DENİZCİLİK VE KABOTAJ BAYRAMI BUNU KUTLAMAYA GEREK VAR MI

DENİZCİLİK VE KABOTAJ BAYRAMI BUNU KUTLAMAYA GEREK VAR MI

Bence yok…
Neden yok?
Çünkü ‘Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’ demek;
Yağlı diğerin ucundaki bayramı düşmeden almak değildir…
Yağlı direklere tırmanmak değildir…
Denizin dibine atılan tabağı bulup çıkarmak değildir…
Sadece ve sadece yüzme yarışları yapmak değildir…
Salt müsabaka olsun diye halat çekme yarışları hiç değildir…
Peki o değildir, bu değildir…
O zaman nedir veya ne olmalıdır diye soruyorsanız bana…
Ben, bana özgü düşüncemi ‘Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’ nasıl ortaya ve ne zaman çıkmış?
Bununla ilgili kısa bir tarihi not düştükten sonra söyleyebilirim…
Ki, zaman geçirmeden de kısaca hemen konuya girelim;
Osmanlı devleti kolunu kapitülasyonlara kaptırınca yabancı ülke gemilerine ülkemizde var olan mevcut limanlarda bizim gemilere gösterilmeyen, verilmeyen ayrıcalıkları yabancı ülke gemilerine veriyorlar…
Ve limanlarımıza izinsiz, pasaportsuz kafalarına göre giriş-çıkış yaparak adeta yol geçen hanına çeviriyorlar…
İşte bu düzensizliği ve başıbozukluğu Lozan barış antlaşmasıyla çözüyoruz…
1 Temmuz 1926 yılında da bu düzensizliği önlemek, denizleri ve boğazları kendi lehimize ve çıkarlarımıza yönelik kullanmak için bir kanun çıkarıyoruz…
Ve çıkarılan bu yasayla yabancı bandıralı gemilerin elini kolunu sallayarak limanlarına girmemizi önlüyoruz…
İşte bu kazanımların sevincini her 1 Temmuz tarihi geldiğinde ‘denizcilik ve Kabotaj Bayramı olarak ve çeşitli sosyal etkinliklerle kutluyoruz…
Sözlük kabotajı şöyle tarif ediyor;
“Bir devletin kendi limanlarına deniz ticareti konusunda tanıdığı ayrıcalıktır. Bu ayrıcalıktan yalnızca yurttaşlarının yararlanması milli ekonomiye önemli bir katkı sağlaması sağlanır.”
Peki bizler, ülkemizin üç tarafı denizle çevrili olmasına rağmen, denizlerimizin altından ve üstünden yararlanabiliyor muyuz?
Sizleri bilmem ama ben yararlandığımızı söyleyemem…
Yararlanılıyor’sa da en azından ben bilmiyorum…
Hatta eskiden 1 Temmuz geldiği zaman deniz kenarında olan tüm yerleşkelerde ‘Denizcilik ve Kabotaj bayramı’ yapılırdı…
Birbirinden heyecanlı yarışmalar düzenlenirdi…
Sohbetimizin ‘giriş’ bölümünde de söylediğim gibi yağlı direkten bayrak alma yarışları yapılırdı vesaire…
Şimdi günümüzde -1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı- yapılıyor mu, yapılmıyor mu sahiden bilmiyorum…
Eğer yapılıyorsa da, bu kutlamalara geçmeden öncede şunların düşünülmesini ve şu soruların yanıtının verilmesini istiyorum;
-Denizlerimizin altından ve üstünden ne zaman yararlanacağız?
-Biz, her 1 Temmuz geldiğinde hep yağlı direklere mi çıkacağız?
-İstanbul’a gitmek isteğimizde biz toplu taşımacılık yapan Deniz Otobüslerine ne zaman bineceğiz?
Bizler her ‘kabotaj bayramında’ denizin dibinden eğlence-olsun diye ‘beyaz tabak’ çıkaralım çıkarmasına da…
-Peki, bizler ne zaman denizlerimizi kirletmekten vazgeçeceğiz?
Tamam, her 1 Temmuz geldiğinde -yarışmanın keyfini çıkarmak için- yağlı diğerin ucuna yerleştirilmiş Türk Bayrağını direğin ucundan alma yarışması da düzenleyelim düzenlemesine de;
-Peki denizlerimizin altından gün yüzüne çıkarmak için sondaj gemilerimizin direklerine ne zaman Türk Bayrağı çekip de işsiz gençlerimize iş bulma olanağı sağlayacağız?
Her Denizcilik ve Kabotaj Bayramında gençler-arası ‘yüzme yarışları’da yapalım…
Yapalım yapmasına da…
Ancak satılan limanlarımızın özelleştirilerek kimlere satıldığını da anlatalım…
Anlatalım ki; neyin bayramını yaptığını bilsinler öyle değil mi?
Yoksa boşu boşuna çıkmasınlar yağlı direklere…
Yağlı direğin ucundaki ‘bayrağı kurtaracağım’ diye boşu boşuna düşmesinler yağlı direklerden!
Üstelik düştükleri yeter…
Son sözler;
1 Temmuz tarihi: Denizcilik ve Kabotaj Bayramı…
Bu ‘bayramı’ kutlamaya tam 93 yıl önce yola çıkmışız…
Ancak bu 93 yılda -denizlerimizden yararlanma konusunda- bir arpa boyu yol alamamışız…
Atacağımız nutuklarda “Üç tarafımız denizlerle çevrili” diye övgülü nutuklar atmışız…
Ama bugün kadar, ne altından nede üstünden yararlanmışız.
Sadece yağlı direklere çıkıp, yağlı direklerden kaymışız…
Halbuki gönül isterdi ki;
Bari denizlerimizin altından-üstünden yararlanamıyoruz…
Hep birlikte ve el-birliğiyle kirlettiğimiz için denize de giremiyoruz.
Hiç değilse denizin üzerini Hızlı Otobüsleriyle toplu taşımacılıkta kullansak da; ülkemizi kuzeyden-güneye bizlerde dolaşsak…
Aaaaahhh, ah!
İnsan sıcaktan bunalınca…
Ekonomik olarak sıkışınca…
Ne yapacağını bilemiyor…
Benim gibi saçmalayıp duruyor…
Önemsiyor ve ilgi alanınıza giriyorsa;
Denizcilik ve Kabotaj Bayramınız kutlu olsun…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?