ÇOĞULCU SİSTEMDE İKİ PARTİLİ SİSTEM DAYATILIYOR…

ÇOĞULCU SİSTEMDE İKİ PARTİLİ SİSTEM DAYATILIYOR…

Demokrasinin temel ilkelerinden teki de çoğulculuktur. Buna çok partili sistemde denir. Seçmen, çok parti içinden kendisine yakın gördüğü partiye desteğini verir.
Ülkemizde de yıllardır bu sistem uygulanıyordu. 16 Nisan referandumu sonrasında yeni bir süreç başladı.
Bu yeni sürecin ilk uygulaması da 24 Haziran seçimlerinde yapıldı.
Gerekli yasal alt yapısı tam anlamıyla gerçekleştirilmeden, acele ile hazırlanan “İttifak Yasası” ile Türkiye, çok partili sistemden iki partili sistem uygulamasına geçirildi…
Cumhur Partisi ve Millet Partisi ortaya çıktı.
Fakat çok partili sistem de duruyor! Partiler tüzel kimliklerini koruyor.
O günden bugüne bu ‘prematüre doğumun’ sancılarını yaşamaktayız. Her parti yaşıyor. O partilerin kurduğu ittifaklar da yaşıyor.
Bu zorlama sistemin sorunsuz olması beklenemezdi…
Nitekim gerek Cumhur Partisi (ittifakı) gerekse Millet Partisi (ittifakı) yaşanan sorunları çözmek için çaba harcıyor.
Bulunan ‘çözümler’ tabanda yeni sorunlara neden oluyor…
Küskünler, kırgınlar artıyor.
İstifalar yaşanıyor.
Partiler arası geçişler en çok bu dönemde oldu.
Ana sorun ‘prematüre’ iki partili sisteme geçmektir. Gerekli yasal altyapının bütünüyle hazır olmamasıdır.
24 Haziran seçimleri için iyi-kötü bir “İttifak Yasası” çıkarılmıştı. Yerel seçimler için herhangi bir yasal düzenleme yok.
Yani hukuken yerel seçimlerde ittifak olanaksızdır.
Çözüm olarak ‘ittifak değil işbirliği yapıyoruz’ deniliyorsa da gerçek öyle değildir. Sadece yasal düzenlemesi olmadığı için ‘hukuka arkadan dolanma’ yapılmaktadır.
Cumhur İttifakı (partisi) içinde de, Millet İttifakı (partisi) için de de yerel seçim sürecinde daha çok sorun yaşanmasının nedeni de bu noktadan kaynaklanıyor.
Hukuk devletinde, hukuksuz olan iki partili sistem uygulamasını yaşamaktayız.
Bu durum başkanlık sisteminin dayatmasıdır!.
Genel yönetimi de yerel yönetimi de elde edeyim, parti devletini kurayım anlayışının ve arayışının sonucudur.
***
Çok partili sisteme rağmen iki partili sistem dayatmasının yarattığı sorunları ve sıkıntıları partiler yaşıyor. Seçmenler yaşıyor.
Sorunları ve sıkıntıları artıran başka unsurlarda var.
Bunlardan teki süreç yönetimi ile ilgili sorunlardır.
Partiler bu nedenden kaynaklı sorunlarla da uğraşmaktadır. İstifalar, başka partiye geçerek oradan aday olmalar, seçmenlerde kırgınlıklar süreç yönetiminden kaynaklanmaktadır.
Yasal altyapısı olmadığı halde zorunlu olarak ittifak-işbirliği dayatmasının getirdiği yeni koşullarda süreç yönetiminde zorluklar yaratması kaçınılmazdır.
Ülkemizde hiç bir seçimde aday belirleme süreci bu kadar uzun sürmemişti.
Partilerin hem tüzel kimliği kalacak hem de seçimlerde ittifak kuracaksın.
İlleri, ilçeleri paylaşacaksın.
Bunun zorlukları olacaktır. Olmaktadır da…
Ayrıca CHP’de bunlara ilave bir sorun daha vardır. Aday belirleme konusunda hatalı karar almıştır.
En azından güçlü olduğu ve kazanma ihtimali yüksek olan yerlerde adaylarını MYK-PM üzerinden belirlememeliydi.
Ya ön seçim ile ya da üyelerle eğilim yoklaması yaparak belirlemeliydi.
Bu yönde karar almış olsaydı bazı sorunları ve istifaları asla yaşamazdı. Aday olamayanlar genel merkeze tepki göstermezlerdi.
Üyeye de kızacak değiller ya…
Bu yanlış tercih genel merkezin tabandan eleştiri almasına neden olmuştur. Hatta kazanılacak bazı yerlerde seçimin riske girmesini de sağlamıştır.
***
Çok partili sistem içinde iki partili sistem dayatması, siyasette başka gelişmelere de yol açacağa benziyor.
Şimdiden bunun işaretlerini görüyoruz.
Partiler kendilerini yeni siyasal zeminlere konumlandırmaya çalışıyor.
Bu durumu CHP’de de görüyoruz.
1965 seçimlerinden sonra CHP’de Ecevit öncülüğünde “ortanın solu” hareketi başlamıştı. 1967 kurultayında, parti tüzüğünde bu düşünceye uygun değişiklikler yapılmıştı.
1972 kurultayında Ecevit’in genel başkan olması ile de “ortanın solu” politikaları CHP’de daha güçlü hale geldi.
Bu CHP’de ciddi bir politik değişim idi.
Şimdi yeni bir değişimin işaretlerini görüyoruz. Bu değişimi etkileyen ana faktör Erdoğan’ın iki partili sistem dayatmasındandır.
Bir süredir izlerini gördüğümüz bu değişim, yerel seçimler için aday belirlemede kendisini daha belirgin hale getirmiştir.
CHP giderek “ortanın solu” yani merkez sol olmak yerine merkeze yerleşmeye çalışmaktadır.
Adaylar ve söylemler de buna işarettir.
Bunun da sancıları yaşanmaktadır…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?