İkinci Cihan Harbinden sonra dünya iki emperyalist süper gücün paylaşım ve denetimine maruz bırakıldı. Danışıklı dövüş gereği, etrafa salınan korku ve tedirginlikten dolayı, savaşlardan ve tarumar olmaktan endişe eden diğer devletler, bu iki “Eşkıya”dan birisine sığınmaktan başka çare kalmadığına inanır hale getirildi. Böylece, iki emperyalist süper güç adına, iki kutuplu hale getirilen dünyayı baskı altında tutmak ve sömürmek için uygun ortam hazırlanmış oldu. Hukuken olmasa bile fiilen diğer ülkeleri paylaşan iki kafadar, uzun süre bu saltanatı sürdürdü, ama nihayet 1980’li yılların sonuna gelindiğinde sihir bozuldu, işler kötü gitmeye başladı. Afganistan’a açtığı savaş sonunun başlangıcını hazırladığından, dünyaya iki süper güçten birisi olarak takdim edilen Sovyetler Birliğinin dağılma sürecine girmesi gösterdi ki, aslında bu ülke kartondan kutu imiş.
Neticede, korku imparatorluğunun iki figüranından birisi sahneden çekilince, dünya tek kutuplu hale geldi ve meydan Amerika Birleşik Devletlerine kaldı. Şimdi ise Amerika, muhtelif bölgelerde harp ediyor ve NATO’yu da yanına almasına rağmen, her gün batağa biraz daha fazla batıyor. İkinci Vietnam hezimeti kovboyun korkulu rüyası haline geldi, aklı-fikri fena halde karıştı, yolun sonu görünüyor. Biline ki, zulüm ile abad olanın akıbeti berbat olur, ilahi ferman budur. Ne diyelim: Zalimler için yaşasın Cehennem…
Cümle âlem bilmektedir ki ABD, Dünyanın her köşesi için bir sömürü projesi hazırlamıştır. Senaryolar hazırlanmış, oyuncular belirlenmiştir; sırası gelen oyun sahnelenmektedir, meraklılarına duyurulur: Seyirciler yerlerine oturmuş, alkışçılar hazır kıt’a bekliyorlar. Ve herkes rolünü biliyor.
Amerikalı siyonist stratejistlerin Ortadoğu bölgesi ve Müslüman dünyası için öngördükleri sömürü planına Büyük Ortadoğu Projesi diyorlar. Bu projenin amacının Fas’tan Endonezya’ya kadar 22 İslam ülkesinin sınırlarını ve rejimlerini değiştirmek olduğunu C.W. Bush başta olmak üzere ABD’li en üst düzey yetkililer zaman zaman beyan ettiler, ediyorlar. Bu sır değildir, açık seçik ortadadır. Amaç İslam ülkelerine demokrasi! Huzur ve barış getirmekmiş !!!! Sevsinler senin getireceğin demokrasiyi emi ! Senin demokrasi anlayışını biz Cezayir’de, Irak’ta gördük, Afganistan’da, Pakistan’da, Filistin’de, Lübnan’da ve diğer İslam coğrafyasında çok gördük.
Allah aşkına, çek şu pis ellerini mazlum milletlerin yakasından… Kanlı ellerini oraya buraya uzatma! Bir avuç petrol, üç beş dolar uğruna insanlara zulmetme, katliam yapma. “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste.” İşin en ilginç yanı şudur ki; Büyük Ortadoğu Projesi haritasında Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizi de içine alan Bağımsız Kürdistan Devletiöngörülmektedir. Bu haritalar sır değil, her tarafta mevcuttur. Roma’da yapılan NATO toplantısında bu haritayı komutanlarımızın tam karşısına gelecek şekilde duvara asmadılar mı? PKK’nın bir numaralı destekçisi, himayecisi ve finansörü bu ABD değil mi? Bu hakikati zaman zaman sivil ve askeri en üst düzey yöneticilerimiz haykırmadılar mı, halen de haykırmıyorlar mı?
Ortadoğu ve İslam ülkelerini sömürme ve sindirme amacını taşıdığı gün ışığı gibi açık ve net olan bu kanlı, ihanet içeren, fitne-fesat unsuru kirli projenin eş başkanı üzülerek ifade edelim ki içimizden biridir, bizdendir. Herkesin bildiği bu Muhterem zat, bu projenin eş başkanı olduğunu iftiharla ve gururla zaman zaman konuşmalarında beyan etmektedir. Milletimiz adına, İslam ülkeleri adına bu bir talihsizliktir. Kapitalist emperyalizmin temsilcisi katil ABD’nin kirli emelleri uğruna mağdur edilen, ezilen, serveti yağmalanan, medeniyeti çökertilen ve soykırıma uğrayan mazlum milletler adına üzülüyorum, kahroluyorum, ağlıyorum mazlum insanlardan özür diliyorum…
Sadece Irak’ta şehit edilen 2 milyon mazlumun, tecavüze uğrayan ya da dul bırakılan yüz binlerce kadının, yetim ve öksüz kalan milyonlarca çocuğun ve yok edilen medeniyetin vebalini bu insanlar nasıl taşıyacaklar, bunun hesabını Allah’a nasıl verecekler? Irak’ta, Suriye’de ve diğer İslam Beldelerinde binlerce yıllık İslam Medeniyeti yok edilmiştir. Binlerce enbiyanın, evliyanın, ulemanın, fukahanın, şühedanın kabirleri bombalanmış, tarumar edilmiştir. Bunun bedelini ödemeyi bu insanlar nasıl göze alabiliyorlar, anlaşılır durum değildir.
Hiç kimse “ne oldum” dememeli, “ne olacağım” demeli. Önce bu aciz kuluna, sonra herkese hidayet, basiret, merhamet nasip eyle Allah’ım. Ne hazindir ki, tüm bu hüzün yüklü gelişmelere rağmen nedamet duyan yoktur ve BOP denilen bu kanlı senaryo acımasızca, insafsızca, merhametsizce planlandığı gibi halen sahnelenmektedir. Yazık, hem de çok yazık. İnsanlık adına, dünya adına yazık. Selam ve dua ile…