Sevgili sayfa arkadaşlarım,
Gündelik sohbet paydaşlarım,
Uzun sohbetlerime katlanan can dostlarım,
Bugünkü sohbet konumuzu; geçtiğimiz ay kutladığımız ‘Cumhuriyet Bayramı’ ve hem de bugün büyük önderimiz Atatürk’ün 10 Kasım tarihinde aramızdan ayrılışının 80. yılında bir kez daha yad edeceğimiz için, sohbet konumuz;
‘Atatürk’ü önemseyenler ve sevmeyenler’ üzerine olsun istedim.
Hele-hele gün geçtikçe -hiç beklenmedik bir anda- güneş gören peynir kurdu gibi ortaya çıkıp, saçmalayan anlı-şanlı rektörler ve akademisyenlerin günden-güne çoğalmaya başlaması beni ne yalan söyleyeyim, çok rahatsız ettiği için böyle bir konuyu sizlerle paylaşmak istediğimi belirttikten sonra konuya şuradan bir giriş yapmak istiyorum…
Sizlerinde çok iyi bildiği üzere; Atatürk’ü bu ülkede sevenler var..
Bunun tam tersine -onun ölümünden sonra- küfredip, hakaret edenlerde var…
Bu hakaret biçimi seksen yıldır devam ediyor…
Ve ardından da -küfür ve hakaret edenlere- münferittir deniyor…
Yani kısaca demem o ki; münferit-münferittir diye diye bugünlere kadar geldik…
Ve işin en düşündürücü yanı ise; ‘cahil-cühela takımını’ öne çıkarılarak yapılan bu ‘hakaret yolculuğunu’ 12 Eylül’den sonra en yüksek rütbelilere kadar getirdik!
Ve hatta ‘gericiliği’ ve siyasi iktidarlara ‘biat etmeyi’ hüner sayan akademisyenlerin terfilerini en yüksek seviyelere yükselttik…
Yalan mı?
Örnek mi istiyorsunuz?
Alın size daha birkaç önce, koskoca Harran Üniversitesinin anlı şanlı rektörü; Ramazan Taşaltın efendi hazretlerinin milyonlarca insanın karşısında verdiği fetva;
“İslami olarak Cumhurbaşkanına itaat etmek farz-ı ayindir. Karşı gelmekte, harpten kaçmak manasına gelir, haramdır.” diyor…
İster bu fetvaya uyarsınız, ister uymazsınız…
Uyup-uymamak sizin sorumluluğunuz da!
Ancak şunu unutmayın ki, karşınızdaki adam sıradan birisi değil!
Harran üniversitemizin koskoca bir rektörü…
Koskoca bir akademisyeni!
Koskoca bir profesörü!
Her şeyden önemlisi kooooos-koca bir bilim adamı!
Yani demem o ki; bu unvanları düşünüp-taşınarak kadar verin!
Şimdi belki sizde diyeceksinizdir ki;
“Hoo-hoooyyy!. bunlardan bir-iki tane olsa öp’de başına koy!”
Gün geçtikçe çise mantarı gibi ortaya çıkmaya başladılar!
Hatta verdiğiniz örneği somutlamak içinde belki diyeceksiniz ki;
Ne çabuk unuttuk Sabahattin Zaim Üniversitesi rektör yardımcısı Prof.Dr. Bülent Arı beyefendinin söylediklerini…
Sahi bu zat-ı muhterem hangi cevheri yumurtlamıştı?
