FINDIK BAHÇESİ DE SATIN ALIYORLAR GALİBA YAVAŞ YAVAŞ YERLEŞİYORLAR

FINDIK BAHÇESİ DE SATIN ALIYORLAR GALİBA YAVAŞ YAVAŞ YERLEŞİYORLAR

Kimlerden mi söz ediyorum?
Görselde paylaştığım fotoğraflara bir kez daha bakarsanız; kimlerden söz ettiğimi bal gibi anlarsınız!
Kimlerden söz edeceğim; tabi ki Araplardan söz ediyorum.
Hani şu Doğu Karadeniz bölgemizi çok seven Araplardan!
Bölgemizde yıldan-yıla sayıları çoğaldıkça; sevindiğimiz…
Gayrimenkullerimizi satın aldıklarında el-üstünde gezdirdiğimiz!
Yeşil Amerikan Dolarlarıyla alışveriş ettiklerini görünce zevkten dört-köşe olup; erim erim eridiğimiz!
Ve birbirimizle çok hızlı bir şekilde kaynaşmak için İş Yerlerimize Arapça tabelalarını astığımız Arap dostlarımızdan söz ediyorum.
Çok şükür gün geçtikçe bölgemizde sayıları o kadar çok hızlı bir şekilde artıyor, o kadar çok artıyor ki; sayıları arttıkça dahada çok sarmaş-dolaş oluyoruz!
Mutlanıyoruz!
Gururlanıyoruz!
Hatta en kısa zamanda birbirimizle kız-oğlan evliliği yaptırarak bir an önce ‘yakın akraba’ olmak istiyoruz…
Sizlerde mutlaka biliyorsunuzdur ya…
İşte sizlerinde bildiği gibi genellikle 1999 yılından bu yana Doğu Karadeniz Bölgesinde Arap Turistler bölgemizi gezdikçe hoşuna gider oldu ve ‘hoşuna gittiği yerleri de’ bastırıp parayı alıverdiler!
Bastırdılar yeşil doları; yemyeşil otlak ve yaylalarımızı aldılar…
Deniz kenarında en güzel yerlere gökdelenlerini yaptırdılar!
Daha olmadı, bastırdılar ‘yeşil doları’ yapılmış konutları aldılar…
Ön plana paravan şirketler ve komisyoncular koyarak; doğanın en güzel yerlerine beş yıldızlı, altın sarısı oteller kondurdular..
Şu son yirmi yılın içerisinde gözlerimizin içine baka-baka ve bizleri adeta kenara bıraka-bıraka o kadar çok gayrimenkuller, konut ve taşınmaz mülk sahipleri oldular ki;
Bölgemiz insanı, nelerin kime ve kaça satıldığının farkına bile varamadılar!
(Örneğin burada merakınızı gidermek için tadımlık da olsa özet bir örnek verecek olursak;)
Bölgede Trabzon ilimiz, gayrimenkul satışında birinci sırada…
İkinci sırayı Ordu…
Üçüncü sırada Giresun…
Dördünce sırada ise Rize ilimiz en önde gider illerimiz arasında.
Ardından da diğer illerimiz geliyor…
Örneğin yine burada birinci sırayı alan Trabzon ilimizde yapılan gayrimenkul ve konut satışlarını rakamlarla ifade edecek olursak;
(2016-17 yılları içerisinde)
Suudi Arabistan 784 bin konut ve gayrimenkul satın alıyor.
Kuveyt 154 bin 515
Birleşik Arap Emirlikleri 1186
Katar 1758
Ürdün 1154 konut ve gayrimenkul sahibi oluyor Trabzon’da…
Eh, ikinci ve üçüncü sırada olan Ordu ve Giresun’daki rakamlar da bu rakamlara yakın rakamlar…
Nasıl böyle iyi mi?
İyidir iyi…
Hatta o kadar iyidir ki; konut satışlarından hızını alamayan Arap Şeyhlerimiz veya dostlarımız, hızını alamamış olacaklar ki; bu yıl Ordu ilimizden ‘Fındık Bahçeleri’ de satın almaya başladılar…
