EKMEDEN BİÇENLER TAYFASI

EKMEDEN BİÇENLER TAYFASI

Emek harcanmadan, gayret göstermeden verim alınmaz,  kendisine karşı fedakârlık yapmadığın kimseden sana karşı özveride bulunmasını beklememelisin.  Bugün herkesin gözü önünde yapılan bir yanlışlığın yine herkesin gözü önünde konuşulması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bizlerin ortak tabularını, inancını ve eğilimlerini bu ekmeden biçenler ortadan kaldırıyorlar. Bazılarımız “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!” deyip bunları görerek köşelerinde sessizce ve eylemsiz beklerken; bazılarımızın ise bunları görmeye mecali kalmamış durumda. Ama şimdi soru sorma ve bunları konuşma vaktidir. Geçmiş yazılarımda size okuyucularıma “birbirimize karşı samimiyetin ölümünden bahsetmiştim bugün ise nerden geldikleri bilinmeyenler tarafından ortak değerlerimizin öldürülmesini anlatmak istiyorum. Gerçeklerin kıymetini estetik planda göstermeye çalışmak istiyorum, insanları ötelenme onlar gibi olmamak ama her fırsatta onlar gibi olmaya zorlanmak temayülünü açık bir dille anlatmak istiyorum…
ABD’nin büyük paralar aktararak kurduğu NED çatısı altında kurulan Ulusal Demokrasi Enstitüsü (NDI) mali desteği doğrudan ABD Dışişleri Bakanlığı ve ABD Kongresi’nden alıyor. Bu kuruluşun Türkiye ayağı DDA “ABD Kongresi tarafından fonlanan organizasyon NED alt kuruluşu olan Ulusal Demokrasi Enstitüsü (NDI) ABD dışındaki ülkelerde sözde demokrasi projesi maskesiyle hareket ediyor. NED, 1983’te 40’ıncı ABD Başkanı Ronald Reagan’ın talimatıyla kuruldu. “Ayrılıkçı, azınlıkçı gruplara müdahale eden bir örgüt Reagan kuruluşun Misyonunu, “Dünya’daki demokrasi hareketlerine yardım etmek ve desteklemek” şeklinde açıklamıştı. Gezi İddianamesi ile SAROZ la bağlantıları ortaya çıkartılarak deşifre edilen TESEV ve Açık Toplum Enstitüsü gibi vakıfların yerini DDA aldı DDA gibi oluşumlar çeşitli STK’ları ( sivil toplum kuruluşu ) örgütleyerek Türkiye’de siyasete müdahale etmek istiyor. Temsilcilerinin bu Misyon doğrultusunda hareket ettiği dikkat çekmektedir. Ülkemizde bulunan bu sivil toplum kuruluşları Ülkenin ekonomisinden, birlik beraberlik ve dini inançların zayıflamasından söz ederek toplumu etkilemektedirler.
Tarih boyunca görmüşsünüzdür ne zaman Türkiye sistem adına köklü bir değişiklik yapmaya kalksa ne olduğu belirsiz işbirlikçi tiplerin türediğini görürsünüz. Bunlar mahalleye paraşütle inmiştir, hemen alelacele kendilerine tutacakları köşeler gösterilir ve bizlere narkoz vererek uyuşturmaya başlarlar. Değerlerimiz, kavramlarımız onların çıkarları uğruna toplumun düşünceleri, Dejenere edilirken oluşturulan o koca boşlukta zayıflatılmış ve içeriği boşaltılan yeni değerler silsilesiyle karşı karşıya kalırız. Artık, mahalleye paraşütle inen tayfa mahallede salyangoz satmaya başlar. Bizlerin kendi içerisinde çelişki yaşamasına sebep olurlar. İşte insan o an çelişki yaşarken bir rüzgâr essin ister, “tüm sırları açığa çıkaran bir rüzgâr”. Ama bir yandan da hep şunu düşünür durur; bulutlu havada kiremit aktarılmaz diye. Asıl meselede bu ikilemden nasıl kurtulacak? Öyle gözüküyor ki bizim bu ikilemden kurtulmamız güç bir durum ve kendi kendimize zulüm etmenin de ötesine geçemeyeceğiz gibi duruyor.
Mahalleye paraşütle inip, ekmediği yerden biçenler layık olmadıkları yerlere geldiklerinden ve bu imkânlarını kullanarak “içeriden görünmez bir bariyer” oluşturmaktadır. Güveni, inancı ve imanı zedeledikleri için “dava delisi” insanları saf dışı bırakmışlar (ya da onlar bu savaşta başarılı olamayıp kendi kendilerini saf dışı bırakmışlar) ve halkı aslı olmayan düşüncelere mahkûm etmişlerdir. Buluştukları makam, mevki, para ve şöhreti bırakmak istememekle birlikte “geleceği sömürgeleştirmek” istemektedirler. Böylece gelecek yok edilir ve onun yerine aynıdan aynıya geçiş konulur. Sanırım en tehlikelisi de budur. Makamda gözümüz yok, parada gözümüz yok; doğru bildiğimizi söyleyip Türkiye’yi ve Türk Milletini müdafaa edeceğiz, bizim zaferimiz budur. Lakin şunu eklemeden geçemeyeceğim; bilirsiniz Hz. Ali’nin şu sözü meşhurdur: “Bir insanı layık olmadığı yere koymak zulümdür.”

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?