz yummayın, bu suça ortak olamazsınız, hesabını sorarız..’ diye haber salabilirler mi?

Osmanlı’nın küllerinden Türkiye Cumhuriyeti’ni yaratan M. Kemal Atatürk, “Bir millet zenginliği ile değil, ahlaki değerleriyle ölçülür” der.

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?