GENÇLERİ KALLEŞÇE VURANLAR VE VURANLARA ALKIŞ TUTANLAR

GENÇLERİ KALLEŞÇE VURANLAR VE VURANLARA ALKIŞ TUTANLAR

Sevgili dostlar,
Değerli canlar,

Hani çok söylenen ve bilinen bir söz vardır ya;
“Gitmediğin yer senin değildir” diye…
Bunu söyleyen her kimse, ne yalan söyleyeyim güzel söylemiş..

Elin-oğlu bütün dünyayı gezip dolaşırken..
Bizim kendi ülkemizde gidemediğimiz…
Gidip de göremediğimiz o kadar güzel yörelerimiz var ki…
Ama –neden sayarsanız sayın- gidip de bir türlü gezip göremiyoruz…

Hatta çok mu abartılı bulursunuz onu bilemem ama…
İnanın bana; ilimizin Şebinkarahisar ilçesine bağlı tarihi Tamzara beldesini gidip de görmeyenler vardır hala diye düşünüyorum…
Ancak gidip göremeyenleri de kınamıyorum…
Ama en azından yaz mevsiminde gidip görmelerini öneriyorum…

Ülkemizde ve ilimizde kuşkusuz birbirinden güzel yerler var…
Var olmasına var ama; Tamzarayı ‘Tamzara’ yapan güzellikler;
Sadece ve salt yerleşke güzelliği değil..

Oksijeninin temiz olması…
Yedi gözlü pınarından gürül gürül soğuk suların akması…
Komşunun bahçesindeki ceviz dalının, üzüm asmasının yan komşunun bahçesine sarkması salt güzel kılmıyor Tamzarayı…

O beldede yaşayıp ikamet edenlerin, gündelik yaşamın içinde birbirleriyle kurdukları kültürel ve çağcıl ilişkiler güzelleştiriyor Tamzara yerleşkesini…

Üstelik salt kendi aralarında kurdukları diyaloglar güzel kılmıyor Tamzara beldesini…
Ziyarete gelen konuklarıyla da aynı güzellikte diyalog kurmaları da bir başka güzel kılıyor Tamzarayı…

Hani ‘1 Mayıs Emek Bayramında’ topluca söylenen ‘Avusturya İşçi Marşı’ vardır ya;
“Fabrikalarda biz,
Tarlalarda biz,
Biziz hayatı yaratan.
Din farkı bilmeyiz,
Dil farkı bilmeyiz
Sanki doğduk bir anadan”

Bu şarkı sözlerinin felsefesini yaşamın içine taşıyor adeta Tamzara’lılar…
Yani, sanki bu şarkıyı herkes gündelik yaşamın içine sokmuşlar!

Hani demem o ki;
Tarihi kökleri çok eskilere dayanan Tamzara beldemizde, büyük-küçük, yabancı-yerli, kadın-erkek ayrımı yapılmaksızın herkes birbiriyle eşit bir şekilde yaşama kültürünü, yaşamın içine yerleştirmişler…

“Aramıza yaş farkı koymayız,
Kadın-erkek ayrımı yapmayız,
Hep birlikte kardeşçe yaşarız,
Dil, din, cins ayrımı yapmayız” dercesine…

Böylesine güzel bir kültür birlikteliği ile güzelleştiriyorlar Tamzarayı…
Herkes sabahtan kalkınca birbirine “Günaydın” diyor…
Tanısın tanımasın, ziyarete gelen konuklarını görünce “merhaba” diyor.
Tanışıyor…
Hal-hatır soruyor…
Aç olup olmadığını soruyor…
Neyi öğrenmek istiyorsa veya nereyi gezmek istiyorsan rehberlik ediyor.
Kısacası…
Velhasıl-kerim…
Tamzarayı ‘Tamzara’ yapan ve güzelleştiren daha çok insani diyaloglar…
Keşke bu güzel iletişim ve diyaloglar, her yörede aynı şekilde olsa…

Aaaaahhh, aah!
Bilmem ki bu güzellikleri bir-iki sayfaya sığdırıp anlatanlar var mıdır?
Ne yalan söyleyeyim, ben bu konuda o kadar yetenekli değilim…

Onunu için sohbetimizi yavaş-yavaş özetleyerek şöyle sonlandırmak istiyorum…

Bundan üç-dört gün önce, İstanbul’dan gelip konuğumuz olan çocukluk arkadaşımız Engin Türker’i, Ahmet Tuncer Almalı arkadaşımla Kümbet gezimizi bitirdikten sonra bir gece Tamzara Apart Otelde ağırlamak istedik…
Ve o gece saat; 23.00’e kadar Tamzaralı dostlarla tanışıp sohbet ettik…
Yani gecemizi kültürel düzeyi yüksek dost sohbetleriyle süsledik…

Sevgili konuğumuz ve değerli arkadaşımız o kadar çok memnun oldu, o kadar çok memnun oldu ki; ‘Gelecek sene mutlaka eşimi de getirmek istiyorum’ diyerek belirtti memnuniyetini…

Eh, arkadaşımız memnun olunca, ziyadesiyle bizlerde memnun olduk..
Ve mutlu bir şekilde gezimize nokta koyduk…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?