ESKİDEN KÖYDE ÖĞRETMEN VARDI TİYATRO OYUNU KÖYLERE ÇIKARDI

ESKİDEN KÖYDE ÖĞRETMEN VARDI TİYATRO OYUNU KÖYLERE ÇIKARDI

Evet evet…
Tıpkı masal gibi ama…
Yanlış okumadınız…
Aynen ‘üst başlıkta’ dediğim gibi;

Köylerimizde okul vardı…
Okullarda birbirinden idealist öğretmenler;
Ve öğrencileriyle birlikte, halkının aydınlanmasını isteyen devrimci ve toplumcu düşünceye sahip öğretmenler vardı…

O toplumcu düşünceye sahip öğretmenler ki;
Bir yandan öğrencilerini eğitip öğretiyor ve bir yandan da köy halkına ışık olmaya ve çağın gerisine düşenlerin elinden tutup onları aydınlığa çıkarmaya çalışıyordu…

Hemde öylesine hızlı bir şekilde aydınlığa çıkarmak istiyordu ki;
Gün geliyor; onların sözlü ve yazılı dilekçesi oluyor…
Gün oluyor; onların acılarını dindirmek için ilaç oluyor!
Ve gün geliyor; yıllarca sanat ve kültür denilen şeylerden uzak kalmış yöre halkını sanat ve kültür etkinlikleriyle buluşturuyordu.

Tıpkı bundan yarım asır önce değerli meslektaşım ve sanat ruhlu arkadaşım Hasan Midillioğlu’nun öğretmenlik yaptığı Bulancak İcilli Köyüne Giresun Öğretmen Okulunun hazırlamış olduğu tiyatro oyununu ve diğer sanat etkinliklerinden bazılarını götürüp, köy halkına ve okul öğrencilerine buluşturup izlettiği gibi…

Vay be!…
Demek böylesine güzel günlerde vardı ha?

Ama şimdi hepsi arkada kaldı…
Hepsi anıların içinde saklandı!
Fakat yine de ne mutlu bize ki;
O güzel günleri yaşamak nasip olmuş bize!

Şimdi kim bilir -ileriye değilde, geriye yönelik özlem duydum diye- beni yadırgayanlar olacaktır ama varsın yadırgasın…

Ben nasıl unuturum o güzelim birliktelikleri…
O güzelim arkadaşlık günlerini…
Nasıl unuturum; birbirimizle yarışırcasına başta öğrencilerimiz olmak üzere toplumsal sorumluluklarımızı yerine getirmek için birbirimizle yarıştığımız günleri nasıl unutabilirim?

Aaaah, aah!
Öylesine çok güzel ve öylesine çok güzeldi ki…
Hala o günler burnumda tütüyor!

Vay be!
Gördünüz mü; (zaman tüneline girince konudan ne kadarda uzaklaştık.)
Halbuki biz Öğretmen Okulu yıllarımızda sahneye koyduğumuz tiyatro oyununu Bulancak İcilli Köyüne nasıl götürüldüğü üzerine konuşacaktık…
Yine sapıttık!
Yine yolu uzattık!

Neyse, konuyu daha fazla uzatmadan derleyip toparlayalım;
Anımsayabildiğim kadarıyla Öğretmen Okulu ikinci sınıftayız…
16 Mart Öğretmen Okulları Kuruluş yılı etkinlikleri için o yıl Necati Cumali’nin “VUR EMRİ” oyununu sahneledik…

Coğrafya öğretmenimiz Hüseyin Şensoy yönetmenliğinde şu arkadaşlar görev almışız oyunda;
Şaban KARAKAYA (yani ben)
Leman ŞENEL
Eyüp ÖZBEK
Serpil DOĞAN
Mehmet ÖZCAN
Tahsin DERVİŞOĞLU
Yaşar KOÇ

O yıl sahnelediğimiz bu oyun gerçekten de çok beğenildi…
Ve (bizden önce mezun olan) değerli arkadaşımız Hasan Midillioğlu ise Bulancak İcilli köyünde hem öğretmenliğini yapıyor ve bir yandan da sanatçı kişiliği altında sanat etkinliklerini sürdürmeye çalışıyor…
Ve bizim oyunumuzu köy halkına sunmak için her türlü ön hazırlıkları yapıp bizleri köyüne götürüyor…

Bulancak İcilli köyüne gidiyoruz…
Biz daha köye çıkar-çıkmaz halk okul bahçesini doldurmuş…
Halk ve öğrenci sayısı aşağı-yukarı 500’le 800 arasında…
Biraz geciktik mi nedir;
Halk adeta bizi bekliyor..

Hızlı bir şekilde okul bahçesinin bir kenarına çarşaf, dastarlar’la canhıraş bir şekilde sahnemizi kurduk…
Ve etkinliklerimizi sırasıyla sunduk…

Yuvarlak bir çember şeklinde etrafımızı çevreleyen halk bizim sunduğumuz ‘tiyatro oyununu’ o kadar çok beğendi, o kadar çok beğendi ki; (bilinçli bir şekilde olmasa da) bizleri ayakta alkışladı.

Şimdi söyler misiniz bana; nasıl unutabilirim bu güzellikleri?
O hilesiz-hurdasız samimiyetleri…
Hormonsuz içtenlikleri nasıl unutabilirim?

(Görselde sizlerle paylaştığım fotoğrafı sevgisi meslektaşım Hasan Midilliğioğlu arşivinden çıkarıp 50 küsur yıl sonra sosyal medyada yayınlayınca ilk kez gördüm bu fotoğrafı ve benim için büyük bir sürpriz olduğu için -geçmişe yönelik- bu sohbet yazısını yazma geriği duydum)

Umarım fazla sıkıcı olmamışımdır…
Eğer fazla can sıkıcı olduysam, özür dilerim…
Hoş kalın,
Hoşça kalın,
Sağlık ve mutluluklar içinde kalın…

NOT: (Görselde paylaştığım fotoğrafta çıplak bir şekilde elini yüzünü yıkayan ben; Şaban Karakaya ve elime su döken ise -anam rolünde- oynayan (rahmetli) Leman ŞENEL…Bu vesileyle kendisini bir kez daha rahmetle anıyorum.)

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?