BUYRUK VE KUYRUK

BUYRUK VE KUYRUK

Siyasette demokrasinin kuralları yerine buyruklar geçerli hale gelmeye başladı. Yaşamda ise kuyruk var. Buyruklu ve kuyruklu günlerden geçiyoruz. Kuyrukta buyruğun sonucudur!
İki yerdeki kuyruklar dikkat çekiyor.
Teki İŞKUR önlerindeki kuyruklar. Diğer ise tanzim satış çadırları önündeki kuyruklar. Birisi işsizliğin göstergesidir. Diğeri ise yoksulluğun…
Hangi ilde İŞKUR, Toplum Yararına Çalışma Programı (TYP) kapsamında geçici süreli işçi istihdamı için duyuru yapsa, hemen o İŞKUR önünde başvuru kuyrukları oluşuyor.
AKP iktidarı İŞKUR’u tıpkı TOKİ gibi ve diğer kurumlar gibi siyasal çıkarları için kullanmaktadır. Kırşehir’in Mucur İlçesinin AKP’li belediye başkan adayı Atılgan Yılmaz gerçeği samimi şekilde itiraf etmiş.
Diyor ki AKP’li başkan adayı, “İŞKUR’dan daha fazla istihdam almamız için Mucur Belediyesi AKP’de olmalı.”
Demek ki İŞKUR istihdamı belediyenin kimde olduğuna göre belirliyor.
Kırşehir İŞKUR Müdürü olan Metin Ülgen, AKP adayının söylediğine göre “sen başkan olursan 150 kişiyi belediyeye alırız” demiş.
Kamu adına değil de parti adına çalışan bir kamu görevlisi!..
İŞKUR’un iktidar partisi ile ‘dayanışması’ sadece Mucur’da yok. Ülkenin her yerinde var. Sözde kura ile işe alınacakları belirliyorlar.
Bu tam bir aldatmacadır.
Ayrıca torpili çok olanlar için kurasız istihdam da yapılmaktadır.
Bu torpil kimden olacak?
Elbette ki iktidar partisinin il-ilçe başkanları ve diğer önemli isimlerinden…
Bu duruma son örnek ilimizde yaşandı.
İŞKUR tarafından TYP kapsamında Yolağzı Engelsiz Yaşam Merkezinde istihdam edilen S.A. kura dışı yerleştirmeye örnektir.
S.A. bu İŞKUR ‘kıyağını’ nasıl sağlamıştır?
Biraz araştıralım dedik. Karşımıza S.A. ‘nın Keşap AKP ilçe yönetim kurulu üyesi olduğu bilgisine ulaştık. İlçe yöneticisi olmak yetmez mi?
Yeter elbette…
Fakat araştırma derinleşince başka bilgilerde dikkat çekiyor.
S.A. Keşap AKP İlçe Başkanı olan Adem Çakır’ın baldızı imiş… Baldız S.A. önce ilçe yönetimine alınmış, sonra da İŞKUR üzerinden kuraya dahi girmeden Yolağzı Engelsiz Yaşam Merkezine işe yerleştirilmiş.
İŞKUR’a TYP kapsamında iş başvurusu yapanlar genelde yoksul yurttaşlarımızdır. İşe ihtiyacı olanlardır.
S.A.’ da işe ihtiyaç duyacak kadar yoksul mudur?
İlçe Milli Eğitim Müdürü yoksul sayılırsa eşi S.A.’da yoksuldur…
Ancak Tokat İŞKUR kura çekim töreninde, adı kurada çıkmayınca “açım, çocuklarıma ekmek götüremiyorum” diye feryat eden kadın kadar yoksul değildir.
Giresun İŞKUR’a TYP kapsamında çalışmak için başvuru yapan fakat kurada adı çıkmayan kişiler kadar da yoksul değildir.
S.A. kuraya girmeyecek kadar güçlü bir torpile sahiptir.
İŞKUR’ da güçlü torpile ‘baş üstüne’ demiştir.
Ne yazık ki İŞKUR, iktidar tarafından yandaşlara ‘İŞBUL’ kurumu haline getirilmiştir. Kırşehir Mucur ilçesi AKP belediye başkan adayı gerçeği itiraf etmiştir.
Örneği Keşap’ta karşımıza çıkmıştır.
Diyeceksiniz ki burada kul hakkı yok mudur?
İŞKUR önlerinde kuyruklarda saatlerce bekleyen yoksul ve işe muhtaç vatandaşlarımızın hiç mi ahı yoktur?
Elbette vardır.
***
İkinci kuyruk tanzim satış çadırları önündedir. Bu da yoksulluğun fotoğrafıdır. Muhtaçlığın fotoğrafıdır.
Fakat aynı zamanda 17 yıldır ülkeyi yönetemeyenlerin fotoğrafıdır.
Yıllardır neo-liberal politikalar ile üretimi yok edilmiştir.
İthal ürünlerle ülkemiz yabancıların pazarı haline getirilmiştir.
Ne diyordu Tarım Bakanı, “paramız var ki ithal ediyoruz.”
Üretimi olmayan ülkede para nasıl olur? Tabi ki borçlanma ile olur. 17 yıldır iktidarda bunu yapıyor.
2018 yılında resmi rakamlara göre cari açık 27,6 milyar dolar.
Bu rakam dahi anlayana çok şey ifade ediyor.
Bir süre önce Erdoğan, “eğitimde başarılı olamadık” demişti. Ekonomide de başarısız oldular.
Tarım ve hayvancılık ta da…
Deveye sormuşlar ‘boynun neden eğri’ diye… Deve demiş ki, “nerem doğru ki.”
17 yılın özeti budur.
AKP iktidarı 2005 yılında yaptığı bir düzenleme ile belediyelerin 1930 yılındaki yasal düzenlemeye dayalı olarak açtığı tanzim satış mağazalarının kapatılmasını sağlamıştı.
TANSAŞ, bu düzenleme faaliyetine son verdi. MİGROS tarafından satın alındı.
Şimdi iktidar kendi yaptığı 2005 düzenlemesine aykırı olarak tanzim satış yapıyor!. Manavlarla, marketlerle rekabet ediyor.
Nakliye masrafı yok. İşçi gideri yok. Kira gideri yok. Elektrik gideri yok. Vergi gideri yok… Sonra da “fiyatları yarıya düşürdük” diye övünüyor…
Hal terör örgütünden bahsediyor!
Krizi yaratan kendi kötü ekonomi yönetimi olduğu halde ‘bak size ucuz sebze veriyorum’ diye krizden faydalanmaya kalkıyor.
Ve tanzim satış çadırlarını, mobil satış noktalarını, bir seçim yatırımı olarak belediye seçimlerinin kritik olduğu yerlerde açıyor.
Kendi belediyelerinde açıyor…
Oysa TBMM’de yapacağı düzenlemeler sorunu çözebilirdi. Ya da kararname ile…
Maksat üzüm yemek değil ki…
Uzayıp giden ucuz gıda kuyrukları dış dünyaya karşı da hoş değil.
Buyrukla yönetirsen sonuç kuyruk olur.
İŞKUR önünde de, ucuz sebze satışı yapan çadırların ve mobil araçların önünde de…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?