Merhaba Sevgili Okurlar
Yıllar geçse de üzerinden ne bu şarkı nede Müslüm GÜRSES unutulur.
Ve hangimiz sevmedik ki siyasetin sağladığı rantları.
Ve hangimiz unutacağız güzelim şehrimizi var güçle çirkinleştirme yoluna giden ihanetleri.
Çocukluğumun şehrinden hatta gençliğimin şehrinden vazgeçtim yaşlandığımda güzelliklerden hiç eser kalmayacak diye ödüm kopuyor.
Yaklaşan Belediye Başkanlık seçimini kim kazanırsa kazansın;yeter ki şehri daha çirkin hale sokmadan el ele verip şehir kazansın yolunda ilerlemeliyiz.
Çalışma hayatımda sabahları işe giderken özellikle yürümeyi tercih ediyordum.
Çünkü;
Debboy mevkinden aşağıya inerken çocukluğumuzda ciğerlerimizi açan portakal ve limon çiçeklerinin kokusunu varsayarak arasta sokak tan izler gibi denizin mavisi ile kokusunu ciğerlerime sindire sindire iş yerine varmak kadar güzel ne olabilirdi.
Son 10 gündür ise tepeden ve meydandan baktığımızda sıra sıra dizili baraka yığını ile önü kapanmış bir şehir.
Ve buda bu şehre yapılan son ihanet olsa gerek.
Yıllar önce Mavi Proje adı ile yapılan yol ihaneti,yapılan üst geçitlerin hala boşluğu olmasına rağmen engelli ve yaşlılar için asansörün olmayışı yetmiyormuş gibi sahilde bulunan parklara araç ile ulaşabilmek için bilmem kaç kilometre yol gidip geri dönmek.
Yapmayın beyler yapmayın.
Kendi ilimize yapılan ihanetlere bu kadar göz yummayın.
Üstelik yapılan ihanetleri görmezden gelip düzgün hale gelen meydanı ve Keşap durağına verilen çekidüzenle üstü park altı otopark olan yerde ki saat kulesi ile uğraşmayın.
Mesela ;
Özel idare binasını sorgulayın
Yılan ve yılların hikayesine dönen yüzme havuzunu sorgulayın
Seka nın yerine yapılan binaları sorgulayın.
Yapılan hastane Devlet hastanesi mi ?
Yoksa Şehir hastanesi mi olacak .Onu sorgulayın.
Giresun Spor neden başarısız oldu onu sorgulayın.
Temizlik çağında çocuklarımız bitleniyor.Onu sorgulayın.
Sağlıkta çığır açtık ama alo randevu hattında en erken 15 gün içerisinde randevu alabildiğimizi ve hatta sabahın 05:00 de randevu için sıraya gittiğinde dahi kimi zaman 56 kimi zaman 37 sıraya girdiğimizi sorguluyalım.
Bir çok ilaçta eczaneler sıkıntı çekiyorsa eczaneyi değil sistemi sorgulayalım.
Sisteme göre mevcut olan tüm firmaların stokları Devletimizin mercilerince denetleniyorsa ve ilaçlara gece yarısı gelen zamları sorgulayalım.
Mesele Sayın Bahçeli’nin dediği gibi” mesele patlıcan,domates değil bu kadarda siyasete malzeme olmaz. Yemezsiniz olur biter.”
Pazarcılar ve aracı kurumlar yerine dünyanın en pahallı benzinini,elektriğini ve doğalgazını kullanan bir ülke olarak neden biz ?
Diyelim ve sorgulayalım.
Devletimiz güzel bir hizmetle tanzim ve hatta PT kargo ile sebze fiyatlarına el koydu.Sen bu sebzelerden alırken kaç pazarcı tezgahında çalışan işçi eve ekmek götüremedi,kaç market çalışanı işten çıkarıldı.
Düşündün mü ?
İşletme Hukuku okumuş ama marketin hem kasiyeri hem yük taşıyıcısı. Anlayacağımız odur ki !
Üniversite oku ama kasiyer ve hamal olarak çalış.
Dışişleri Bakanımız pazartesi yaptığı bir konuşmada gerekirse ilaç stokculuğunu önlemek içinde tanzim çadırları kurarız dedi ve o gece saat 12 den sonra ilaç zamları açıklandı.
Güzel Coğrafyamız için yapamayacağımız şey olmadığı gibi şehrimiz içinde aynısı geçerlidir.
Belki çoğunuz meydanda bulunan “ATATÜRK” büstünü fazlalık görüyor olabilirsiniz.
Şimdi aklıma deli deli soru takılıyor. Acaba ATARÜK’ün parmağı ile işaret ettiği denizimi kapatmak için barakalar yapıldı.
Bu şehirde yaşayan her çocuk bilir. Giresun Limanının nasıl çalıştığını ve Cuma geceleri gelen yolcu gemisinin ihtişamını.
Bari liman elden gitti hiç değilse manzaramız baki kalsaydı.
Ve güzelim şehrimiz bu kadar ihaneti kaldırmaz beyler.
Ne diyordu şarkının son dizeleri
Aşığın gözü kör kulağı sağır
Doğruyu yanlışı ondan görmedik
Yakıldı yıkıldı yinede sevdik
Ah o vefasızlar kıymet bilmediler
Bir gün taş binaların yenmediğini anladığımızda vakit geçmiş olacak.
Sevgi ve muhabbetle çevirin radyonun düğmesini diyeceğim neyse çevirin elinizdeki telefonların tuşunu youtbe
Açın Müslüm babadan “Hangimiz Sevmedik” şarkısını benim içinde dinleyin.