Hatta Ordu ilimizdeki Emlak Satışı yapanlar, Emlak Müşavirleri Derneği yetkilileri satışların daha çok çoğalabilmesi için adeta olumlu demeçler verdikleri gibi aynı zamanda satışların daha çok olabilmesi için adeta Arapların mülk alımından bayağı mutlu olduklarını ifade ediyorlar…
“Peki bu işin sonu mu ne olacak?”
Vallahi bana böyle bir zoru soruyorsanız; orasını ben bilemem!
Bunu bilse-bilse yine büyüklerimiz bilebilir…
Ancak benim bilebildiğim, bundan sonra hızlı bir şekilde Arapça dersler alıp, bir an önce Arapça konuşmayı öğrenip, gelecekte zor günler yaşamamalıyız!
Yani -filmlerden aklımda kaldığı kadarıyla- “Şükraaan” teşekkür anlamına geliyordu galiba…
“Yallah, yallah!” diye de bir şeyler söylüyorlar ama inanın ben ne anlama geldiğini bilmiyorum…
Ama eskiden bizim yöremizde -argo- anlamında kullanılır ve eğer birisinin yanımızdan bir an önce gitmesini, ayrılmasını istiyorsak;
“Yallah, yallah!” deyiverirdik…
Ancaaaaak!…
Bir zaman geçtikten sonra (tıpkı İsrail’in Filistinlilere dediği gibi) onlar bizlere mi “Yallah yallah!” der…
Yoksa biz mi “Yallah yallah” deriz, vallahi orasını da bilemem!
Benim burada aklıma gelen tek şey;
Yazdığı şiirler nedeniyle bileklerinden kelepçeler eksik olmayan;
Mahpus damlarından çıkarılmayan,Hasan Hüseyin Korkmazgil’in dizeleri aklıma geliyor..
Hani şu Amerikalı dostlarımızın ‘yardımlarla’ ülkemize girip de bir daha geriye dönmemeleri gibi…
Durun en iyisi sizlerle onu da paylaşayım;
Birgün çıkıp geldiler – anlamsız yüzlerini ve gülüşlerini –
tüketimartıklarım üretimorganlarını ve eski külotlarını –
çikletlerini çukulatalarmı getirip bıraktılar – tiklerini mi-
miklerini çiğliklerini – gençkızların düşlerini getirip bırak-
tılar – hergün hergün yeniden getirip bıraktılar – iplerini
oltalarını konservekutularmı – süttozlarmı soyalarını sa-
lemlerini – kısırlıkhaplarmı madalyalarını tasmalarını –
bayraklarını bayrakyırtmalarını sövmelerini – anamıza
bacımıza çocuğumuza – en çok önem verdiğimiz şeyle-
rimize – üretimorganlarını ve tüketimartıklarım kullana-
rak – tanrının ve isa’nın ve bizimkilerin izniyle – atlarını
seyislerini çombelerini – tıraşlarını ve dişlerini getirip bı-
raktılar – hergün hergün yeniden getirip bıraktılar – son-
ra güzel güzel anlaşmaları – sonra güzel güzel sözleş-
meleri – sonra güzel güzel paylaşmaları – asılmış-
ların ve asılacakların izniyle – vedurmadan durmadan
baltazar bayramlarını – sonra güzel güzel savaş uçakla-
rını – radarları rampaları atombombalarmı – denizaltı de-
nizüstü birşeylerini – bilinçaltı bilinçüstü herşeylerini –
piekslerini bitekslerini bitpazarlarını – eroinlerini kokain-
lerini getirip bıraktılar – hergün hergün yeniden getirip
bıraktılar-
ve sonra çekilip gitmediler gemilerine
ve sonra çekilip gitmediler gemilerine
ve sonra çekilip gitmediler gemilerine
ve artık okadar çok şey getirdiler ki
ve artık okadar çok şey getirdiler ki
ve artık okadar çok şey getirdiler ki
bağımsızlığa yer kalmadı ülkemde
———————
Bunun üzerine benim yorum yapmam daha yakışık almaz..

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?