Bugün;19 Mayıs
Bugün; Bağımsızlık yolculuğuna çıkışımızın 101.yılı.
Bugün; 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı..
O büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk’ki;
Askeri okullarda okuyup, ordunun içinde yer almasına rağmen..
Çanakkale ‘Boğazlar Savaşı’ başta olmak üzere;
Kurtuluş Savaşında da emperyalist ittifakı diz çöktüren büyük bir komutan olmasına rağmen;
Koskoca bir imparatorluğun küllerinden kurduğu yeni bir ülkenin ve cumhuriyetin ‘kollanmasını ve korunmasını’ içinden yetiştiği Askeriye’ye değil..
Savcıya, polise değil..
Kalburüstü siyasetçiye değil;
“Bütün ümidim gençliktir” dediği;
Gençliğe emanet etmiştir..
Ve ‘vasiyetname’ olarak bıraktığı ‘Gençliğe Hitabesinde’ ise şu tavsiyede bulunmuştur.
(konumuzla ilgili bölümünü paylaşıyorum)
(….)
“..Bağımsızlık ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin temsilcisi olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.” diyor…
Yani bana soracak olursanız;
Tamda yaşadığımız bu günleri, ta o günlerde görüyor!
Yok, yok..
Öyle kahin falan değil..
Hele hele, falcı, muskacı, cinci hoca hiç değil!
Üstelik bu tür yaratıklara da oldum-olası gıcıktı!
Yani demem o ki;
Onun ta bugünleri görmesi, onun ‘ileri görüşlülüğünden’ ve çok kitap okuduğu için dünyaya boş hayallerle bakmamasından ileri geliyordu..
Ve tarihin tekerleğini orta çağın karanlıklarına çevirmek isteyen her kim olursa; onlara çok fena kızıyor ve şöyle diyordu;
“Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki;
Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz.”
(Ama ne yazık ki bunlar gün geçtikçe daha da çoğalıyorlar)
Sevgili dostlar,
Değerli canlar,
İnanın bana bu üstümüze çöken kara bulut bir gün dağılacak!
Ve bir gün bu boş hayallerde kandırılan gençlik ayağa kalkacak!
Ve biz yaşayanlardan şöyle bir hesap soracak;
“Yahu babam, bu ülkenin kurucu lideri ‘tam bağımsız bir ülke’ sevdalısıydı da, bunu bize okullardan neden öğretmediniz de, saçma-sapan düşlerin peşinden koşturdunuz?”
“Bizlere her 19 Mayıs Bayramlarında kürsüye çıkarıp ‘Gençliğe Hitabeyi’ okuttunuz da; neden onun üzerinde birlikte düşünmeyi, günümüzde yaşanan -örtülü işgal- olaylarını neden mukayese ettirmediniz?” gibi, bu benzer sorularla sıkıştıracaklarını inanın bana şimdiden görür gibi oluyorum…
Siz bakmayın şimdi onların pembe hayallere peşinde koştuğuna!
Siz bakmayın onların şimdilik onların düşünmeden konuştuğuna!
Çok yakın bir zamanda ayağa kalkar da;
“Arkadaş ben boş hayallerin değil, aklın ve bilimin ardından yürümek istiyorum”
“Fikri, ve düşüncesi özgür insan olmak istiyorum”
“Ben; emperyalizmin, silah tüccarlarının ve işbirlikçilerinin halklar arasında çıkardığı kirli savaşlarda saf tutmak istemiyorum”
Ben, bu ülkenin kurucu liderinin sloganı olan;
“Yurtta barış dünyada barış” sloganını kullanmak istiyorum..
Ben; ‘Tam bağımsız’ bir ülke hayalleriyle yanıp tutuşuyorum!..
Ben; Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği yolda ve onun ışığı altında ülkemi daha da ileriye taşımak istiyorum”
Ben; onun Çanakkale savaşında uzak doğudan gelip ölen askerlerin Anzak annelere seslendiği gibi;
“Irkı, dili ve dini nasıl olursa-olsun, Yeter ki insan olsun felsefi düşüncesinden hareketle, tüm dünya halklarının barışı içinde yaşamasını istiyorum” derse hiç şaşırmamalıyız..
Çünkü kara göründü..
Üstelik yaşanan gerçeklerin üstüne örtmeye daha kimsenin gücü yetmiyor!
Ve inana bana o günler çok uzakta değil..
Bu duygularla;
Sohbetimizi Atatürk’ün şu güzel sözüyle bitirmek isterim;
“Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız, hissediyorsanız bu kafidir.”
Ve bu şekilde düşünen gençlerin 19 Mayıs Gençlik ve Spor bayramlarını en samimi ve en içten dileklerimle kutluyorum..
Gelecek günleriniz çok daha güzel olsun..
Daha nice 19 Mayıslara…