CEREN BİZİMDE KIZIMIZDIR ACILARI BİZİMDE ACIMIZDIR

CEREN BİZİMDE KIZIMIZDIR ACILARI BİZİMDE ACIMIZDIR

Sevgili dostlar,
Değerli canlar,

Bugün 5 Aralık…
Bu tarih; önemli bir tarih…
Bu tarih; kadınların cinayet yoluyla ‘haklanıp’ ortadan kaldırıldığı tarih değil;

Tam tersine bu tarih;Mustafa Kemal Atatürk tarafından kadınların ‘seçkin kimliğini’ ön plana çıkarıp ‘haklarının’ verildiği tarih..

Fakat ne ilahi bir tesadüf veya bilinçli-bilinçsiz bir planlamadır ki;
‘Kadın Haklarının’ kutlamasına veya üzerinde düşünülmesine bir gün kala körpecik bir kızımızı daha hakladılar!
Ve ortadan kaldırdılar…

Yani kırmızı gülün dalında tomurcuklanan; Seher güneşinde açmaya yüz-tutmuş körpe bir tomurcuğu daha dalından kopardılar…

Dalından koparılan bu körpecik kız kim miydi?
Senin kızındı,
Benim kızımdı,
Senin yeğenin,
Benim torunlarımdan biriydi,
Senin teyzenin kızıydı,
Benim amcamın ve senin dayının kızıydı…
5 Aralık ‘kadın haklarının’ anılmasına bir gün kala canına kıyıldı.

Adı; Ceren Özdemir’di..
Ordu-Ulubeyli’dendi…
Annesinin adı;Gülfer
Baba adı; Yılmaz,
Daha henüz 20 yaşlarındaydı..
Ve Ordu Üniversitesi-Müzik ve Sahne sanatları Bölümde okuyan ve ‘Bale Dansları’ yapan 3. sınıf öğrencisiydi.
İnancını mı merak ediyorsunuz; Aleviydi…

Peki bir seher vakti açmaya yüz-tutmuş tomurcuğun boynunu acımasızca burkup ortadan kaldıran cani, canavar ve iki ayaklı azrail kimdi?

14 yıl önce bir çocuğu öldüren katil,
20 yıl ceza yiyerek ceza-evine girip, bir süre yattıktan sonra firar edip kaçan ve hırsızlık ve yaralama olaylarına karışan bir canavar…
Ve bu 35 yaşına gelmiş canavarın 12 adet suç dosyası var..

Ki; bu ‘suç makinesi’ (basın bilgilerine göre) 1 Aralık tarihinde tekrar yattığı ceza-evinden firar ediyor…
Ve 3 Aralık akşamı da bu körpecik kızımızı bıçaklayarak canice katlediyor…

Şimdi Allah aşkına cinsiyet ayrımını bir tarafa bırakalım…
Şöyle arkamıza azcık yaslanalım..
Düşünmek için ellerimizi şakaklarımıza dayayalım…
Siyasi kimliklerimizi de -kısa bir süre- bir kenara bırakalım…
Ön yargılarımızdan da geçici bir süre sıyrılalım..
Ve mümkün olduğu kadar birliktelik sağlayıp, aklın ve mantığın kavşağında buluşalım…
Ve yanımızda eğer şu soruları sormaya hiçbir kimse yoksa, kendi-kedimize soralım;

Gün geçtikçe niye çoğalmaya başladı bu kadın cinayetleri?

Niye Allah’ın her günü bir kadın cinayeti haberiyle uyanıyoruz?

Neden Allah’ın her günü ‘kadınlara yapılan taciz ve tecavüz haberleriyle yatıp kalkıyoruz?

Neden kadınlara ‘insan’ olarak değilde, hep cinsel obje olarak bakıyoruz?

Erkekler olarak; neden öz-eleştiri aynasını hiç kendi üstümüze tutmuyoruz da, hep kadınlara eleştirisel gözlerle bakıyoruz?

Neden ‘namus kavramını’ hep kadınlar üzerinde düşünüyor da, hiç kendi terazimizde tartmayı düşünmüyoruz?

Sahi biz erkekler olarak kadınlardan tam olarak ne bekliyoruz?
Yani ne alıp-veremediğimiz var bu kadınlardan?

(aklına başka sorular geliyorsa gerisini sizler ilave edin ben yoruldum. ve kendi düşündüklerimi yorumlamaya geçiyorum.)

Bu kadın cinayetlerinin altında acaba ekonomik nedenler mi, yoksa iş bulamayıp avare avare dolaşmanın ortaya çıkardığı bunalım mı yatıyor?
Veya tam tersine varlık denizinde yüzmemiz’den mi ileri geliyor acaba?

Belki de bir kültür yozlaşmasıdır…
Acaba teknolojik ve dijital yaşam mı bunalıma sokuyor bizi diye düşünmeden de edemiyorum!

Belkide eğitim düzeyimizin iyice yükselip tavana vurmasından da ileri gelebilir!
Hani ülkemizin dört-bir yanına açılan üniversiteler sayesinde üniversite mezunlarımızın bir hayli artmasında ‘kadın cinayetleri’ çoğalmaya başlamış da olabilir!

Manevi değerlerimizin azalmasından ‘kadın cinayetleri’ çoğalmış olabilir diyemiyorum…
Çünkü; çok şükür her evde ya bir İmam-Hatip veya da İlahiyat Fakültesi mezunu var…
Maneviyat konusunda sapa-sağlamız Evvel-Allah!

Ve bütün bu soruları öteleyip,kafamdaki düşünceleri güncelleyip, şu saçma-sapan kuşkularımı öne sürüyorum;

“Yahu bu genç kızımızı katleden canavar, acaba Ceren’i Alevi olduğu için öldürebilir mi?”
(hani şu sıralar alevi evleri işaretleniyor da) onun için böyle saçmalayıp duruyorum…

Aklıma gelen öteki saçmalık ve kuşkularda şunlar;
“Ceren’in katili canavar, belkide sanata düşmandır”
“Hele hele Bale sanatında giysiler beden hatlarını gösterdiği için ahlaka-mugayir düşünmüş de olabilir”
Olamaz mı?
Neden olmasın; üstelik bu ilk kez olan bir şey değil ki!
Her neyse…

Ceren Özdemir kızımızı bir akşam üzeri evinin önünde katletti bir azılı katil..
Bir cani…
Kopardı körpecik tomurcuğu dalından…
Ceren’in sözlük anlamı ‘ceylan’ anlamına geliyordu..
Ve o güzelim Ceylan daha sahnelere çıkıp dansını yapacaktı…
Belki de ülkemizi ‘Bale’ sanatında dünyaya tanıtacaktı..

Bir cani; yarım bıraktı Ceren kızımızın hayallerini…
Yarım bıraktı bir canavar; gencecik Ceylan’ımızın düşlerini…

Aaaaahh, ah!
Böylesi durumlarda başka ne söylenebilir bilmem ki!
Galiba yine o klasik cümleleri kullanmak zorundayım.

Böyle durumlarda söylenecek tek söz; Gün yüzü görmeden son yolculuğuna çıkan Ceren’ciğim;
Tutkularını gerçekleştirmeden canına kıyılan Ceylan’ım;
Daha düşlerini gerçekleştirip muradına ermeyen küçüğüm;

Dalından zamansız ve erken kopardılar seni…
Yolların ışık,
Mekanın cennet olsun..

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?