Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
DIŞARI ÇIKMA YASAKLARI YETMİYOR ÖLMEDEN TOPLU MEZAR KAZILIYOR
  • 0
  • 178
  • 04 Aralık 2020 Cuma
  • +
  • -

Vallahi ne yalan söyleyeyim;

İnsanın psikolojisi bozuluyor…

Nasıl bozulmasın birader;

Yaşın 65’in üzerinde olduğu için dışarıya çıkamıyorsun…

Çıksan; 3 bin 150 lira gibi bir ceza yiyorsun…

Eh, bir emekli olarak bu kadar maaşın olmadığına göre…

Gerisini var sen düşün;

Dışarı çıkmaya korkuyorsun…

Ve ‘yasaklara boyun eğip’ evinde oturuyorsun…

Oturuyorsun oturmasına da…

Biraz kitap oku…

Canın sıkılınca ikide-bir tencerenin başına geçiyorsun…

Yat, uyu..

Uyanınca biraz pencereden dışarı bak…

Dışarı bakmaktan yorulunca;

Ayaklara fazla dolaşmadan geç bir tarafa otur…

Cep telefonunu eline al, sosyal medyada neler paylaşılmış birde onlara bak…

Yani; kimler Covit-19 denilen belaya bulaşmış?

Kimler, karantina altına alınmış?

Kimler sağlığına kavuşmuş?

Vesaire, vesaire…

Yoruluyorsun…

Bu kez de “birde şu televizyon haberlerine bakayım” diyorsun…

Ve haberleri dinliyorsun;

“Sağlık bakanı, şu kadar vaka ve şu kadar ölüm var” dedi…

“Filan belediye başkanı, sağlık bakanlığının verdiği rakamları sağlıklı bulmayıp, üçe-dörde katlayarak şu kadar” olduğunu söyledi…

Falan filan…

Farklılıklar ve çelişkiler bu kadar olsa, öp de başına koy…

Birbirinden farklı televizyon kanallarının, birbirinden farklı haberler verdiği yetmemiş gibi;

Yönetsel zirvede bulunanlar, kendi koydukları yasakları da farklı uyguluyor…

Yani “İmamın dediğini yap, gittiği yoldan gitme” diyor…

Ne gibi mi?

Ne gibi olacak, yasak koyucular;

“Covit-19 Pandemi tehlikesi var diye, bir sivil örgütün kongrelerine ve toplantılarına yasak koyup erteletirken, kendileri yapabiliyorlar.”

Neyse…

Biz televizyon haberlerini dinlemeye devam edelim;

“Bursa da Covit-19’dan ölenlerin sayısı çoğalmaya başlayınca, tek tek kazılan mezarlara son verilip, belediye toplu mezarlar kazmaya başladı.”

“Gaziantep’te günlük ölüm olayları 25’i geçmeye başladığı için Gaziantep Büyük Şehir Belediyesi il genelinde 3 bin 500’ü büyük ve 1500’ü küçük olmak üzere 5 bin mezar kazılması için 203 bin 800 TL ye ihaleye çıkardı.”

Haydaaaa!…

Hey Allah’ım hey!

Gel de şimdi şaşırma…

Şimdi gel de şöyle düşünme;

“Yahu, birçok şeyin ihalesinin yapılabileceği aklımıza gelirdi de, şu toplu mezar kazma ihalesi yapılacağı dünyada aklımıza gelmezdi.”

Vay anasını be!

Demek ki yöneticilerimiz şöyle düşünüyor;

“Her gün, tek-tek, üçer-beşer mezar kazıp uğraşacağına, 5 bin, 10 bin kişinin defnedileceği mezarı ihaleye çıkarırsın, bir-iki günde kazdırırsın olur biter!”

E, tamam da…

Bari bu kadar açık ve şeffafsınız…

Bu kazılan 5 bin mezarın ne kadar zamanda dolacağını da açıkça söyleseniz…

Bir ayda mı?

Bir yılda mı?

Beş yılda mı?

Bari bunu da öğrensek…

“Varın onu da siz hesap edin” mi diyorsunuz?

Doğru ya…

Covit-19’dan meydana gelen ölüm olayları, küçük bir kentte 15’i aşağı düşmüyorsa…

Orta ölçekli büyüklükte olan kentlerdeki ölüm olayı 50’nin üzerine çıkmışsa…

Metropol kentlerdeki ölüp olayları 200 rakamlarını bulmuşsa…

Gerisini hesap etmek, gerçekten de zor olmasa gerek…

Tamam…

Gerisini biz hesap ederiz etmesine de…

Ne kadar yaşlı olursanız olun…

Ne kadar her canlının ‘doğma-büyüme-ölme’ diyalektiğini normal karşılarsanız karşılayın…

Çoğu kişilerin daha ölmeden ‘mezar yeri’ ayırttıklarını ne kadar bilirseniz bilin…

