GELİN BOŞ NUTUKLARI DİNLEMEYELİM ATATÜRK’ÜN NUTKUNU HEDİYE EDELİM

GELİN BOŞ NUTUKLARI DİNLEMEYELİM ATATÜRK’ÜN NUTKUNU HEDİYE EDELİM

 

Çukurova Belediye Başkanı böyle bir ‘hediye’ eylemi başlatmış.

Belediyenin Meclis Üyelerine Atatürk’ün ‘Nutuk’ kitabını bağışlamış.

Sizleri bilmem ama ben ayakta alkışlıyorum bu Belediye Başkanını.

“Bravo” diyorum…

“Helal sana be Başkan” diyorum…

“Biz eğitimcilerin yapamadığını sen yapıyorsun” dedikten sonra inan senin yaptığın bu güzel eylemin karşısında bir eğitimci olarak itiraf etmeliyim ki; utanıyorum.

Ve sizi bir kez daha kutluyorum…

İyi ki ülkemizde sizin gibi ‘kitap okumayı önemseyen’ ve ön planda tutan değerli Belediye Başkanlarımız var…

Duyanlar duymuş ve basından okuyanlar okumuştur da; ben haberi olmayanlar için kendi köşemde ve sayfamda bir kez daha bu güzel haberi paylaşmak istiyorum.

Çukurova Belediye Başkanı; Soner ÇETİN, (Aynı zamanda Doğu Akdeniz Belediyeler Birliği Başkanı)

Kendi yönetimini yaptığı Belediye Meclisi Üyelerine bir oturumda Atatürk’ün “NUTUK” kitabını hediye ediyor okumaları için…

Ve bu konuda da düşüncelerini şöyle ifade ediyor;

“Bugünlerde herkesin tekrar tekrar okuması gereken Nutuk hepinizin sıralarında bulunuyor. Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü, Anadolu insanının tutsaklığının zincirlerini kırarak verdiği bağımsızlık mücadelesini, bu büyük mücadelenin hangi koşullar altında verildiğini anlatan bu önemli eseri hepimiz tekrar tekrar okumalıyız. Meclis üyelerimize de armağanımız olsun” diyor.

Ve bütün Belediye Meclis Üyeleri masalara dağıtılan Nutuk Kitabını aldıktan sonrada Atatürk ve Nutuk hakkındaki görüşlerini şu şekilde özetliyor:

“Atatürk bu güzel Cumhuriyetimizi kurmuş ve bizlere emanet etmiş. Cumhuriyeti korumak ve sonsuza kadar yaşamasını sağlamak, bizlerin elinde. Dağıttığımız çok kıymetli Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün ’Nutuk’ kitabının, 7’den 70’şe herkesçe okunarak özümsenmesini diliyoruz. Okumak bize iyi gelecek; çünkü okudukça unutmayacağız; ne geçmişimizi ne de geleceğimizi”

Şimdi gel de alkışlama böyle bir Belediye Başkanını…

Ancak, biz alkışlayalım-alkışlamasına da, benim asıl merak ettiğim; acaba bu bizim takdir ettiğimiz, alkışladığımız ve övgüler, methiyeler düzdüğümüz Belediye Başkanına başkaları nasıl bakmıştır?

Tahminen şöyle düşünmüş olabilirler?

Bence birçok (fuzuli bir şekilde makam işgalcileri) şöyle düşünmüş ve kendilerince şöyle yorumlar yapmış olabilirler diye düşünüyorum;

“Başka işin mi yok be adam”

Ha-ha-ha…Hi-hi-hi.. gülmeye benzen bir kişneme yaptıktan sonrada;

“Gele-gele sıra Atatürk’ün Nutkuna mı geldi be!” diye mırıldanmalar inanın ta benim kulaklarıma kadar geldiğini hissediyorum.

Çünkü bu tür düşünenlerin ne Atatürk’ten haberi var, nede Nutuk denilen kitaptan haberi var…

İnanın yüzde-doksanının vallahide haberi yok, billahi de…

Varsa da, aynı şekilde iddia ediyorum; yüzde-doksanı okumamıştır!

