DEMOKRASİ; KAFA-GÖZ YARMA İŞİ DEĞİLDİR BİRLİKTE YAŞAMAK İÇİN KAFA YORMA İŞİDİR

DEMOKRASİ; KAFA-GÖZ YARMA İŞİ DEĞİLDİR BİRLİKTE YAŞAMAK İÇİN KAFA YORMA İŞİDİR

Sizlerde çok iyi bilirsiniz ki; demokrasinin tartışılmadığı ülkelerde ‘demokrasi’ bir yaşam biçimidir…

Çünkü var olan ve nimetinden yararlanılan şeyler tartışılmaz!
Yok eğer bizzat yaşanan demokrasinin içinde bir eksiklik veya aksama varsa; eksiklik bizde olduğu gibi taşla-kesekle de aranmaz!

Sevgili dostlar,
Saygıdeğer arkadaşlar,
Muhterem hanımefendiler, beyefendiler!
Demokrasiyi hazmetmesini bilenler- bilemeyenler!

Demokrasiyi birlikte yaşama biçimi pusulara yatıp, karşıtlarına pusu kurma eylemi değildir!…
Atına binip, meydanlarda birbirine cirit atma eylemi hiç değildir!
Hele-hele demokrasi -kaba kuvvetle- elde edilen güç gösterisi de değildir!…
Demokrasi; farklı düşüncelerin birlikte yaşamasını becerenlerin bir çiçek tarlasıdır!…
Demokrasi denilen şey; öyle armut-elma gibi yenilen bir meyve olmadığı gibi, demokrasi denilen şey; farklı kimliklerin, inançların, renklerin, mezheplerin ,siyasi farklılıkların ve düşünce biçiminin kavgasız-gürültüsüz yaşadığı ortamı paylaşma biçimidir…

Siz bakmayın bize önderlik yapmak isteyenlerin meydanlarda birbirine ana-avrat sövmesine!…
Siz bakmayın onların birbirleriyle yaka-paça kavga etmesine!
Siz bakmayın bizim siyasi rehberlerimizin “demokrasi kavgası veriyoruz” adı altında it-dalaşı yapmasına!..
Siz bakmayın onların birbiriyle “kayıkçı kavgası” yapmasına!

Onlar kendi ‘çıkar kavgalarını’ yapıyorlar!
Demokrasi kavgası değil!…
Onlar “demokrasi kazansın” diye değil, kendilerinin daha çok kazanması için birbirleriyle -rol gereği- görüntülü ‘demokrasi kavgası’ veriyorlarmış gibi yapıyorlar!…

Ve bu nedenle ben derim ki; “gelin biz aldanmayalım bunlara!”
Fanatik Takım Taraftarlarının yaptığı gibi “Kötüde olsa benim takımımdır.. O halde benim takımım kazansın!” fanatikliği yaparak bizlerde siyasi hırsımızı ve keyfiyetimizi öne çıkararak birbirimize tuzaklar ve pusular kurmayalım!…

Demokrasinin kazanmasını bir tarafa bırakıp, sadece taraftarı olduğumuz ‘Siyasi Patronların’ kazanması için birbirimizin başını-kaşını yarıp, gözünü çıkartmayalım!…

Niye böyle düşünüp, niye böyle diyorum?
Bugünlerde seçim günü yaklaştıkça -siyasi taraftarlar arasında- gerginlikler o kadar çok artmaya başladı ki; ardılını düşünmek bile istemiyorum…

Sonuç olarak demek isterim ki; şu sıralar demokrasiyi bilimsel olarak bilenler ve düşünenlere çok iş düşüyor diye düşünüyorum.
Hemde öylesine büyük iş düşüyor ki…
Demokrasi denilen şeyin ‘kaba kuvvetle’ uzaktan-yakından hiçbir zaman ilişkisi olmadığını -dili dönen- herkes anlatmalı!…

Demokrasinin; birlikte yaşanan bir çiçek bahçesi olduğunu!
Demokrasi denilen şeyin; çoğunluğun kuvvet gösterisi olmayıp, tam tersine ‘sayısal azınlığın’ haklarını koruma sanatı olduğunu!
Demokrasilerde; kaybedenin, kazanana saygı duyduğunu!
Demokrasilerde; Irk, dil,din, cins ayrımcılığının yapılmadığı!
Ve bütün bunların demokrasinin bir nimeti sayıldığı anlatılmalı çevremizde ‘kaba kuvveti’ ön planda tutanlara!…

24 Haziran gününe şunun-şurasında bir şey kalmadı…
Sandık başına el-ele tutuşarak ve güle-oynaya gidelim…
Ve sandıktan hangi sonuç çıkarsa-çıksın; kazananın yine birlikte kutlayıp alkışlayalım!…
Çünkü demokrasi bilinci bunu gerektiriyor…
Yok eğen bunun tersi düşünülüyorsa; o zamanda bize galiba demokrasi denilen şey, biraz lüks geliyor!..
Ki; demokrasi bir lüks olmamalı ve tam tersine yaşantımızın olmazsa-olmazı olmalı…

Buyurun hep birlikte kol-kola..
Güle-oynaya demokrasi yolculuğuna…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?