“ÇOKMU ZOR?”

“ÇOKMU ZOR?”

Hani bir varmış bir yokmuş diye başlıyordu çocukluk masallarımız. Her masalın bir kahramanı vardı. Ya yakışıklı prens ya da prenses. Hep sonu mutlulukla biten masallar.

Hani diyorum sabah uyandığımızda yine mutluluk çemberine sarılmış bir dünyaya uyansak .

Aslında hayalini düşünmek dahi süper bir duygu.

Evde ki hesaplar çarşıya uysa, çarşı Pazar güllük gülistanlık olsa. İnsanlar biri birileri ile neşesi muhabbeti bol çıkarsız ve yalansız sohbetler içinde olsa. Kimse ne kadına ne de çocuklara el,kol,dil  uzatmasa. Herkes mevki si ne olursa olsun söylediği yaptığı doğru,dürüst,yanlış yaptığı ya da söylediği sözlerin ardında olsa. Çıksalar er meydanına paşa paşa  “ dün ben bunu yanlış yaptım, yalan söyledim” bugün hepinizden özür diliyorum dese. Çocuklar güvenle sokağa çıkıp mahalle aralarında koştursa, kadınlar  ah vefası olduğu kadar cefası bol  kadınlar. Kimselere imrenmeden  mutlu mesut yaşasalar .

Sahi çok mu zor?

Böyle güvenli mutlu yaşamak…

Evet artık çok zor çok.

Güllük gülistanlık ne kaldı ki gösterişten başka.

“adam doğru diyordu. Hayatımızı televizyonlar bozdu. Dünyadan bir haber alalım günü kurtaralım derken şüpheli ve yorumcu başına döndük diyordu.”

Düşündüğümüz zaman haksızda değildi hani.

Bu ayın en konuşulan TV sonuçları.

Şükür çocuğun yoğurtçu Bayram ‘dan olduğu kesinleşti.

Evlilik programları RTÜK engeline takılınca format değiştirip yasal olmayan yollardan evlatlık verilen çocukların peşine düştüler. Aslında Ülkemizin en hazin kanayan yaralarından biri sayılır bu konu.

Yıllar yıllar öncesinde de gündeme gelen ve bir türlü çözüme ulaşılmadan üstüne sünger çekilen Adana da bulunan malum hastanede doğum yapan ailelerin dramları içler acısı. İnşallah bu sefer üstü örtülmeden bir sonuca varılır.

Ve hayatları boyunca mutluluk onlar için suç gibi olan yetimhane çocukları.

Ve;

Son trend haline gelen diziler.

Hemen hemen bir çok kanalda gösterilen her dizinin bir yetimhane çocuğu var.

Kimi zengin ailede kimi fakir ailede gözlerini daha açmadan mutsuzluk elbisesi giydiriliyor.

Hal böyle iken ben harbiden her gün yeni bir karmaşık ilişkilerin gündeme geldiği gündüz programlarını izlemektense “evlilik programlarının” geri gelmesi için imza toplayabilirim.

Yok böyle bir şey. Düşünsenize yıllarca evli kalmış bir karı koca arası bozulunca son çocuk bende değil diyebiliyorsa ve sonrasında çocuk başkasından olduğu milyonların önünde sergileniyorsa,

Aşırı şiddet ve kıskançlık yüzünden kadınlar dayak yiyor veya boşandığı koca tarafından katlediliyorsa. Ortada kalan çocukların bir çoğu yetimhaneye veriliyorsa. Evlat eden aileler bunları çocukları ile paylaşmıyorsa yine hüsran yine hüsran.

Neyse ;

Yine güzel düşünmek ve yine yalanı olmayan bir sabah düşlemek istiyorum. En azından insan ayıkken yakalamadığı mutluluğu düşlerinde yakalamalı diyorum.

Uyandığınızda ailece mutluluğa sıkı sıkı  sarıldığınız bir ömür dilerim.Hani bir varmış bir yokmuş diye başlıyordu çocukluk masallarımız. Her masalın bir kahramanı vardı. Ya yakışıklı prens ya da prenses. Hep sonu mutlulukla biten masallar.

Hani diyorum sabah uyandığımızda yine mutluluk çemberine sarılmış bir dünyaya uyansak .

Aslında hayalini düşünmek dahi süper bir duygu.

Evde ki hesaplar çarşıya uysa, çarşı Pazar güllük gülistanlık olsa. İnsanlar biri birileri ile neşesi muhabbeti bol çıkarsız ve yalansız sohbetler içinde olsa. Kimse ne kadına ne de çocuklara el,kol,dil  uzatmasa. Herkes mevki si ne olursa olsun söylediği yaptığı doğru,dürüst,yanlış yaptığı ya da söylediği sözlerin ardında olsa. Çıksalar er meydanına paşa paşa  “ dün ben bunu yanlış yaptım, yalan söyledim” bugün hepinizden özür diliyorum dese. Çocuklar güvenle sokağa çıkıp mahalle aralarında koştursa, kadınlar  ah vefası olduğu kadar cefası bol  kadınlar. Kimselere imrenmeden  mutlu mesut yaşasalar .

Sahi çok mu zor?

Böyle güvenli mutlu yaşamak…

Evet artık çok zor çok.

Güllük gülistanlık ne kaldı ki gösterişten başka.

“adam doğru diyordu. Hayatımızı televizyonlar bozdu. Dünyadan bir haber alalım günü kurtaralım derken şüpheli ve yorumcu başına döndük diyordu.”

Düşündüğümüz zaman haksızda değildi hani.

Bu ayın en konuşulan TV sonuçları.

Şükür çocuğun yoğurtçu Bayram ‘dan olduğu kesinleşti.

Evlilik programları RTÜK engeline takılınca format değiştirip yasal olmayan yollardan evlatlık verilen çocukların peşine düştüler. Aslında Ülkemizin en hazin kanayan yaralarından biri sayılır bu konu.

Yıllar yıllar öncesinde de gündeme gelen ve bir türlü çözüme ulaşılmadan üstüne sünger çekilen Adana da bulunan malum hastanede doğum yapan ailelerin dramları içler acısı. İnşallah bu sefer üstü örtülmeden bir sonuca varılır.

Ve hayatları boyunca mutluluk onlar için suç gibi olan yetimhane çocukları.

Ve;

Son trend haline gelen diziler.

Hemen hemen bir çok kanalda gösterilen her dizinin bir yetimhane çocuğu var.

Kimi zengin ailede kimi fakir ailede gözlerini daha açmadan mutsuzluk elbisesi giydiriliyor.

Hal böyle iken ben harbiden her gün yeni bir karmaşık ilişkilerin gündeme geldiği gündüz programlarını izlemektense “evlilik programlarının” geri gelmesi için imza toplayabilirim.

Yok böyle bir şey. Düşünsenize yıllarca evli kalmış bir karı koca arası bozulunca son çocuk bende değil diyebiliyorsa ve sonrasında çocuk başkasından olduğu milyonların önünde sergileniyorsa,

Aşırı şiddet ve kıskançlık yüzünden kadınlar dayak yiyor veya boşandığı koca tarafından katlediliyorsa. Ortada kalan çocukların bir çoğu yetimhaneye veriliyorsa. Evlat eden aileler bunları çocukları ile paylaşmıyorsa yine hüsran yine hüsran.

Neyse ;

Yine güzel düşünmek ve yine yalanı olmayan bir sabah düşlemek istiyorum. En azından insan ayıkken yakalamadığı mutluluğu düşlerinde yakalamalı diyorum.

Uyandığınızda ailece mutluluğa sıkı sıkı  sarıldığınız bir ömür dilerim.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?