Ha şimdi anımsadım;
“Ben daha çok cahil ve okumamış, tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum” demişti…
Hatta hızını alamayıp, daha da ileri giderek;
“Ülkeyi ayakta tutacak olanlar okumamış ve hatta ilkokul bile okumamış, üniversite okumamış cahil halkın ferasetine ben inanıyorum” demişti…
Yine aklımda kaldığı kadarıyla Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Talha isimli beyefendi hazretleri de kadınlar için şöyle bir söz sarf etmişti;
“Kadınla tokalaşmak, ateş tutmaktan daha korkunçtur”
Bu örnekleri ardı-ardına sıralamaya başlayınca canınızın iyice sıkıldığının farkındayım…
Hatta belki de diyorsunuzdur ki; “Yahu hocam, sen sohbetin başlığını ‘Atatürk’ü sevenler-sevmeyenler’ diye koydun, şimdi konuya nerelere getirdin?” diye sorarsanız…
Bende derim ki; “Bütün bunlar Atatürk’ten uzaklaşmanın sonucu ve ürünleridir” diye yanıt veririm ama;
Ben sözü daha uzatmadan ve sizi daha fazla bunaltmadan özetleyerek sonlandırmak isterim…
İsterim-istemesine de, ancak izin verirseniz, küçük bir tespitten sonra söylemek istiyorum söyleyeceklerimi…
Ve o da şu; “Ülkemiz sathında Atatürk’ün isimlerinin bulunduğu cadde, sokaklardaki ismi silinirse silinsin…
İsminin verildiği bilumum kurum ve kuruluşlardan tabelalarını indirmeye çalışırlarsa; çalışsınlar…
Kendi kurduğu ülkenin içerisinde -kendisine düşman olanlar- ne kadar çoğalırlarsa, çoğalsınlar…
Son yüzyılın, son otuz yılında dünya ülkeleri Atatürk’ü paylaşmak için adeta yarış içerisindeler…
İşte listesi: (resimlerini yer kapladığı için paylaşmadım)
1. Place Ataturk – Vise, Belçika
2. Kemal Ataturk Avenue(cadde) – Dhaka, Bangladeş
3. Ataturk Avenue(cadde) – Islamabad, Pakistan
4. Atatürk Statue(heykel) – Mexico City, Meksika
5. Calle Mustafa Kemal Ataturk – Santo Domingo, Dominik Cumhuriyeti
6. Ataturk Heykeli – Be`er Sheva, İsrail
7. Atatürk Anıtı – Amsterdam, Hollanda
8. Atatürk Anıtı – Wellington, Yeni Zellanda
9. Caracas, Venezuela
10. Havana, Küba
11. Atatürk Bahçe Köyü – Oostzaan, Hollanda
12. Canberra, Avustralya
13. Albany, Batı Avustralya
14. Statuia lui Mustafa Kemal Ataturk – Bükreş, Romanya
15. Atatürkstraat – Rotterdam, Hollanda
16. Mustafa Kemal Ataturk Marg Caddesi – Yeni Delhi, Hindistan
17. Largo Mustafa Kemal Atatürk – Roma, İtalya
18. Atatürk Park – New Jersey, ABD
19. Yehud, İsrail
20. Karlovy Vary, Çek Cumhuriyeti
21. Karlovy Vary’deki o levha..
22. Kemal Atatürkstraat – Utrecht, Hollanda
23. Budapeşte, Macaristan
24. ABD’de bir Atatürk heykeli
25. Sialkot, Pakistan
26. Üsküp, Makedonya’da Atatürk heykeli
27. Lima, Peru – “Paz En Casa, Paz En El Mundo” “Yurtta Barış, Dünya’da Barış
28. Atatürk Sokağı, Tunus
29. Polonya’nın Wroclaw şehrinde “Liceum Profilowane nr VII, Patron: Mustafa Kemal Ataturk” adında bir okul bulunmaktadır.
30. Statue of Mustafa Kemal Atatürk – Kuşimoto, Japonya
31. Santiago, Şili
32. Ve tabi ki olmazsa olmaz ülkelerde de Atatürk’ün isminin verildiği çok sayıda yer bulunmakta. Atatürk Parkı – Bakü, Azerbaycan
33. Astana, Kazakistan
34. Atatürk Meydanı – Aşkabat, Türkmenistan
35. Atatürk Parkı – Bişkek, Kırgızistan
——————-
Ne dersiniz üzerinde düşünmeye değer mi?