“ÇALDILAR DEMEYE MECBURDUM/ SİYASETEN TÖVBE ETMEK”

“ÇALDILAR DEMEYE MECBURDUM/ SİYASETEN TÖVBE ETMEK”

İstanbul seçimlerini kaybetmeyi sindiremeyen AKP yönetiminin, ‘oyumuzu çaldılar, mağdur edildik..’ üzerine kurdukları söylemleri de tutmayınca, bocalamaları devam etmekte.
‘Sağlam çaldılar…iç edildi.. ama kim, nerede, nasıl çaldı, iç etti…? belirsiz.
Israrla,’oylarımızı çaldılar…sayılırken buharlaştı…mağdur oldum…’ diyen zat, ‘çaldılar dedim ama bu hukuki tabir değil..’ demekte.
Devamında, ‘seçimlerde katakulli var…kendimi ifade edemedim, mecburdum, böyle demek zorunda kaldım…’ türünden traji-komik açıklama yapan kişi aday!!!
Güya, ‘siyaset gereği söylenmiş.’ Mantıksız, ilkel ve düzeysiz söylem tarzı.
Planlı ve organize olarak çalındığını iddia edenlerin bahaneleri evlere şenlik.
Neredeyse yüzde doksanına hükmettiği görsel ve yazılı medyayı elinde bulunduran iktidarın, ‘oylarımız çalındı, katakulli var, kendimi ifade edemedim…’ söylemine ne demeli?
Anlaşılan, ‘mızrak çuvala sığdırılamadı’, ‘minareyi çalan kılıfını hazırlayamamış.’!!!
‘Yavuz hırsız ev sahibini bastırır’ görüntüsü ile mağdur öyküsü devam etmekte.
‘Çaldılar’ diyemeyen YSK, kusurun sandık kurulu oluşturulması bahanesine bağladı.
Alt tarafındaki kuzuyu yemeyi kafasına koyan kurt, ‘suyumu kirletiyorsun’ gerekçesi uydururken, ‘mümkün değil, ben aşağı tarafta su içiyorum..’ diyen kuzuyu dinlemez bile.
Demokrasiye vurulan darbenin günahını hür iradesini kullanan seçmen niye çeksin ki?
Ramazan boyunca adı, ‘Gönül Sofrası/İftar Buluşması’ konulan programlarda sözde iftar açıldı ancak, konuşmaların içeriği tamamen siyasi ve ibadetle ilgisi hiç olmadı.
Öncelik, her zaman olduğu gibi siyasetin kirli dili ve yüzü olan öfke, yalan, hakaret…
Kendilerini tercih edenlere, cennete götüren ‘Berat Belgesi’ düzenleyerek işin kolayını bulan AKP’liler şimdilerde, ‘tövbe, istiğfar’ edeceklerini dile getirmekte.
‘Önce 23 Haziran’ı geçelim. Ondan sonra gerekirse siyasi bakımdan tövbe, istiğfar ederek yanlışlarımızdan kurtulacağız..’ diyen, AKP trenine girmeden önce, Cumhurbaşkanı ve çevresi için, ‘Harun gibi geldiler, Karun oldular…’ diye ağır ithamlarda bulunan sözcüleri.
Bir nevi ‘Allah’tan af dileme, geçmişteki günahlardan arınma..’ arayışı.
Anlamada zorlandığımız, neden 23 Haziran sonrası?
Şimdilik, ellerinde son sermaye olarak kalan din aracılığı ile sömürüye devam.
Belirli bir kitleyi ayakta tutma savaşında, sığındıkları kale de gedik vermeye başladı.
Mutlak iradelerini egemen kılmaya çalışanlar, ‘Allah İle Aldatma’ ya çalışmakta.
Kendinden olmayanlara, ‘zillet, illet, FETÖ’cü, PKK işbirlikçisi…’ diye ağır suçlama, hakaret ve sövgüde bulunan, kul hakkı yiyenlerin ‘tövbe ve istiğfar’ları nasıl kabul olsun ki?
‘Aldatıldık, aldandık, kandık, kandırıldık…’ diye itirafta bulunanların günahları o kadar çoğaldı ki, bu kirliliği ‘tövbe, istiğfar’ ile temizlemek mümkün değil.
Toplumu kutuplaştıracak, ayrıştıracak, birlikte yaşamı sekteye uğratacak, ardından ‘tövbe, istiğfar’ ederek Allah’tan af dileyeceksin.
Yaşları 70’in üzerinde olan siyasetçileri en yükseğinden ballı maaşlarla banka yönetim kurulu üyesi yapacak, seçimlerde cemaat ve tarikatlardan medet umacak, liyakatten yoksun kişileri üst düzey yönetici atayacaksın ve ‘Allah’ım beni affet’ diyeceksin.
Önce vatandaşlardan af dileyecek, kabul gördüğü takdirde Allah’a yalvaracaksın.
Vatandaş söylemiyle, ‘ öyle üç kuruşa beş köfte yok.’
Yıllarca kandırılıp aldatıldınız ve de kandırdınız ancak, artık inandırıcı değilsiniz.
Seçim öncesi ‘ülkenin beka sorunu’nu dillerinden düşürmeyen, ‘bizim varlığımızla ülke güven içerisinde’ diyen ve bu sorunu öteleyenler de af dileyecekler mi?
Bildiğimiz, ‘kul hakkı yiyenlerin’ tövbe/istiğfarlarının asla kabul görmeyeceği, ülkeyi bu duruma getiren siyasetçilerin bireysel çıkarları ötesinde samimi olmadıkları.
Cami avlularını mesken edinip, din sömürüsüne çevirenlerin bir bildiği olsa gerek.
Sizlerden tek dileğimiz, ‘Aklımızla Alay Etme’, ‘başka ihsan istemez’ olacaktır.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?