İnsan ‘toplu mezar’ kazılan yerleri görünce yine de ürperiyor…

Kaldı ki, birde küçücük çocukları düşünüverin…

Şimdi ben böyle düşünüp, böyle dedim diye bazılarınız da -haklı- olarak diyecektir ki;

“Yahu hocam, bu ‘toplu ölümleri’ bu toplum yeni görmüyor ki”

Bu toplum;

Cami avlularında ‘toplu şehit namazı’ kılmasına yabancı değil…

Bu toplum;

Miting meydanlarında ‘canlı bomba’ veya ‘yaylım ateşiyle’ ölen, onlarca, yüzlerce insanın öldürülmesine alışık…

Bu toplum;

Göçük altında kalan maden emekçilerinin birer-ikişer değil, tabur tabur ölmesini çoktan kanıksadı…

Bu toplum;

Şeker bayramlarında, kurban bayramlarında -bayramlaşmak için- birbiriyle yarış edercesine yola çıkıp, her bayram öncesi ve dönüşü yollarda yüzlerce insanın trafiğe kurban gitmesini yadırgamıyor…

Sıradan ve vaka-i aliye’den sayıyor…

Yani umursamıyor…

Tınmıyor…

Niye ‘Covit-19’ ölümlerinden korksun ki!?

Yan-yana kazılan toplu mezarları görünce niye morali bozulsun ki?

“Bunlara çoktan alıştı bu toplum” diyorsanız eğer…

Vallahi daha bana söyleyecek laf kalmıyor…

Ama ne yalan söyleyeyim;

Ben yine de ürperiyorum…

Hatta bir adım daha öteye geçip, şöyle düşünüyorum;

Covit-19’den ölenlerin sayısı günden-günü çoğaldığına göre…

Bunun kanıtı olarak da; gözlerimizin önünde 5 binlik, on binlik toplu mezarlar kazılması için ihaleler yapıldığına göre…

Ve en önemlisi de; (eğer söylenenler gerçekten doğruysa)

Bu ‘Covit-19’ denilen bulaşıcı hastalıkta dünya 3.sü olduğumuza ve şimdilik sadece Bursa, İstanbul, İzmir ve Gaziantep illerimizde toplu mezarlar kazıldığına göre…

Diğer illerimizde de -yakın zamanda- toplu mezarlar kazılacak mı acaba?

Ve yine en önemlisi;

Coğrafi konumu düz olan illerimizde yeni ‘mezar tanzimi’ yapılacak alanlar varda…

Ya Doğu Karadeniz gibi arazi sıkıntısı çeken yerlerde bu sorunu nasıl çözecekler?

Herhalde denize atarlar!

Sevgili dostlar,

Değerli canlar,

Bugünkü sohbetimizin çok soğuk ve ürpertici olduğunu biliyorum.

Biliyorum bilmesine de…

İşin bu tarafını da konuşmak zorundayız öyle değil mi?

Her neyse…

Sohbetimizi şöyle sonlandırmak istiyorum;

Biz 65 yaşın üzerinde olanlar, 68 kuşağıyız…

Yani;

Baskılara, zulümlere ve yasaklara alışığız…

Üstelik ‘toplumun mutluluğu ve ortak çıkarları’ için kurallara uymaktan da asla gocunmayız…

Ancak, yeter ki ‘uyulması gereken’ kurallara hep birlikte uyulsun.

Ve en önemlisi de ‘siyasal çıkarlar uğruna’ kimse kimseye madik atmasın…

Hatta ve hatta ‘Covit-19 hastalığına kapılan yoksulların tedavisi, varsılların önüne alınsın…

Çünkü varsıllara değil ülkemizde, dünyanın en donanımlı hastane kapıları açık…

Örneğin; ben emeklilerin yoksul kesiminden birisi olarak sıramı tedavi olmakta zorluk çekenlere seve-seve vermeye razıyım..

Ve de verdiğimi bu sayfa üzerinden ilan ediyorum…

Ne dersiniz, bugünkü bu soğuk sohbetimizi şair Can Akengin’in konumuzla az-buçuk ilintisi olan bir şiirle bitirelim mi?

Tamam o zaman…

Öyle bitirelim;

“Kefeni var, harcı var,

Daha durur mu ziftlenen mezarcılar.

Güneş görmüş yılan gibi

Yalan namaz kılan gibi

Kıpırdadılar…

Pam pasaklı

Toprak tırnaklı

Cadılar,

Kımıldadılar!

Kazın! mezarcılar kazın!

Yüz üstü yatmakta var yazın.”

Hoş kalın,

Hoşça kalalım,

Sağlık ve esenlikler içinde kalalım..

En önemlisi de, sağlıklı kalabilmek için;

Uyulması gereken kurallar neyse, hep birlikte uyalım…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM