Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
DÜŞÜNÜP TAŞINIYORUM NE İŞTİR ANLAMIYORUM
  • 0
  • 154
  • 04 Mart 2020 Çarşamba
  • +
  • -

Neyi mi anlamıyorum?
Şu Suriye topraklarında dönen dolapları anlayamıyorum…

Kimler kimin yanında duruyor?
Kim kimin cebine elini sokuyor?

İnanın bana hepsini birbirine karıştırır oldum…
Hemde öylesine karıştırır oldum ki; vallahi doğru bildiklerimi de birbirine karıştırıyorum…

Örneğin;
Neden ‘Suriye’nin askerleri’ demezler de…
‘Rejimin askerleri’ derler..

Neden ‘Suriye’nin bilmem ne köyü veya mıntıkası’ demezler de..
‘Rejimin filan köyü veya mıntıkası’ diye ifade ederler..

Daha düne kadar Suriye tüm dünya ülkelerinin resmen tanıdığı ve yönetim biçimine saygı duyduğu bir devlet değil miydi?

Yani demem o ki; daha düne kadar Suriye devleti denirken, niye şimdi ‘rejimin askerleri’ diye ifade ediliyor?

Rejim demekle neyi kastetmek istiyorlar?
Benim bildiğim rejim sözcüğü -eğer yanlış bilmiyorsam- bir ülke hangi sistemle yönetiliyorsa ona atfen yapılan bir tanımlama..

Yani bir ülkenin yönetim şekli ‘Komünist’ sistemse ona komünist rejim denir…
Cumhuriyet ise; cumhuriyet rejimi…
Krallık’sa krallık, diktatörlük ise diktatörlük rejimi diye ifade edilir.

Şimdi benim anlamadığım ve kafamın basmadığı nokta; Suriye bunlardan hangi kategoriye giriyor?

Yoksa henüz devlet vasfı kazanmamış da, yeni bir devlet kurmak için yasa-dışı silahlanmış yeni bir terörist örgüt mü?

Yani sonradan ortaya çıkan ÖSO (Özgür Suriye Ordusu’ Suriye devletinin asıl ordusu o da, bu zamana kadar Suriye’nin gerçek ordusu diye bildiğimiz ‘Ordu’ sonrada terörist ordu mu oldu?

Hani petrolün ötesinde Orta doğu coğrafyasında bitmeyen halk savaşları da o kadar bereketli ve hızlı bir şekilde ortaya çıkıyor da onun için böyle bir karmaşık soru aklıma geliveriyor…

Bu düşündüğüm karmaşık soruyu kanıtlayacak olursak…
Örneğin;
ÖSO yani Özgür Suriye Ordusu denilen bu askeri yapılanma hızlı bir şekilde 2010 yıllarında yapılanmış olup ve yine hızlı bir şekilde 40-50 bin arası silahlı gücü vardır…

Devam edelim…
Yine 2012 yılında hızlı bir şekilde ‘Peygamberin Zürriyeti Bölükleri’ kurulmuş olup ve 7 bin dolayında silahlı gücü olduğu söyleniyor…

Örneğin yine 2012 yıllarında kurulan ‘El Asala A Wataniya’ diye bir silahlı güç ortaya çıkış ve 13 bin dolayında savaşçısı varmış.

2013 yılında kurulan ‘İslami Cephenin’ 45 bir kadrolu savaşçısı.

Ve yine 2012 tarihlerinde hızlı bir şekilde yapılanan ‘El Nusra Cephesinin’ ise 5 binle 7 bin arası savaşçısı varmış.

Ve öte yandan ‘Halkın Koruyucuları Birliği’ (YPG) denilen silahlı örgütün ise 10’la-15 bin arası silahlı gücü olduğu söyleniyor..

Peki en çok gündem da olan ve 2013 yılında birdenbire ortaya çıkan IŞİD denilen ve -kafa kesen- örgütün kaç silahlı militanı var dersiniz?
Sakalları dizinde 30 bir savaşçısı varmış…

(daha irili ufaklı bir sürü silahlı örgüt yine var da yer işgali olmasın diye onları şimdilik pas geçiyorum.)

Hani nasıl denir; efendime söyleyeyim…
Şimdi bu karmaşanın ve kör dövüşünün içerisine birde dünyanın iki süper ülkesi olan ABD ve Rusya’nın silahlı güçlerini ekleyin..

Hatta ve hatta bu iki süper gücün eksenini dolduran ve onların saflarında yer alan ülkeleri de ekleyiverin…

İşte bu sözünü ettiğimiz legal ve illigal güçler Suriye başta olmak üzere Orta Doğu coğrafyasında at oynatıyorlar!
Kimi bilinçli bir şekilde ve kimide bilinç ötesi cirit atıyorlar!

Üstelik kim kimin yanında duruyor?
Kim kimin yanında duruyor veya duracak?
Bu duruş şekli de günden güne değişiyor…
Yani siz nasıl düşünürsünüz onu bilmem ama insanın vallahi kafası karışıyor…
Her neyse…

En iyisi daha fazla ‘kafa karışıklığına’ yer vermeden sohbetimizi sonlandıralım…
Yani benim kafam zaten karıştı, birde durup-dururken sizlerin kafasını karıştırmayayım..

Hoş kalalım,
Hoşça kalalım,
Sağlıkla kalalım,
En önemlisi bu kafa karışıklığından kurtulmak için; biz yinede düşünce eyleminden uzak kalmayalım…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM