DEMOKRASİMİZDE VAZGEÇİLMEZLER İHTİLALLER-MUHTIRALAR-DARBELER

DEMOKRASİMİZDE VAZGEÇİLMEZLER İHTİLALLER-MUHTIRALAR-DARBELER

Sevgili dostlar,
Değerli canlar,

Başkaları ‘demokrasi’ denilen şey her neyse;
Nasıl besleyip büyütürler…
Nasıl gölgesinde oturur veya meyvesini yer onu bilemeyiz ama;
Bizde ‘demokrasinin’ nasıl sulanıp, yeşertilmeye çalışıldığını üç aşağı-beş yukarı biliyoruz…

Yani, bizde ‘demokrasimizin’ nasıl yeşertip de, gölgesinde nasıl oturduğumuzu kısaca (bilmeyenler için) özetleyecek olursak;

Bizler ‘demokrasi bahçemizi’ arada-bir hortumla sularız!
Pardon, sürçü-lisan ettim!
Namlunun ucuyla ‘sularız’ diyecektim!

Demokrasi bahçemizi, her on yılda-bir -bahçıvan kostümlerimizi- giyinir ve ‘demokrasi bahçemizi’ baştan-aşağı ‘namlu’ ismini verdiğimiz demir hortumlarla sularız!
Bahçenin içinde ne kadar ‘yaban otu’ varsa hepsini ayıklarız!
Ve ‘temizlediğimize’ emin olduktan sonra da, arkamıza yaslanır ve beş-on sene rahatlarız!

Bağ-bahçe işiyle uğraşanlar…
İşinin ehli ve erbabı olan bahçıvanlar…
Bahçelerdeki yaban otları temizleme işine ne ad verirler doğrusu onu bilemeyiz ama…
Bizde demokrasi bahçesinin yaban otlarını temizleme işinin adı; (ve sık otların alınmasına)
“Sıkı yönetim”
“Örfi İdare”
“Olağan üstü Hal”
“Muhtıra”
“İhtilal:
“Darbe” denir…

Örneğin bundan 48 yıl öncesini -bilmeyenler için- bilgilendirmek ve -bizzat yaşayıp bilenlere de- bir kez daha anımsatmak istersek;

Yıl: 1971
Aylardan 12 Mart ve saat 13.00 haberlerini dinliyoruz…
Ancak bizler radyo başında haberleri beklerken; THM Sanatçısı Hasan Korkmazcan’ın -bas bariton- sesiyle karşılaşıyoruz;

“Aman, genç Osman dediğin bir küçük uşak
Beline bağlamış ibrişim kuşak of, anam anam!
Allah Allah deyip geçti genç Osman ooof, ooff!”

Ve ne zamanki kahramanlık türkülerinin ustası Hasan Mutlucan, başlamışsa kahramanlık türkülerini söylemeye…

Mutlaka ülkenin yönetim şeklinde bir değişiklik olmuştur!
Yani yeşertmeye çalıştığımız demokrasimizin başına yine bir iş gelmiştir!

Sözü uzatmayalım…
Hasan Mutlucan dinleyenlerine; kahraman bir milletin çocukları olduğunu, söylediği türkülerle anımsattı!
Ve beklenen haberler verilmeye başlandı;

“Parlamento ve hükümet, süregelen tutum, görüş ve icraatıyla yurdumuzu anarşi, kardeş kavgası, sosyal ve ekonomik huzursuzluklar içine sokmuş….
Atatürk’ün bize hedef verdiği çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak ümidini kamuoyunda yitirmiş ve anayasanın öngördüğü reformları tahakkuk ettirememiş olup, Türkiye Cumhuriyetinin geleceği ağır bir tehlikeye düşmüştür.”

Şimdi sizlerle paragrafın içindeki can alıcı gerekçelerini sorulu-yoruma dönüştürecek olursak;
Ne olmuş, ne olmuş?

“Hükümet ve parlamento görüş ve tutumuyla ülkeyi kardeş kavgasına sürüklediği gibi sosyal yaşamda ve ekonomik olarak da ülkeyi huzursuzluğa sokmuş”

Başka?
“Atatürk’ün gösterdiği çağdaşlık ve uygarlık yolundan sapılmış ve anayasanın ön gördüğü reformlar gerçekleştirilememiş”

Eee, daha başka başka?
“Türkiye cumhuriyeti ağır bir tehlike içine düşmüş”
(okunan muhtıranın tamamını yazmayıp, sadece özetini verdim)

Ve sözü uzatmayalım…
Bundan 48 yıl önce demokrasimizi -parlamenter sistem içinde değilde- namlunun ucuyla korumaya çalışanlar, ünlü 12 Mart Darbesini gerçekleştirmişler…
Ve dönemin başbakanına “Yaban otları temizleyene kadar, şapkanı alda git ve bir süre göze görünme!” dediler…

Ve ardından da hiç zaman geçirmeden; (o günün sosyalist düşüncesine sahip) ve parlamentoda 15 milletvekili bulunan TİP (Türkiye İşçi Partisini) kapatıp, kapısına kilit vurdular…

Bünyesinde 100 binden fazla öğretmeni temsil eten Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) kapattılar…
3600 devrimci ve Atatürkçü öğretmeni tutuklayıp mahkum ettiler.
200’Ü aşkın gazete ve derginin ‘basımını’ yasaklayıp,milyonlarca kitabı tutuklayıp, meydanlarda cayır cayır yaktılar…

Türkiye’nin ilerici sendikası olan ve gün geçtikçe sayısı çoğalan Devrimci İşçi Sendikaları (DİSK)in kapısına kilit vurdular…

Ardından ülkenin dört-bir yanında ne kadar ‘Devrimci Öğrenci’ dernekleri ve -uygar ve çağdaş düşünceye sahip- dernek varsa hepsini birer birer kapattılar…

Ve bu ‘darbeyi’ yapanlar…
Darbe gerekçelerini her ne kadar;
“Yönetici güçler, Atatürk ilkelerinden saptılar”
“Anayasanın ön gördüğü reformları yapmadılar”
“Ülkemizi iyi yönetemedikleri için kardeş kavgası çıkardılar” diye gerekçelerini öne sürseler de…

Ne yazık ki…
Ne anlaşılmaz bir iştir ki…
Tam tersine “Ülkeyi iyi yönetmiyorsunuz” diyen gençleri…
Emperyalizme karşı mücadele veren devrimcileri…
6. Filonun askerini; Dolmabahçe rıhtımından denize dökenleri…
Samsundan-Akara’ya ‘Tam Bağımsızlık- Mustafa Kemal Atatürk Yürüyüşü düzenleyenleri…
Meydanlarda “neden anayasayı uygulamıyorsunuz” diyenleri; bir- bir tutuklayıp kodese tıktılar…
Hızlı bir şekilde İdam Sehpaları kurdular!
Yalan mı?

Her neyse…
12 Mart darbelerini bir sayfaya sığdırıp anlatmak benim becerim ve harcım değil…
En iyisi yazılan kitapları yeni baştan bir daha okumak…

Hoş kalın,
Hoşça kalın,
Sağlıkla kalın,
Darbelerden uzak yaşayın dileklerimle…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?