Vay beee!
Demek 12 Eylül darbesinin üzerinden 38 yıl geçti ha!
Halbuki daha dün gibi geliyor insana…
Neden dün gibi geliyor?
Çünkü yaşanan acılar daha dinmedi, açılan yaralar daha kabuk bağlamadı da; onun için dün gibi geliyor.
Vay beee!..
Demek o yıl doğan bir çocuk; bugün 38 yaşına geldi ha!
Kim bilir bugün 38 yaşına gelenler, o günlerde yaşanan acıların neler olduğunu tahmin edebiliyorlar mıdır?
Ne yalan söyleyeyim; en çok bunu merak ediyorum…
Birde (sadece 1980 yılını ölçü alırsak) bugün 38 yaşına ayak basmış kaç kişinin olduğunu (diyeceğim ama) bunun hesabını yapmak kolay…
Yıl 1980
Ülkemizin nüfusunu istatistikler 43 milyon 900 küsur gösteriyor.
Hadi ben bunu -düz hesap- 44 milyon yapayım…
Şimdi bu rakamı 81 milyondan çıkarırsak; geriye 37 milyon gibi bir rakam çıkıyor…
Şimdi acaba diyorum; “bu 37 milyon kişi 12 Eylül darbecilerinin bu ülkeye getirilerinin ne olduğu ve götürülerinin neler olduğu hakkında herhangi bir bilgileri var mıdır?
Varsa ne kadar vardır?
Öleni-yiteni, acı çekenleri nasıl değerlendiriyordur?
Bu darbeyi gerçekleştirenlere nasıl bakıyordur?
Suçluyor mudur, alkışlıyor mudur?
Yaşanan acıları -başkalarından dinlemiş veya bir kitaptan okumuş da olsa- üzülüp ve üzerinde düşünüyor mudur?
Vesaire, vesaire…
Buna benzeş sorular, beynimin kıvrımlarında dolaşıp duruyor!
Hani “vatanı kurtarmak için”(!) bu faşist darbeyi gerekli görüp, hatta adeta ‘kutsal’ sayanları ‘darbelerini’ başarıyla gerçekleştirip ve bu işin içinden ‘alınlarının akıyla’ çıktıktan sonra örneğin ABD Başkanı Jimy Carter bu işe çok sevinmiş ve sevincinden -ister istemez- şu sözler dökülmüştür; (önce İngilizce söyleyelim)
“Our boys did it” (bu it sözcüğünü ben söylesem başka anlarlardı)
“Bizim çocuklar başardı”
Demek ki bundan 38 yıl önce -vatanı kurtarma adına- ünlü 12 Eylül faşist darbesini yapanlar kimin çocuklarıymış?
ABD’nin…
“Ey bana inanmayanlar” bu sözleri ben demiyorum, resmi kayıt altına alınmış tutanaklar söylüyor…
Demek ki neymiş?
Yapılan bu ‘darbe’ içeride çıkarılan ‘kardeş kavgasını’ önlemek, ülkeyi huzura kavuşturmak falan değil; birilerinin kaçırılan huzur ortamını tekrar sağlamak için yapılmış!
Hemde öylesine acımasız bir şekilde yapılmış ki; adeta “sağ gösterilip-sol vurulmuş!”
Ve ne kadar ‘ABD karşıtı’ insan varsa…
Ne kadar ‘sömürü ve talana karşı’ direnen insan varsa..
Ne kadar ‘gericiliğe ve ırkçılığa karşı’ duran insan varsa…
Kısacası; ilericiliği ilke edinenleri!
Sosyalistçe düşünen devrimcileri!
Emeğin ekseninde örgütlenenleri!
Gösterişten uzak duran Atatürkçüleri!
Her türlü sömürüye karşı çıkan ve alır-terinin yanında duran emekçileri!
Bilimin ve çağın kulvarında koşmak isteyen eğitimcileri bir an önce ortadan kaldırmak için bu darbeyi yapmayı kendilerini ‘hak’ saydı ABD’nin “Boys’ları!”
İşte size 12 Eylül Cuntacılarının -vatanı kurtarmak- (!) adına gerçekleştirdikleri (kayıtlara geçmiş) istatistiksel rakamlar ve 12 Eylül sürecinin faturası;
650.000’den fazla kişi göz altına alındı.
1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
210 bin dava açıldı ve bu davalarda 230 bin kişi yargılandı.
7 bin kişi için idam cezası istendi.
517 kişiye idam cezası verildi.
50’si infaz edildi.
(18 sol görüşlü, 8 sağ görüşlü, 23 adli suçlu, 1’i Asala militanı.)
98.404 kişi “örgüt üyesi” olarak yargılandı.
71.000 kişi TCK 141, 142 ve 163. maddelerinden ceza aldı.
388.000 kişiye pasaport verilmedi.
14.000 kişi vatandaşlıktan çıkarıldı.
30.000 kişi mülteci olarak yurt dışına gitti.
300 kişi kuşkulu şekilde öldü.
Cezaevlerinde 299 kişi yaşamını yitirdi. 171 kişinin “işkence”den öldüğü belgelendi.
14 kişi “açlık grevinde” öldü.
23.677 derneğin faaliyeti durduruldu.
3.854 öğretmen, 120 akademisyen işlerinden ihraç edildi.
(Bunlar özetleyerek vermek istediğim rakamlar olup, daha buna benzer bir sürü -insanlık dışı- ortaya koyulmuş eylem rakamları da var.Onun için sohbetimize yarın kaldığımız yerden devam edeceğiz)
Şimdilik hoşça kalın…
Ülke ve toplumsal konulara duyarsız kalmayın…