Neden ‘belki’ diyorum?

Bu konuya dair kuşkum;

Bizler, geleneklerine sımsıkı sarılan bir milletiz…

Aradan kaç yüzyıl geçerse geçsin;

Atadan-dededen bize miras olarak intikal eden geleneklerimizi öyle kolay kolay terk etmeyiz…

Bu geleneklerimizin en kutsalı ve en önde gideni de ‘erkek egemenliğimiz’ olduğu için;

‘Saçı uzun, aklı kısa’ kadın kısmına öyle kolay kolay yüz vermeyiz!

Gün gelir;

Osmanlı tokadını vurduk mu, yere sereriz!

Gün olur;

Saçını yular gibi tutup, yerlerde sürükleriz!

Sürükleriz;

Çünkü bizler kaytan bıyıklı, burma bıyıklı babayiğit herifleriz!

Böylesine özel…

Böylesine güzel bir köklü geleneğe sahip olduğumuz için değil midir ki;

“Heeeyyyyt!…

Anamı kesen ben!

Karımı doğrayan ben!

Bacımı boğazlayan ben!” diye nara atanları hoş görerek, bağrımıza basmıyor muyuz?

Kabadayılarımız bu tür naralarla ortalığı çınlattığında;

“Vay be!”

“Erkek dediğin işte böyle olur” diyerek, kendimize bir ‘kahramanlık’ payesi çıkarmıyor muyuz?

Kim ne kadar ‘çıkarmıyoruz’ derse desin;

Bence çıkarıyoruz…

Efendim…

Sözü şuraya bağlamak istiyorum..

Bugün; 25 Kasım…

Bugün;

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü…

Diğer dünya ülkelerinde ‘kadına şiddet’ hangi boyuttadır?

Günde kaç kadına şiddet uygulanıyor?

Kaç kadın öldürülüyor?

Kaç kadın taciz edilip, kaç kadına tecavüz ediliyor?

Bu konuda pek istatiksel bir bilgiye sahip değilim…

Bunu bilmiyorum ama…

“Cennet anaların ayağının altındadır” denilen benim bu güzel ülkemde günde kaç kadının öldürüldüğünü…

Kaç kadının ırzına geçildiğini…

Kaç küçücük kızın gelin edildiğini…

‘Namus’ adına kaç kadının, kızın, gelinin sokak ortasında herkesin gözleri önünde öldürülüp, amel defterlerinin dürüldüğünü!…

Gündelik gazetelerin ‘cinayet haberlerinden’ okuyorum..

Gazetelerden okuyamazsam;

Akşam televizyon haberlerinden dinliyorum…

Neymiş;

25 Kasım tarihi ‘Kadına Yönelik Şiddete Mücadele’ günüymüş…

Neden 365 gün değil de, sadece 25 Kasım günü…

Yani;

Kadına Şiddetle Mücadele etmek sadece 25 kasım tarihinde mi olmalı?

Veya da ne bilim ben;

Her 25 kasım tarihi geldiğinde “aman kadınlara şiddet yapmayın” diye mi nara atmalı?

Sizlerde mutlaka bilirsinizdir ya;

Son on yılda ülkemizde 4 bine yakın kadın öldürülmüş…

Şu rakama bir bakar mısınız; bir ilçe nüfusu kadar…

Peki neden?

Neden öldürülmeye laik görülüyor kadınlar?

Sorun;

Cehalet mi?

Ekonomik mi?

Eğitim yetersizliği mi?

Psikiyatrik mi?

Kör gelenekler mi?

Nedir;

Günden-güne çoğalan ‘kadına şiddet ve cinayetlerin’ nedeni?

Bu soruların ve sorunların üzerinde düşünmek gerekmez mi?

Kimlerin mi düşünmesi gerekiyor?

Tabi ki öncelikle bu ülkeyi “en iyi şekilde yönetmek istiyorum” diyenlerin düşünmesi gerekiyor…

‘Eğitim sistemimizi’ temsil ettiğini iddia eden;

Milli Eğitim Bakanlığının düşünmesi gerekiyor…

Eğer bu olumsuzluklar bir kültür sorunuysa;

Bunun üzerinde uzun uzun Kültür Bakanlığının düşünmesi gerekir.

Bu konu eğer ‘Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının işiyse;

O zaman da bu ‘bakanlık’ konuyu masaya yatırıp, çözüm getirmeli…

Yok daha da olmadı;

Her şeye ‘fetva’ çıkaran ‘Diyanet İşleri Başkanlığı’ bu ‘kadına şiddet ve cinayet’ üzerine de bir ‘fetva’ çıkarmalı!…

Neden böyle düşünüyorum?

Çünkü;

Mustafa Kemal Atatürk’ün kadınları-erkeklerle eşitlemek için getirdiği ‘medeni yasa’ hiçbir işe yaramadı da, onun için böyle düşünüyorum…

Hani birçok ülkenin ortaklaşa imza altına aldığı;

İnsan hakları Sözleşmesi…

Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi…

Avrupa kadın Hakları Sözleşmesi…

İstanbul Kadın Hakları Sözleşmesi bu zamana kadar hiçbir işe yaramadı da, onun için ilgili ‘bakanlıklar’ bu konuya bir el atsalar iyi olur diye düşünüyorum…

Ve şimdi de sözü size bırakıyorum…

Buyurun…

Kadına şiddet konusunda sizler ne düşünüyorsanız bakalım…

Bu konuda güzel önerileriniz olursa, altına bizde imza atalım…