CİNSEL İSTİSMARLAR NORMAL SAYILIYOR SEVGİLİYİ ÖPMENİN CEZASI AĞIR OLUYOR

CİNSEL İSTİSMARLAR NORMAL SAYILIYOR SEVGİLİYİ ÖPMENİN CEZASI AĞIR OLUYOR

Vay be!…
Gün geçtikçe olaylar o kadar karmaşık hal almaya başladı ve çelişkiler yumağı o kadar çok büyümeye başladı ki; inanın hangi tarafından bakıp ve hangi tarafından değerlendireceğimizi şaşırır olduk…
Nasıl şaşırmayalım birader?
Gün oluyor (adını siz çok iyi biliyorsunuz) daha geçtiğimi yıllarda dinci bir eğitim vakfında 45 çocuk cinsel istismara maruz kalıyor ve bu konu adli mercilere intikal edip, kamuoyunu yansıyınca o dönemin Aile ve Sosyal Politikalardan sorumlu bakanı bir basın toplantısında;
“Bir kereden bir şey olmaz” diyor.
Ve bu demeçten sonra da kamuoyuda ikna olmuş olacak ki; hiç sesini-soluğunu çıkarmıyor!
Şimdi sizlerde haklı olarak diyeceksiniz ki;
“Salt bu olayda mı sesini çıkartmıyorlar?”
“12-13 yaşındayken arkadaşlarıyla oyun oynamak isteyen küçük kız çocuklarının başına duvak takılıp ‘gelin’ yaparlarken de gıkını çıkarmıyor bu toplum”
“Töre cinayetine kurban giden gencecik kızların ölümünde sesini soluğunu çıkarmıyor”
“Okuttuğu öğrencisine cinsel istismarlarda bulunup, tecavüz eden öğretmenleri de neredeyse ‘hoş karşılamaya’ başladı bu toplum!”
İstatistiklere baktığımızda son bir yılda kaç çocuk istismar edilip ve istismara uğramış bilmek ister misiniz?
Bir yılda tam 400 çocuk cinsel istismara uğramış…
Son on yılda ise 300 bini geçtiği söyleniyor…
Şimdi yine bir çoğunuzun canı çok sıkıldığı için; “asıl mevzuya gel, asıl anlatmak istediğin mevzuya” dediğinizi duyar gibiyim!
Ve hemen geliyorum…
Geçtiğimiz günlerde Antalya-Kamile Çömlekçi ve Falez Mesleki Teknik Anadolu Lisesinde şöyle bir olay yaşanıyor;
Okulun öğrencilerinden 16 yaşındaki A.K. rumuzlu çocuk bir kız arkadaşıyla İnternet yoluyla birbiriyle iletişim kuruyorlar…
Ve bu iletişim sayısı çoğalmaya başlayınca da birbirlerini aşık oluyorlar…
Bir gün okulun arka bahçesinde buluşuyorlar.
Herkesin gençlik sürecinde olduğu gibi birbirlerine aşk sözcükleri fısıldıyorlar!
Derken gençlik heyecanlarına yenik düşerek öpüşüyorlar…
Ve güpegündüz açık bir alanda yaşanan bu olayı; bir öğrenci cep telefonundan video’ya çekip, sosyal medyada yayınlıyor.
Derken bir-iki gün içinde ‘paylaşım’ sayısı beş kişiye çıkıyor…
Sözü daha fazla uzatmayalım; kısacası bu ‘paylaşılan’ video olayını duyan sınıf öğretmeni ve okul müdürü hiç vakit geçirmeden polise ve savcılığa intikal ettiriyor…
Sonra mı ne oluyor?
6 öğrenciden 5 berat ederken, kızı öpen 16 yaşındaki öğrenci tam 4,5 yıl hapis cezası yiyor…
Çocuğun öptüğü kız ne kadar mı ceza yiyor?
Vallahi bende (basından öğrendiğim için) basın kıza ne kadar ceza verildiğini yazmıyor!
Gazeteler yazmadığına göre; herhalde kız serbest bırakılıyor…
Şimdi burada hem hukuk bilmediğimiz için ve hemde ceza yasalarını bilmediğimiz için yargının bu kararını eleştirecek halimiz olmadığı gibi haddimiz de değil…
Ancaaaaakk!!…
Öğrencilerini ‘eğitim süzgecinden’ geçirmek varken ve onların sosyal, psikolojik, biyolojik ve kamuoyunda hakim olan yaygın magazin kültürünün üzerinde düşünüp-taşınmak varken…
Öğrencilerin kural-dışı olumsuzluklarını okul içerisinde çözmek varken, neden polisiye ve adli mercilerle çözmeyi düşündükleri üzerinde elbet bizimde (eski bir eğitimci olarak) düşünme hakkımız vardır diye düşünüyorum…
Ve diyorum ki; “Sevgili eğitimci arkadaşlarım”
Polisi ve adliyeyi eğitimin önünde düşünen genç meslektaşlarım!
Sizler okullarda ‘olumsuzlukları’ olumluya çevirmek için varsınız.
Sizler öğrencilerin sorunlarını ‘polisiye önlemlerle’ değil, tam tersine petagojik eğitim yöntemleriyle öğrencilerin sorunlarını tüm eğitimciler bir araya gelerek düşünüp-çözmek zorundasınız…
Eeeey benim ‘eğitimin seviyesini’ değilde, makamının koltuğunu yükseltmek isteyen sevgili meslektaşım!
Gel önce gün geçtikçe kirlenen dünyaya karşı çıkalım ne dersin?
Televizyon kanallarında sansürsüz bir şekilde ekranlarda viegra satışının çoğalması için gösterimi yapılan porno filmlerine karşı çıkalım ha ne dersin?
Okula giden çocuklarımıza hep birlikte İnternet dünyasında gezinip dolaşmayı değil, genel kültürünü üst seviyelere çıkartmak için ‘kitap okuma’ sevgisi kazandıralım mı?
Söylenecek daha çok söz var bu konu üzerine ama;
Amma’sı var işte!…
En iyisi sözü daha fazla dallandırıp-budaklandırmadan son söz olarak;
“Bir okul bahçesinin içerisinde polisin dolaşmasına gereksinim duyuluyorsa;”
“Öğrencilerin sorunları okullarda eğitim yoluyla halledilmeyip, mahkeme salonlarına taşınıyorsa;”
Öğretmen ne iş yapar okullar da?
Vay be!…
Demek bir öpücüğün cezası 4,5 yıl ceza ha!
Vallahi ne demeli bilmem ki?
O zaman bir türkümüz vardı onun sözlerini de yasaklayın barı!
Hani şu;
“Ah benim sömsöm yarim,
Bi yolcuk öpsem yarim.
Öpmeyle bi şey olmaz,
Bi yolcuk sarsam yarim”
Tövbe, tövbe!…
Bir öpücüğün cezası 4,5 yıl ise; bu türküde ‘sarsam’ sözcüğünü kullananları hepten darağacına göndermeli!
Kim bilir; bel kide üzerinde uzun-uzun düşünmeli!

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?