Zaten okusa da anlamamıştır!

Çünkü bugün ülkemizdeki birçok yönetici durumunda olan erkler ve kanaat öncüleri; bırakın kitap okumalarından vazgeçtim….

Kitap düşmanı olmasınlar, öper de başıma koyarım…

Çukurova Belediyesinin değerli Başkanı; Soner ÇETİN ne diyor; Atatürk ve hediye ettiği Nutuk hakkında;

“Geçmişimizi doğru öğrenirsek, geleceğimize doğru ışık tutarız” diyor..

Yanlış mı söylüyor?

Sapına kadar doğru söylüyor…

Ki…

O Çukurova ki; İşgal Kuvvetlerinin acımasızca saldırılarını göğüs germiş ve ölümüne direnmiş bir bölgemizdir…

Kuvvayi Milliye hareketinin içinde bulunan bir dedenin ve ninenin torunu olmalı ki;Belediye Başkanı Soner ÇETİN, geçmişte yaşanan acıların da, zafer nağralarının da unutulmasını istemiyor…

Çukurova Belediye Başkanının başlattığı bu güzel “Nutuk Okuma” eylemini umarım diğer Belediyeler ve Kurumlar da başlatır ve ülke sathında bu vesileyle bir ‘kitap okuma alışkanlığı’ başlatılır.

Son sözü KUVVA-Yİ MİLLİYE DESTANINDAN Nazım HİKMET’İN dizelerine bırakıyorum;

(……….)

Ateşi ve ihaneti gördük

ve yanan gözlerimizle durduk

bu dünyanın üzerinde.

İstanbul 918 Teşrinlerinde,

İzmir 919 Mayısında

ve Manisa, Menemen, Aydın, Akhisar :

Mayıs ortalarından

Haziran ortalarına kadar

yani tütün kırma mevsimi,

yani, arpalar biçilip

buğdaya başlanırken

yuvarlandılar…

Adana,

Antep,

Urfa,

Maraş :

düşmüş

dövüşüyordu…

Ateşi ve ihaneti gördük.

Ve kanlı bankerler pazarında

memleketi Alaman’a satanlar,

yan gelip ölülerin üzerinde yatanlar

düştüler can kaygusuna

ve kurtarmak için başlarını halkın gazabından

karanlığa karışarak basıp gittiler.

Yaralıydı, yorgundu, fakirdi millet,

en azılı düvellerle dövüşüyordu fakat,

dövüşüyordu, köle olmamak için iki kat,

iki kat soyulmamak için.

Ateşi ve ihaneti gördük.

Murat nehri, Canik dağları ve Fırat,

Yeşilırmak, Kızılırmak,

Gültepe, Tilbeşar Ovası,

gördü uzun dişli İngiliz’i.

Ve Aksu’yla Köpsu,

Karagöl’le Söğüt Gölü

ve gümüş basamaklı türbesinde yatan

büyük, âşık ölü,

şapkası horoz tüylü İtalyan’ı gördü.

Ve Çukurova,

kıyasıya düzlük,

uçurumlar, yamaçlar, dağlar kıyasıya

ve Seyhan ve Ceyhan

ve kara gözlü Yürük kızı,

gördü mavi üniformalı Fransız’ı.

Ve devam ettik ateşi ve ihaneti görmekte.

Eşraf ve âyân ve mütehayyizânın çoğu

ve ağalar :

Bağdasar Ağa’dan

Kellesi Büyük Mehmet Ağa’ya kadar,

düşmanla birlik oldular.

Ve inekleri, koyunları, keçileri sürüp, götürüp,

gelinlerin ırzına geçip,

çocukları öldürüp

ve istiklâli yakıp yıktıkça düşman,

dağa çıktı mavzerini, nacağını, çiftesini kapan

ve çığ gibi çoğaldı çeteler…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?