CİA BAŞKANI HASPEL NE DEMEK İSTİYOR?

CİA BAŞKANI HASPEL NE DEMEK İSTİYOR?

Geçtiğimiz günlerde teşkilatın yeni stratejisini açıklayan CIA Direktörü Gina Haspel, “…ABD’ye rakip ulus devletlere karşı casusluk faaliyetlerine odaklanacaklarını, özellikle Arapça, Çince, Farsça ve Türkçe konuşan ajanlar çalıştıracaklarını belirtti.”
Bu sözler ne anlama geliyor?
İzah edelim.
Çin, İran, Ortadoğu ve Türkiye ile Rusya’ya karşı Türk Cumhuriyetleri, CİA için ağırlık verilecek yerler olarak ilan edilmiştir.
BM Genel Kurulunda Trump’da Çin ve İran’ı hedef tahtasına koyan bir konuşma yaptı.
CİA Direktörü Haspel diyor ki;
“Çin, Asya Pasifik bölgesinde hâkim güç olmak istiyor, ABD’nin nüfuzunu azaltmak için çalışıyor.”
İran için ise;
“İran rejimi ile vekil güçleri Ortadoğu’daki en istikrarsızlaştırıcı güçtür.”
***
CİA Başkanı Haspel, bu ülkeler için hedeflerini gerçekleştirmek için yeni Lawrence’ler aramaktadır.
Çin ve İran için insan kaynağını bilemem. Fakat Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri için ‘Lawrance’ eksikliği çekeceğini düşünmüyorum!
Yıllardır Fetullah Gülen üzerinden zaten işbirliği içinde buralarda çalışıyordu.
Yine onlarla çalışabilir!
Pensilvanya ‘Lawrance’ dolu…
Kripto ‘lawrance’lerde var.
Yani Gina Haspel için malzeme bol..
Çin, İran, Türkiye, Suriye ve Irak öncelikli hedefler.
Suriye’den sonra önce hedef İran, sonra ise BOP finali için hedef Türkiye olacaktır.
Bu plana karşı kimlerle ve nasıl işbirlikleri kuracağımızı iyi tespit etmemiz gerekiyor.
Dış politikamızı da, iç siyasetimizi de bu bilinç ile oluşturmamız gerekiyor.
Unutmayalım ‘Fırat’ın doğusu’ sadece Suriye’de değil, ülkemizde de vardır.
Yıllardır ‘Fırat’ın doğusunda’ neden bilinçli olarak etnik ve mezhepsel bir siyaset izleniyor?
Bu tarz-ı siyaset Gina Haspel ‘in ekmeğine yağ sürmek olmuyor mu?
Ne diyordu CİA Başkanı Gina Haspel,
“..Rakip ulus devletlere karşı casusluk faaliyetlerine odaklanacağız…”
Önceki ABD Dışişleri Bakanlarından Condalizza Rice açık açık ne demişti? “ BOP kapsamında içinde Türkiye’nin de olduğu 22 İslam ülkesinin sınırlarını değiştireceğiz.”
Rice ile Haspel ‘in sözleri arasında paralellik vardır.
Yani hedefte, içinde ülkemizin de olduğu rakip ulus devletler var.
12 Eylül sonrası adım adım ülkemizde siyaset bilinçli olarak etnik ve mezhepsel -dinsel- temele boşuna mı kaydırıldı?
“Ilımlı İslam” politikaları neden devreye sokuldu?
Atatürkçülük boşuna mı hedef tahtasına konuldu!
‘Ulusalcılık’ boşuna mı yok edilmeye çalışıldı.
Ve alt kimlikler boşuna mı öne çıkarıldı?
Yıllardır ulus devleti zayıflatmak için, küresel güçler ile iktidarlar ellerinden gelen çabayı gösterdiler.
Bu çabaları gören ülkemizin yetiştirdiği önemli aydınlardan Ahmet Taner Kışlalı ne diyordu?
“Farklılıklarımızı değil, ortak yanlarımızı öne çıkarmalıyız. Farklılıklarımızı öne çıkarmak bizi ayrıştırır, ortak yanlarımızı öne çıkarmak ise kaynaştırır.”
Yıllardır bilinçli olarak siyaset etnik ve mezhepsel temel üzerinden yürütülerek ayrılıklar öne çıkarılmaya çalışılıyor.
Türk – Kürt ayrımı bilinçli yapılıyor.
Alevi – Sünni ayrımı bilinçli yapılıyor.
Etnik ve dinci terör bilinçli destekleniyor.
Tarikatlar ve cemaatler bilinçli destekleniyor.
Diğer tüm siyasal ve ekonomik adımlar planlı ve bilinçli atılıyor…
Bu tuzağa düşmemiz, Gina Haspel ve efendilerinin ekmeğine yağ sürmek değil midir?
Hem de nasıl.
24 Ocak 1980 kararları ile girilen yeni ekonomik sistem ile 12 Eylül 1980 darbesi ile başlatılan yeni siyasal düzenin ‘kardeş’ projeler olduğunu bilmek zorundayız.
O günden bugüne küresel planın ekmeğine yağ sürüyoruz.
Ve gerçeği görmeyelim diye de ‘gerçek ötesi’ bir siyaset izleniyor. Gerçekler halkın gözünden sürekli kaçırılıyor.
Algılarla kamuoyu uyutuluyor!
İş işten geçmeden bu uykudan uyanmak gerekmez mi?
Elbette gerekir.
Gina Haspel ve efendilerinin tuzağını boşa çıkarmak gerekiyor.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?