Devlet Bahçeli ve siyasi bir analiz…

Devlet Bahçeli ve siyasi bir analiz…

Kamuoyunda pek çok kişi MHP lideri Devlet Bahçeli’ye kızıyor. Kimi MHP kongresine engel olduğu için kızıyor. Kimi de, daha önce başkanlık sistemine sert sözlerle karşı çıktığı halde, şimdi nasıl olurda bu anayasa değişikliğine destek veriyor diye kızıyor. Bahçeli neden başkanlık sistemi amaçlı anayasa değişikliğine “evet” diyor?

Bunun yanıtını vermek çok kolay!

Yeter ki üstlenmiş olduğu misyonu görelim. O misyonu görebilirsek, kurultayın engellenmesini de, anayasa değişikliğine desteğin nedenini de kolayca anlayabiliriz.

Bahçeli, 57. Hükümet döneminde, Başbakan Ecevit’in yardımcısıdır. 7 Temmuz 2002 tarihinde oldukça önemli bir açıklama yapar.

MHP lideri Bahçeli, Bursa’ da “11. Kocayayla Türkmen Kurultayında” yaptığı konuşmada, 3 Kasım 2002 tarihinde erken seçim çağrısı yapar.

Ülke gündemine erken seçim tartışmaları girer.

  1. Hükümetin Başbakanı olan Bülent Ecevit, “intihar ediyoruz” sözleri ile erken seçime karşı çıkar. Ancak Bahçeli’yi ikna edemez.

Şimdi biraz daha geri gidelim.

19 Mart 2002 tarihinde dönemin ABD Başka yardımcısı Dick Cheney Ankara’ya gelir. ABD’nin Irak işgaline destek amaçlı görüşmeler yapar!

Cumhurbaşkanı Sezer’de Başbakan Ecevit’te beklenen desteği vermezler. Ecevit açıkça“işgale karşıyız”  der.

Akşam yemeğinde dönemin Genel Kurmay Başkanı Kıvrıkoğlu’da Cheney’e “Bir Kürt devleti kurulmasına kesinlikle karşıyız” uyarısında bulunur.

Bu gelişmeler üzerine ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, ertesi sabah yapacağı basın toplantısını iptal ederek öfkeyle ülkesine döner.

İpler kopmuştu…

Irak işgalini kafasına koyan ABD, başka planları uygulamaya koyar.

Bunlardan teki hükümetten kurtulmak, diğeri ise Genel Kurmay’da değişiklik için düğmeye basmak olur.

4 Mayıs 2002 tarihinde Başbakan Ecevit, “bağırsak rahatsızlığı” nedeniyle hastaneye kaldırılır!

Yine Mayıs ayında Paris Metrosunda Kıvrıkoğlu’nun resmi yere serilmiştir.

Gelen geçen resmi çiğnemektedir!

Bu arada CİA elemanı, cemaat bağlantılı Tuncay Güney’in “Ergenekon Terör Örgütü Şeması” servis edilir.

O şemada Genel Kurmay Başkanı Kıvrıkoğlu bir numaradır!

Cumhurbaşkanı Sezer ve Başbakan Ecevit 2002 Ağustos ayında Kıvrıkoğlu’nun görev süresini 1 yıl daha uzatmayı düşünüyorlardı.

Ancak Tuncay Güney’in CİA –Cemaat kurgulu şeması buna engel olur.

Kıvrıkoğlu’nun görev süresi uzatılmaz. Yerine Orgeneral Aytaç Yalman’ın gelmesi beklenirken, 28 Ağustos 2002 tarihinde sürpriz şekilde orgeneral Hilmi Özkök Genel Kurmay Başkanlığına atanır. TSK artık tamamdır!

Sırada siyasi iktidar vardır. O konuda da düğmeye basılır. 57. Hükümetin ABD ve Dünya Bankası kontenjanından Bakanı olan Kemal Derviş , “cilt tedavisi amacıyla” ABD’ye gider. Süreç hızlanır!

DSP içinde 2002 Temmuz ayında art arda istifalar gelmeye başlamıştır. Cemaate yakın olduğu söylenen Hüsamettin Özkan ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem istifa edenler arasındadır. Bir ara Bu iki isme Kemal Derviş’te katılarak YTP (Yeni Türkiye Partisi) kurulmaya çalışılsa da, Hüsamettin Özkan ve Kemal Derviş’in YTP’den desteklerini çekmesi istenir.

Böylece İsmail Cem’in kurduğu YTP güdük kalır. (Belki de vefatında o stresler etkili olur!)

Çünkü ABD ve Cemaat, AKP iktidarı üzerinde anlaşmıştır. YTP bu nedenle destek bulamamıştır.

ABD, Irak konusunda Ankara’dan alamadığı desteğe karşılık hamle üstüne hamle yapmaya başlamıştır.

  1. Hükümetin yıkılması ve erken seçimle AKP’nin iktidara gelmesi ABD ve ‘dost’larınca istenmektedir.

Bu nedenle Bahçeli’nin, 7 Temmuz 2002 tarihli “11. Kocayayla Türkmen Kurultayın” nda yaptığı “3 Kasım’da erken seçim” çağrısı farklı ve özel bir anlam kazanmaktadır.

Erken seçim öncesinde, 14 Ağustos 2001 tarihinde kurulan AKP’ nin önemli isimleri ABD’ye davet edilmiş, çeşitli konularda görüşülmüş ve mutabık kalınmıştır. Bunlardan teki BOP konusudur. Diğeri ise Irak konusu ve tezkeredir…

  1. Hükümetin Başbakanı Ecevit’in “intihar ediyoruz” demesine rağmen Bahçeli’nin söylediği tarihte erken seçim gerçekleşir!

