GERÇEKTEN AYNI GEMİDE MİYİZ?

GERÇEKTEN AYNI GEMİDE MİYİZ?

‘Aynı gemideyiz. Battığımızda hepimiz boğuluruz.’
Bu söz, genelde işler sarpa gidince, sıkışıldığında, dara düşüldüğünde söylenir..
Buradaki gemi mecazi anlamda kullanılmakta, ülke bütünlüğünü ifade etmekte.
Geminin yolcuları ise bu sınırlar içerisinde yaşayan yediden yetmişe herkes.
Sırtını dayadığı güç sayesinde, hak etmeden elde ettiği gelir kaynağı ile bu ülkenin ballı kaymağını yiyenler, şatafatlı yaşam biçimleri, sınırsız tüketim alışkanlıklarını sürdüren aynı zamanda, ‘gemi batarsa hep birlikte boğuluruz’ öyküsü anlatanlar inandırıcı değiller.
Onlar daima kaptan köşkü ya da en lüks kamaralarda yer alırlar.
Can yelekleri, filikalar hep yanlarında olur.
Sıkıştıklarında birikimlerini sakladıkları AB ülkeleri ve ABD’de yaşarlar.
Akıl vermeye gelince ‘aynı geminin yolcularıyız’ diye yurtsever olurlar.
Gemi su almaya başladığında ilk terk edecekler de onlar.
Bir araya gelmedikleri, ‘ötekileştirdikleri’ ise alt bölümlerde nefes almaya çalışmakta.
Ülke nüfusunun en az yüzde 15’i düzenli gelirden yoksun, yardıma muhtaç.
Kişi başına düşen ulusal gelir gittikçe düşmekte.
Dünyanın en verimli coğrafyasında bulunan Anadolu’da üretim hızla azalmakta.
100’e yakın ülkeden tarım ve hayvansal ürünler, hatta saman dış alımı yapılmakta.
Birilerinin,’onların durumlarına üzülmekteyiz’ söylemleri günah çıkarmadan öte değil.
Ülkede toplumu doğrudan ilgilendiren sorunların varlığını algılamadan yoksun, mutlu azınlığın telaş ve söylemlerine inanmak mümkün mü?.
Onlar başka bir ülke ya da gezegende yaşıyor görünümündeler.
Çıkarlarının zora girdiğini hissettiklerinde tepeden inme yaklaşımla ‘aynı gemideyiz, tasada kıvançta bir olmalıyız’ derler.
Ulus olabilmeyi, ‘tasada ve kıvançta ortak olmak…’ olarak tanımlamıyor muyuz?
Kıvançta en tepede olur ancak, tasa paylaşımına yaklaşmazlar.
Her türlü konfor içinde, kaptan köşkü ve birinci sınıf yerlerde seyahat eden, ambar yolcuları olarak gördükleri bizlerle muhatap olmazlar bile.
Kendilerini hem ‘en yerli’, hem de ‘en milli’ üstelik milliyetçiliği kimseye bırakmadan tekelinde tutanlar hazine yardımı adı altında aldıkları milyonlarca liraları dolara çevirerek 20 gün içinde milyonlar kazanan siyasetçilerle de aynı gemideyiz değil mi?
‘Aynı gemide değiliz diyenler vatandaşlıktan çıkarılsın’ diyen siyasetçiye ne demeli?
Görünen ve gelinen son nokta;
‘ABD’li papazın özgürlüğü’ bahane edilerek ülkemiz kıskaca alınmak istenilmekte.
Öncelikle ekonomik alanda ilan edilmemiş bir savaş ile karşı karşıyayız.
‘Stratejik ortağımız’ pervasızca saldırıya geçti.
Ne biçim ortaklıksa 70 yıldan bu yana onlar hep kazançlı, zarar eden biz olduk.
ABD’nin yaptırımlarına karşı durmak her yurtseverin görevi olmalı.
AKP’nin ülkeyi iyi yönetememesi ayrı bir konu.
Ülkenin bekası öne çıkıyorsa, işin siyasi boyutu olmamalı.
Tek taraflı olarak açılan bu savaşı kazanmak zorundayız.
Emperyalizme karşı yapılan savaş toplumsal barış, birlikte yaşam, hak, hukuk, adaleti güçlü olan toplumlarda başarılı olur.
50 yıl önce, ‘Kahrolsun emperyalizm. Ne ABD, ne Rusya bağımsız Türkiye’ söylemleriyle yola koyulan ve seslerini duyurmaya çalışanlara ‘kominist’ diyen, 6. Filo’yu kendine kıble yapıp, namaza duranlar nerelerdesiniz?
Yaratılan krizden siyasi, ticari ve diğer alanlarda nemalananlar, ‘aynı gemideyiz’ demekteler ama bu zamana kadar birbirimizi hiç görmedik ki.
Sıkıştıklarında aynı gemide olduğumuz iddia edenler gölge etmesin yeterli.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?