Güzel, çok güzel bir alegorik hikâyedir. Teyide muhtaç olsa da bazı kaynaklarda bunun bir Balkan fablı olduğu söylenir:

“Duvardaki çatlaktan başını uzatıp odadakilere bakan fare, çiftlik sahibi ile karısının bir paket açtıklarını görür.

‘İçinde yiyecek var mıdır acaba?’ derken, ne görsün, bir fare kapanı !..

Hemen bahçeye koşup, alarm verir:

-Evde kapan var! Evde kapan var!

Tavuk gıdaklayıp, kafayı kaldırır ve:

-Bay fare, bu sizin için ciddi bir sorun olsa da beni ilgilendiren bir tarafı yok ne yazık ki!

Fare dönüp bu sefer koyuna:

-Evde kapan var, evde kapan var!

der.

Koyun konuyla ilgilenir ama kendi hesabına tabii:

-Üzgünüm bay fare. Vah vah, emin ol senin için dua edeceğim.

Fare bu kez öküze yönelir:

-Evde kapan var! Evde kapan var!

diye bağırır nefes nefese.

Öküzse:

-Vay canına, zavallı küçük fare, senin için üzüldüm ama bu benim burnumu sokacağım bir şey değil…

der. E, farenin de başını eğip gitmekten başka çaresi kalmaz tabii.

Yalnızlık ve terk edilmişlik hissiyle baş başa kalan fare, kapan ile elmecbur tek başına başa çıkmaya çalışacaktır.

O aksam evde, alışılmamış bir ses duyulur. Sanki bir kapan, avının üzerine kapanmıştır. Sese koşan çiftçinin karısı, karanlık yüzünden kapana zehirli bir yılanın kuyruğunu kaptırdığını göremez. Yılan da kendine telaşla yaklaşan kadını ısırır…

Çiftçi karısını hemen hastaneye götürür. Pek tabii yaşlı kadın eve ateşler içinde, ağır hasta olarak döner.

E, ateşli insana ne verilir? Sıcacık bir tavuk çorbası tabii ki.

Tavuk hemen kesilir ve alelacele pişirilir!

Kadın çorbaya rağmen bir türlü iyileşmez. Eş dost, hısım akraba akın akın hasta ziyaretine gelince çiftçi de sofra için koyunu gözden çıkarmak zorunda kalır.

Gel gör ki çiftçinin karısı yine iyileşemez ve sonunda ölüverir…

Cenaze bu, aman ne kalabalık ne kalabalık !..

Bu sefer de konukları doyurmak için öküz kurban edilir…

Fareye de bütün bu olan biteni ufacık deliğinin ardından izlemek düşer…”

*

Tarih boyunca hiç değişmemiş, hiç esnememiş bir gerçek vardır. Asya’da ya da Afrika’da, doğuda veya batıda; Suriye’de, Çin’de, Amerika’da; sınır dışı-sınır içi, her yerde geçerlidir bu gerçek:

Eğer toplumun mensuplarından biri ciddi tehdit altındaysa, uzun vadede herkes risk altındadır!

İster ekonomi bağlamında düşünün bunu…

İster hukuk ve adalet…

İster terör ve güvenlik bağlamında…

Alın sanata, sinemaya, edebiyata, medyaya uyarlayın…

Hatta siyasal ironilerin en güncel olanını, Amerika’daki parlamento baskınını bu perspektifte irdeleyin isterseniz.

Gerçek asla değişmez!

Küçük gibi görünen bir tehditten yakınıyorsa büyük gibi görünene mutlak bir şeyler olur.

Bugün olmazsa yarın olur; ama illaki olur!