DSP, MHP, DYP, ANAP baraj altında kalır.

AKP, TBMM’de çoğunluğu alarak iktidar olur. 3 Kasım 2002 seçimlerinde Devlet Bahçeli liderliğindeki MHP baraj altında kalmıştır.

2007 seçimlerinde MHP %14.29 oy alarak 71 milletvekili ile TBMM’ye girer.

Her kritik zamanda iktidara can simidi olur!

İlk destek Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesine olmuştur.

2012 yılında 4+4+4 yasası MHP desteği ile yasalaşmıştır. Eğitim sistemimiz bu yasa ile perişan edildi.

7 Haziran seçimleri sonrasında AKP iktidarı parlamento çoğunluğunu kaybeder. Ancak MHP lideri Bahçeli, daha seçim sonuçları netleşmeden o gece ekranlara çıkar, hiçbir koalisyona katılmayacaklarını söyleyerek yeni bir erken seçim çağrısı yapar.

Bu çağrı AKP’nin elini kolaylaştırır ve ülke 1 Kasım seçimlerine götürülür. 3 Kasım 2002 seçimlerinde AKP’yi iktidara götüren süreçte etkin rol oynayan Bahçeli, ülkenin 1 Kasım seçimlerine gitmesini sağlayarak AKP’ye yeni bir ‘can suyu’ vermiştir.

1 Kasım seçimleri sonrasında alınan başarısız sonuç üzerine parti içi muhalifler olağanüstü kurultay için imza toplarlar.

Neredeyse toplam delege sayısının üçte ikisi kurultay için imza verir.

Ancak kurultay çeşitli oyunlarla bir türlü gerçekleşemez!

Pek çok kişi kurultayın engellenmesinde ve Bahçeli’nin liderliğini korumasında iktidar desteğinden söz eder.

Elbette iktidar da kurultayın engellenmesinde etkili olmuştur. Ben çok daha büyük merkezlerden kurultayın engellenerek, Bahçeli’nin liderliğinin devamının sağlandığını düşünüyorum.

Bu konuda, 57. Hükümeti yıkarak ülkemizi Bahçeli sayesinde erken seçime götürüp AKP’nin iktidara gelmesini sağlayan “üst akıl” müdahalesi sağlıklı şekilde irdelenmelidir.

Çünkü birlikte yapılacak daha çok iş vardır.

Nitekim kurultay tehlikesini atlatan, muhaliflerini ihraç eden MHP lideri, kısa zaman sonra ‘diyet’ ödeyecektir.

O ‘diyet’ partisinin grup toplantısında verilir!

Yıllardır başkanlık sistemine karşı çıkan Bahçeli, grup toplantısında “fiili duruma hukuki durum kazandırmak için başkanlık sistemine ‘evet’ der.”

Ve TBMM’de bildiğimiz süreç yaşanır.

Başkanlık sistemi şimdi referandum yolunda, Nisan ayında halkın önüne gelecek.

MHP liderinin son tavrının nedeni anlamak için, Dick Cheney’in 19 Mart 2002 tarihli Ankara ziyaretinde yaşananlar ve sonrası gelişmeleri doğru analiz etmek gerekmektedir.

“Üst akıl” yüklediği misyonun gereğinin yapılmasını ister. 57. Hükümetin düşürülmesi, Kıvrıkoğlu’nun görev süresinin uzatılmaması ve Genel Kurmay Başkanlığına Aytaç Yalman yerine Hilmi Özkök’ün getirilmesi misyon yüklenenlerin kulaklarına küpedir!

Diyeceksiniz ki bu kadarı olmaz.

O zaman şu konuyu anımsamak gerekiyor. 2011 seçimleri öncesinde, MHP’ye yapılan ‘kaset komplosu’ kimin işi idi?

Bu komployu yapanlarla 2010 yılında CHP lideri Baykal’a komplo düzenleyenler aynı merkezin elemanlarıydı!

CHP’de lider götürülürken, MHP’de liderin etrafındaki ‘ulusalcı’ kurmaylar götürülmüştür!

Bahçeli korunmuş ve yeni bir ‘kurmay heyet’ ile yola devam etmiştir. Gitmesi istense Bahçeli’de götürülürdü!

İki partiye bu ‘ayar’ neden çekilmiştir? O ‘ayar’ sonrası “ustalık dönemi” ne amaçla başlatılmıştır?

YTP başarısızlığa mahkûm edilmişken, partinin adındaki ‘Yeni Türkiye’ sözcüğü, daha sonra AKP tarafından “Yeni Türkiye” olarak sloganlaştırması da anlamlıdır…

“Üst akıl” ‘Yeni Türkiye’ istiyor! Başkanlık sistemi bu amaca hizmettir.

Kafanız karışmadan sağlıklıca düşünün.

“Üst akıl” aklınıza gelsin… CIA aklınıza gelsin ve 15 Temmuz ile açığa çıkan FETÖ aklınıza gelsin.

Ve misyonlar…

Ve 2002 den bugüne yapılan tüm siyasi manipülasyonlar…

Ve FETÖ soruşturmasında ancak bir arpa boyu yol alınabilmesi. Siyasete hiç girilmemesi…

Ve “üst aklın” FETÖ liderini koruması aklınıza gelsin.

İyi düşünün…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?