Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
DUYGULARINI VE FİKİRLERİNİ ANLAYAMADIK SENİ SADECE ÇIKARLARIMIZ İÇİN KULLANDIK
  • 0
  • 153
  • 10 Kasım 2020 Salı
  • +
  • -

Bayramlar da…
10 Kasımlar da…
Siyaset arenasında…
Kısacası, çıkarımıza nerede denk düşüyorsan; orada kullandık adını!…
Yok-yok…
Senin fikirlerini ve duygularını anladığımız için değil…
O gün çıkarımıza çok uygun düştüğün için kullandık adını ve unvanını…
Halbuki sen bize miras olarak şu sözleri bırakmıştın;
“Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir.
Benim fikirlerimi, duygularımı anlıyorsanız, hissediyorsanız bu kafidir.”
Peki anladık mı?
Hayır, anlamadık…
Anlamış gibi yaptık…
Halbuki seni bütün dünya bizden daha iyi anlamıştı…
Hatta birçok ülke “neden bizde böyle bir lider yok” diye kıskanmıştı!…
Örneğin;
Küba’nın efsane lideri Fidel Castro bile bu konuda şöyle demişti;
“Tanrının Türk milletine en büyük hediyesi Atatürk’tür.”
Bu örnekten tatmin olmayanlar var ise başka örnek vereyim…
Bakın bu konuda Çin’in ünlü aktörü, senaristi ve yönetmeni ne diyor;
“Atatürk’ün hayatı Çin’de zorunlu ders…
Onun hayatını okumadıysan, bir şey bilmiyorsun demektir”
Çinliler böyle düşünüyor da, sanki Hindistanlılar farklı mı düşünüyor?
Alın size Hindistan’ın bağımsızlık hareketi ve ruhani lideri Mahatma Gandhi’nin Mustafa Kemal Atatürk hakkında düşündükleri;
“Mustafa Kemal İngilizleri yeninceye kadar, tanrıyı İngiliz zannederdim.”
Eeeee?
E’si şu;
Biz ne kadar anlıyoruz bu ülkenin kurucu liderini?
Onun düşüncelerini ne kadar gündemde tutuyoruz?
İşte asıl mesele bu…
Örneğin, söylediği güzel sözlerden anımsadıklarımızı sıralayacak olursak;
“Efendiler ve ey millet biliniz ki; Türkiye cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz.” demişti…
Şimdi bu mesajı soruya dönüştürecek olursak;
Türkiye cumhuriyetinde şeyhler, müritler ve meczuplar azaldı mı, çoğaldı mı?
Örneğin; Atatürk’ün sağlığında kaç cemaat ve tarikat örgütü vardı, şimdi kaç tane var?
Bu soruları yanıtlayıp, üzerinde düşünmeye değmez mi?
Başka ne diyordu –düşünce ve duygularını- anlamadığımız lider?
“Bağımsızlık ve özgürlük benim karakterimdir”
“Ekonomik bağımsızlığı olmayan bir ülke tam bağımsız sayılamaz.”
E, bizim ekonomik bağımsızlığımız olmadığına göre…
Biz şimdi hangi kategoriye giriyoruz?
Yine o büyük insan demişti ki;
“En büyük savaş, cahilliğe karşı verilen savaştır.”
Tamam da…
Bu savaşı kim verecek?
“Ben cahilin ferasetine inanıyorum” diyen ‘Porf’ unvanlı akademisyen mi verecek?
Yoksa bu konuda bir mehdi filan mı gelecek?
Peki dini inançlar konusunda ne diyordu adına ‘dinsiz’ ibaresi yakıştırdığımız lider;
“Din gibi temiz bir duygu, politika gibi kirli oyunlara alet edilemez.
Din ait olduğu yerde, temiz vicdan sahnesinde yaşanmalıdır.”
Bak, şimdi bu konuda bizimkilerin Allah’ı var….
Dinsel inançları asla ve asla siyasi arenalara sürüp, kirletmiyorlar!…
Başka ne diyordu el-oğlunun baş tacı yaptığı o büyük lider;
“Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.”
Peki bu konuda biz ne yapıyoruz?
Omuzlarda mı yükseltmeye çalışıyoruz?
Yoksa sokak ortalarında süründüre süründüre mi öldürüyoruz?
Ve birçok ülkede medeni kanun yokken…
Bugün kız çocuklarımız –yasal evlilik yaşına- gelince mi evlendiriyoruz?
Yoksa, 10-12 yaşına gelince gelinlik mi giydiriyoruz?
Aaaah, aah!
Neresinden tutmalı, nasıl anlatmalı bilmem ki!?
“Açma kutuyu, söyletme kötüyü” misali…
İnsan bir yola girdi mi; eteğindeki taşların hepsini dökesi geliyor…
Onun için sözü daha fazla uzatmadan…
Ve sizlerin de sinir dokusunu daha fazla bozmadan…
Sohbet konumuzu özetleyerek sonlandırmak isterim…
Efendim;
Bilenler biliyor da…
Bilmeyenler için söyleyecek olursak…
UNESCO “Atatürk Kimdir” başlığı altında şöyle tarif ediyor;
“Uluslararası anlayış ve barış yolunda çaba göstermiş üstün bir kişi;
Olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş devrimci;
Sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önder;
İnsan haklarına saygılı;
Dünya barışının öncüsü;
Bütün yaşamı boyunca insanlar arasında;
Renk, din, ırk ayrımı gözetmeyen eşsiz bir devlet adamı;
Türkiye cumhuriyetinin kurucusu”
Yok, yok…
Bizden korktukları ve çekindikleri için almamışlar bu kararı…
İnandıkları için almışlar…
Büyük lider kolay olunmuyor…
Üstelik ‘büyük lider’ olabilmek için ‘sansasyon’ filanda gerekmiyor..
Sadece yaptığınızla ve yapacağınızla güven vermeniz yetiyor…
Tıpkı;
Bütün dünya ülkelerinin hayran olduğu Mustafa Kemal Atatürk gibi…
10 Kasım 1938
Vay be!
Yıllar nede çabuk geçiyor…
Demek, o büyük adamın aramızdan ayrılalı 82 yıl olmuş ha!?
Bak “büyük adam” dedim de, aklıma –yaşanmış-çok güzel bir anı geliverdi…
Onu da anlatarak ‘bitirmemi’ ister misiniz?
Tamam; anlatayım o zaman…
“Atatürk’ün öldüğü gün, İstanbul Üniversitesin de ders okutan bir Alman profesörü, derse girdiğinde öğrencilerin üzgün halini görünce, yüreği parça parça olmuş halde Üniversite rektörüne telefon ederek;
-Bugün ders veremeyeceğim, ne yapayım dersiniz?” diye sorar…
Rektörde Alman profesöre şu yanıtı verir;
-Sizin memleketinizde büyük bir adam ölünce ne yapılıyorsa onu yapın…
Rektöre, Alman profesör şöyle der;
-Almanya da hiç bu kadar büyük adam ölmedi ki…”
Senin fikirlerini ve duygularını anlamasak da;
Işıklar içinde uyu büyük insan…
Aradan kaç yıl geçerse geçsin;
Unutulmadın, unutulmayacaksın…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM