DOKUNMAK 

DOKUNMAK 

Merhaba Sevgili Okurlarım ,
Yaklaşık üç aylık bir ayrılıktan sonra yine sizlerle birlikte olmak sizleri bilemem ama benim için  muhteşem bir duygu.
Duygu, ömür dediğimiz  döngü içerisinde sıkışıp kalmış hatta can çekiyor .Toplum içerisinde “yapacak bir şey yok” deyip sıyrılıveriyoruz işin içinden .Ruhumuzu teslim ettiğimiz yaşam çarkında canlı iken yavaş yavaş ölüyoruz haberimiz yok. Hal böyle iken ölenlerin ardından ağlanacak halimize sövüp geçiyoruz.
Sahi ne hale geldik ?…
Yaz boyunca bozuk plak gibi TV kanallarında yayınlanan yayınlar, umudunu yitiren insanlar,tacize uğrayan çocuklar, kadınlar ,dokunmaktan ve gülümsemekten korkan insanlar.
Dokununca en çok mutlu olan akıllı telefonlar.
Çünkü ;artık insanlara dokunmak yerine telefonumuza dokunmak en kolay iletişim aracımız oldu.
İnsanlığı kendine esir eden “akıllı telefonlar” ile bir tık da dünyanın bir ucundan bir ucuna istediğin göndermeleri yapıyor, istediğin gibi konuşma hakkına sahip olabiliyorsun. Ve istediğin şekilde güzel ve hakaret içerikli sözler yazabiliyorsun. Unutulan tek şey ise; yazdıklarımızı kendimiz çalıp kendimiz oynuyor olmamızdır. Ahkam kesmek yada iyilik timsali olmak bu olsa gerek. Halbuki  telefonlara ayırdığımız zamanın yarısını “sanal dünya” ile meşguliyetleri olmayanlara ayırsak .
Dokunsak yüreklerine. Zararın neresinden dönersek dönelim kar olduğunu paylaşsak. Paylaştıkça çoğalsak ,çoğaldıkça büyüsek .Kim tutar bizi bizden başka . Donanımlı bilgiye sahip olduktan sonra ,
Kim zarar verebilir ?
Kim kandırabilir ?
Dedemin güzel bir sözü vardı. “Dünü olmayanın bugünü olmaz.”
Dünün çocukları bugünün gençlerine tertemiz bir “dünya” veremiyorsak  yok sayalım kendimizi. Yapacak bir şey yok deyip işin içinden sıyrılamayız .Bence umutsuzluğa yelken açan tüm duyguları gözden geçirip yelkenler suya inmeden toparlanmalıyız. En azından  hayatımızdan “ yapacak bir şey yok “ cümlesini çıkararak başlayabiliriz.
Toplum olarak yapacak çok şey var.
Sermayesi insanın kendisi olan “gülümsemekten”  “dokunmaktan” korkmayalım. İnadına gülümseyelim, inadına dokunalım insanlığın kabuk bağlayan yaralarının üstüne. Korkunun ecele faydası yok ama “COĞRAFYAMIZA” zararı çok .
Korkmadan, yılmadan dünümüze, bugünümüze sahip çıkalım .Çıkalım ki ! Kötüler bizden korksun.
Üç ay boyunca ne gülümsemekten nede dokunmaktan korktum.
Sizlerle paylaşacağım çok hikaye biriktirdim.
Mesela;
Bir bakışı ile beni etkileyen Latife’nin güzel gözleri, metro istasyonunda engelli Ali’nin önüne engelsizlerin koyduğu engeller, Ayşe teyzenin kahkahası, Cemal dedenin 80 yaşına varmasına rağmen halen evlenmek istiyorum .beni anlamıyorlar feryatları, varını yoğunu çocuklarına verip sokak ortasında kalan Emine teyze en çokta ailesini geçindirmek için gece yarısına kadar sokak çalgıcılığı yapan çocukların hikayeleri.
Gönlümüzde umut filizlerinin hiçbir engele takılmadan yeşereceği bir hafta dilerim.
Saygı ve Sevgilerimle.

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?