“BU VATAN KİMİN?”

“BU VATAN KİMİN?”

1950, 60’lı yıllar doğumlu herkesin neredeyse ezbere bildiği, duyduğu şiirin başlığı.
O dönemin öğrencileri tarafından içselleştirerek, heyecanla okunan şiir, Şair Orhan Şaik GÖKYAY tarafından 1937 yılında yazılmış.
“Bu vatan toprağın kara bağrında.
Sıra dağlar gibi duranlarındır.
Bir tarih boyunca onun uğrunda…..” diye devam etmekte.
Tüm varlığı ve bağlılığı ile vatanla özdeşleşen, vatan sevgisini kutsallaştıran, üst düzeyde değer veren yaklaşım içermekte.
Vatana karşı üstün duygu, sevgi, değer verme ve düşünce önceliği bulunmakta.
Osmanlının küllerinden yeni bir devlet yaratılan Kurtuluş Savaşında, M. Kemal Atatürk önderliğinde, ülkesini kurtarma uğruna olağanüstü çaba gösteren Anadolu insanının ‘asker-millet’ özverisi, bütünleşmesi öne çıkmakta.
Günümüz öğrenci ve gençlerinin adını dahi duymadığı bu ve benzeri şiirler, özellikle son yıllarda okul kitaplarından dahi çıkarılmış durumda.
Ülkenin kaymağını yiyen, sıkıştıklarında ‘aynı gemideyiz, batarsa hep birlikte boğuluruz’ palavrasına sığınan bazı zenginlerin yurt dışında yatırım yaparak, AB ülkeleri ve ABD’de vatandaşlık hakkı elde etmeleri gündemde.
Bunların çocuk ve torunlarının doğum yerleri de gitmek için hazır oldukları ülkeler.
Ellerinde bulunan yazılı ve görsel medyayı, yeri geldiğinde din ve milliyetçi duyguları ustalıkla kullanırlar.
Ardından ‘vatan millet Sakarya’ edebiyatı ile süslerler.
Bazı dolar/euro milyarderleri, yüz binlerce dolar karşılığında Malta vatandaşı olmuş.
Oraları, emeğini sömürüp, çaresizliği iliklerine kadar emerek kazandıkları paralarla, gitmeye çalıştıkları ülkelerin giriş kapısının aralandığı yer olarak görürüler.
Bu gibiler, parlamenter rejimin yok olması için büyük çaba harcayan, hukuk devleti, adalet, demokrasiyi iterek; işçi, emekçi, üretici sırtından milyarlarca dolar kazandıktan sonra çocuk ve torunlarının geleceklerini ABD veya AB ülkelerinde aramaktalar.
Ülkenin kaymağındaki payını al ve başka yerlerde mal, mülk edin, yatırım yap.
Sen varlıklısın daima haklı oldun ve devam etmektesin.
Düşüncelerinin dışında biri olsaydı ‘vatan haini’ olarak damgalanırdı.
Yurtdışına yatırım yaparak ikinci, duruma göre birinci vatan olarak ilan edecek egemen sınıfın varsıllarının, ‘BU VATAN KİMİN?’ şiirini duymaları olanaksız.
Kendilerine sorulduğunda, ‘hem yerli, hem milli’ olduklarını söylerler.
Ülkesinden kazandıkları paraları Dolar’a çevirerek yurt dışında tutmayı severler.
TL’yi pek sevmez, kıblelerini Dolar ya da Euro olarak görürler.
Son üç yılda yurt dışına çıkarılan paranın 110 milyar dolar olduğu iddia edilmekte.
Elbette tercih hakları bulunmakta, istedikleri yerlere gidebilirler.
Sermaye göçü de büyük önem taşımakta ancak, asıl sıkıntı çok iyi eğitim almış gençlerin yurt dışına çıkmak için fırsat kollamaları.
Bilinen adıyla ‘beyin göçü.’
Siyasi, ekonomik belirsizlik, gelecek kaygısı, kayırmacılık, güvensizlik, hissedilir derecede artan otoriteleşme, kutuplaşma, liyakatten yoksun kişilerin üst makamlara getirilmesi, toplumsal barış ve birlikte yaşam koşullarının sekteye uğraması, yarınlara umutla bakamama vb. nedenlerle başka ülkelerde çalışma arayışındaki gençlere ne demeli?
Ne var ki? Suriyeli gençler ne güne duruyor? onlarla yerleri doldurulabilir denilebilir.
Bu vatanın kimlere ait olduğu şiirin içeriğinden anlaşılmakta, kazandığı milyarlarca lirayı, geleceğinin garantisi olarak gördüğü başka ülkelere kaçmaya çalışanların olamaz.

Sosyal Medyada Paylaşın:
Önceki Yazı

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?